
Altınbaş Üniversitesi Çarşamba Buluşmaları programında konuşan hukukçular, sosyal medya şirketlerinin, çocuk pornosu ile özel hayatın gizliliğine aykırı içerikleri anında kaldırdığına dikkat çekti. Ancak uzmanlara göre, hakaret gerekçesiyle internete erişim engeli getirilmesi anlamsız ve bu tür davalara bakacak ihtisas mahkemeleri kurulmalı.
Yeni dönemde çevrimiçi oturumlarla süren Altınbaş Üniversitesi Çarşamba Buluşmaları'nda bu hafta Yeni Sosyal Medya Kanunu ele alındı. Altınbaş Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hasan Sınar'ın yönetimindeki söyleşinin konukları İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Volkan Dülger ile Bilişim Hukuku Uzmanı Avukat Gökhan Ahi oldu.
Oturumu yöneten Doç. Dr. Hasan Sınar, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada insanların tarih boyunca kendilerini sıkıntıya girmeden özgürce ifade edemediğini belirterek "Bu gerçeği teslim etmemiz gerekiyor. Ancak şurada bir kafa karışıklığı var: Sosyal medya şirketleri, kanuna bu denli direnç göstermelerini gerektirecek bir yaptırım rejimiyle karşı karşıya kalıyorlar mı?" diye sordu.
"Yaklaşım modern, engelleme garabet"
Programda konuşan Av. Gökhan Ahi ise, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi hakkındaki Kanun'un 23 Mayıs 2007 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğini hatırlattı. Av. Ahi, Kanun'un internet ortamında işlenen suçlarla, içerik, yer, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usûlleri düzenlediğini anlattı.
Av. Gökhan Ahi, modern bir yaklaşıma sahip olan 5651 Kanun ile katalog suçlar denilen bazı suçlar nedeniyle internet erişiminin engellemesi uygulamasının da geldiğini söyledi. Erişim engellemenin kapsamının 2014 yılından itibaren katalog suçlar dışındaki durumları da kapsayarak genişlemeye başladığını ifade eden Av. Ahi şunları söyledi: "Madem bu maddelerle erişim engellenebiliyor, o halde gerektiğinde kamu düzeni, milli güvenlik, toplum sağlığı gibi gerekçelerle de engelleyebilir miyiz noktasına gelindi. Erişim engelleme konusu siyasi alana da girdi. Elbette internette suçla mücadele edilmesi gerekiyordu. Gerekçeler çocukları korumak, özel hayatı korumak, özel hayatın gizliliğini korumak, aileyi korumak idi. Ama aslında iş, siyasileri korumak, eleştirileri engellemek gibi bir noktaya gitti."
"Haberlerin engellenemediği tek yer internet"
Son yıllarda internetin haber yayınının engellenemediği tek yer haline geldiğini anlatan Av. Gökhan Ahi, bugün hem içerik ve haber üreticilerinin, hem bunların geniş kesimlere yayılmasını sağlayan sosyal medya şirketlerinin ya da sosyal ağ sağlayıcılarının bir şekilde kontrol altına alınmak istendiğini söyledi. Bu kapsamda sosyal medya şirketlerine Türkiye'de temsilcilik açma, istenildiğinde kullanıcı bilgilerini verme zorunluluğu getirildiğini belirten Av. Ahi, "O da yetmeyecek, altı ayda bir rapor verecekler" diye konuştu.
Başka ülkelerde de var ama...
İtalya ve Almanya başta olmak üzere başka ülkelerde de sosyal medya şirketlerine yönelik düzenlemeler bulunduğunu kaydeden Av. Ahi, "Ama onlarınki yetkili temsilcilik aç, buraya gel gibi değil, kullanıcı taleplerine 12 saat içinde cevap ver gibi, vatandaşın işini kolaylaştırıcı tedbirler içeriyor. Hatta Almanya'da bu bile çok eleştiriliyor. Kime göre hukuka uygun, kime göre aykırı saptanması kolay değil" dedi.
"Hakaret tazminatla giderilmeli"
Oturumda konuşan Doç. Dr. Murat Volkan Dülger de, ABD ve Avrupa ülkelerinin hakaret suçunu bir ceza hukuku normu olarak düzenlemediklerini hatırlatarak, bu ülkelerden hakaret suçu işlediği iddiasıyla sosyal medya kullanıcılarının bilgilerinin alınamadığını söyledi. "Peki başıboş mu bırakacağız" diyen Dülger konuşmasına şöyle devam etti: "Bu başıboş bırakmak değil, hukuk böyle işliyor. Hakaret suç değil. Hakaret tazminatla giderilmesi gereken bir haksızlık. Siz tabii ki hakarete uğramış kişiye 1000 TL, 2000 TL tazminata hükmederseniz, adam zenginlik durumuna göre, buna ayıracağı bütçeye göre, kafasına göre hakaret eder. Ama hakaret başına 100 bin TL alırsanız, bakalım bir daha hakaret edebiliyor mu? İşin özü bu."
Doç. Dr. Murat Volkan Dülger, hakaret dışındaki suç soruşturmalarında Türkiye ile diğer ülkeler arasında hakaret iddialarındaki gibi bir sorun yaşanmadığını ifade ederek "Örneğin çocuk pornografisine anında müdahale ediyorlar, anında IP numarası gönderiyorlar. Veya sizin özel hayatınıza ilişkin bir görüntü ifşa edilmesi halinde mahkemeye gitmenize bile gerek kalmıyor. Siz sosyal medya mecrasına bunu bildirdiğinizde anında o hesapları engelliyorlar, görüntüleri kaldırıyorlar." diye konuştu.
Hocasına hakaret eden öğrenciye beddua
Doç. Dr. Murat Volkan Dülger, politikacılara yönelik küfür ve dolandırıcı, yalancı, hırsız gibi nitelemelere değinirken "Ama siyaset sahnesine çıktıysanız bunlara alışacaksınız. Biz hocayız. Öğrencilerimiz dersten kalıyor. Onların deyimiyle biz bırakıyoruz. Hocaya küfrediyor mu öğrenci? Evet ediyor. Bizim bunun için önlemimiz var; bu işe başlarken öğrenci kardeşlerimiz bizim için ne düşünüyorsa, Allah onlara iki katını versin diyoruz. Bunu böyle göğüslüyoruz. Siyasetçi de bunu yapacak. Bunu yapamıyorsa siyaset sahnesine çıkmayacak, siyasete soyunmayacak."
Sağlıklı karar için ihtisas mahkemeleri önerisi
Program moderatörü Doç. Dr. Hasan Sınar da, internete erişim başvurularında daha sağlıklı kararlar alınabilmesi için yargıda uzmanlaşmaya ihtiyaç olduğunu savundu. Doç.Dr. Sınar, şöyle konuştu: "Nasıl ki fikri ve sınai mülkiyet haklarında ihtisas mahkemesi tesis edildiyse, erişimin engellenmesi konusuna da sulh ceza hakimlikleri değil, kurulacak uzmanlık mahkemeleri bakmalı. Erişimin engellenmesi tedbirine bir ihtisas mahkemesi tarafından karar verilmesi ve oradaki hakimlerin bilişim hukuku alanında en azından yüksek lisans, ihtisas yapmış akreditasyon sahibi hakimler olması halinde bu sorun bir ölçüde çözümlenir. Ama bu yöntem, genel yargı bağımsızlığı ve hukuk güvenliği sorununu da tek başına çözemeyecektir."