İnfrasis Bilgi Teknolojileri; başta ağ ve bilgi güvenliği, sanallaştırma, bütünleşik veri sistemleri, felaket kurtarma merkezleri olmak üzere birçok alanda yetkin kadrolarıyla sektöre hizmet veriyor. 2012 yılında kurulan genç bir şirket olmasına rağmen başarısıyla dikkati çekiyor. Gösterdiği hızlı büyüme ile bu yıl Deloitte Teknoloji Fast 50 Türkiye Programı’na katılmaya hak kazanan İnfrasis’in kurucu ortağı Can SOBUTAY başarılarının sırrını “Kurulduğumuz günden itibaren müşterilerimizin ihtiyaçlarını birincil öncelik olarak benimsedik.” sözleriyle açıklıyor. Katma değerli mühendislik çözümleriyle yurtiçi ve yurtdışında güvenilir bir danışman olarak hareket ettiklerini bildiren SOBUTAY, İnfrasis’i ve çalışmalarını ICT MEDIA’ya anlattı.
ICT MEDIA: İnfrasis çok genç bir şirket. Ancak dikkat çeken bir tarafınız var. Ülke gerçeklerini dikkate aldığımızda bu kadar genç bir firmanın kurumsal ve dinamik bir yapısı pek karşılaştığımız bir durum değil. Siz İnfrasis olarak özellikle çalışanlar noktasında değerler, çevreye olan duyarlılık… Tüm bunları yan yana koyduğunuzda bulunduğunuz veya geldiğiniz nokta sizi mutlu ediyor mu? Kalite ve başarıyı yakaladığınızı düşünüyor musunuz?
Can SOBUTAY: İnfrasis olarak, ağ, sistem ve uygulama güvenliği başta olmak üzere entegrasyon ve otomasyona dayalı bilişim ve iş sürekliliği altyapılarının tasarım, kurulum, işletim ve ileri düzey sorun çözümü konularında faaliyet gösteriyoruz. Bu alanlarda dünya lideri, yenilikçi üreticilerle çalışıyoruz. Tamamı alanlarında üst seviye sertifikalı personelimizle “sürdürülebilir akılcı çözümler” sunan bir mühendislik firmasıyız.
Kurulduğumuz günden itibaren müşterilerimizin ihtiyaçlarını birincil öncelik olarak benimsedik. Katma değerli mühendislik çözümleriyle yurtiçinde ve yurtdışında güvenilir bir danışman olarak hareket ediyoruz.
En öne çıkan çalışmamız uçtan uca çok yönlü kimlik yönetimi ve doğrulama portalımız diyebiliriz. Bu portal çözümü telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren kuruluşlarda kullanıcıların kurumsal uygulamalara erişimde kullandıkları kullanıcı adı ve parola bilgilerini yönetmelerini sağlıyor. SMS ve OTP çözümünü içerdiği gibi üçüncü parti captive portallarla tamamen güvenli şekilde entegre olabiliyor. Projemizin BDDK tarafından finans sektörüne tavsiye edildiğini memnuniyetle eklemek isterim.
Bizler 2012 senesinde İnfrasis’i kurarken müşterilerimiz için yüksek kalitede, sürdürülebilir, güvenilir hizmetler ve doğru çözümler üretmek amacıyla yola çıktık. Her zaman beklentileri hep en üst seviyede karşılamak için çalıştık. O günden bugüne insan kaynaklarına, etik ilkelere, ahlaki değerlere ve sürekli gelişime önem veriyoruz. Hizmetlerimiz ve mühendislik çözümlerimizle sürekli fark ve değer yaratan, saygın bir firma olma çabamızı sürdürüyoruz. Ülkemizde kendi alanında teknik sertifikasyon açısından en kuvvetli firması olduğumuzu da gururla söyleyebilirim.
Daha önce de söylediğim gibi tamamı alanlarında en üst seviye sertifikalı olan personelimiz sektördeki farkımızı yaratan unsur olarak kabul edilebilir. Ayrıca sunduğumuz çözümlerin sürdürülebilir olmasına da özen gösteriyoruz. Çalıştığımız alanın hassasiyeti nedeniyle müşterimize kesintisiz hizmet vermek için 7/24 çalışıyoruz. Bunu yaparken de etik, işyerinde huzur ve memnuniyet, insana ve çevreye saygı, sürdürülebilirlik gibi unsurları asla ihmal etmiyoruz.
Sizin de dediğiniz gibi henüz genç bir firmayız. Ancak gençliğimizi ve bu durumun getirdiği heyecan, başarma isteği ve yeniliklere açıklığı bir avantaja çevirmeyi başardığımızı düşünüyorum. Bundan sonra da bu özelliklerimizin yanına giderek kazandığımız tecrübeyi ve oturan kurum kültürünü de ekleyerek başarılarımızı sürdüreceğimize inancım tam.

ICT MEDIA: Ülke gerçeklerinden hareket ettiğimize göre, ülkemizin ihtiyacı olan yerli ve milli ürünler hususunda İnfrasis olarak, yaklaşımınız ve değerlendirmeleriniz nelerdir. Sistem hata veriyor mu, sistemde hata var mı… Sizin bulunduğunuz yerden doğrular/yanlışlar nelerdir?
Can SOBUTAY: Sizin de bildiğiniz gibi teknoloji artık dünyadaki değişimin katalizörü haline geldi. 1900’lerin başında neredeyse x-eksenine paralel çizen teknoloji gelişim eğrisi artık neredeyse dikey ilerliyor. Dünya arenasında arzu ettiğimiz yeri hak etmek için yapmamız gerenler var ve kaybedecek zamanımız da yok. Bu hızlı ve acımasız rekabet ortamında göz önünde bulundurmamız gereken birçok önemli nokta var.
Örneğin uyumluluk… Uyumluluk, başarı için her zamankinden daha önemli. Modern işletmeler, endüstri ve pazar değişimlerine uyum sağladıklarında ve şirket kültürüne ve düzenli operasyonlara yeni teknoloji kattıklarında başarılı olurlar. Önemli olan teknolojiye sahip olmak değil, aynı zamanda teknolojinin gücünü, firmanın önünü açabilecek değişiklikleri benimseyen bir kültürle bir araya getirmektir.
Müşteri memnuniyetinin en üst seviye olması nihai hedefimiz olmalıdır. Çünkü müşteri değersiz ve ihtiyaçlarına uygun olmayan çözümlerden hızla uzaklaşır. Üst düzey bir kullanıcı deneyimi, müşterilerin sizi seçmesini ve sizinle kalmasını sağlamak ve etkileşimde bulunmak için mükemmel bir yoldur. Müşterilerin, sizinle etkileşime geçebilecekleri her alanda, deneyimin tutarlı ve olumlu olması gerekir.
Proaktif bir inovasyon yaklaşımı, gelişen bir pazarda rekabet gücünü korumanın en iyi yollarından biridir. Yeni teknolojinin değerlendirilmesi, test edilmesi, analiz edilmesi ve her zamankinden daha hızlı karar verilmesi gerekmektedir. Kurum ve kuruluşlar artık hiçbir zaman gerçek değer sunmayan yeni araçlar kullanıp zaman ve kaynakları harcamayı göze alamazlar. Bunu, "Daha başarılı olmak için hızla başarılı ol" gibi bir parolayla özetleyebiliriz. Bazı projeler hemen işe yarayacak, bazıları önemli öğrenme eğrilerine sahip olacaktır. Fikirden uygulamaya ne kadar hızlı geçebilirsek o kadar çok pazar ve iç iş modelimizi dönüştürmek ve hatta bozmak için fırsat yaratabiliriz. Bir şirketin, yeni teknolojinin kolayca entegre olabileceği veya en azından teşvik edildiği uyarlanabilir bir kültüre sahip olması durumunda, bu işletme uzun vadeli bir başarı için kurulmuş olur.
Genç iş gücümüz bizim için bir avantaj. Genç profesyonelleri korumalı, yetişmelerine yardımcı olmalı, sonuna kadar desteklemeliyiz. Hata yapma ve bu hatalardan öğrenme lüksünü yaşatmak zorundayız.
Artırılmış Gerçeklik (AR) ve Sanal Gerçeklik (VR) kullanımına önem vermek ve kaynak ayırmak zorundayız. Bu teknolojiler birkaç sene önceye kadar oyun dünyasıyla sınırlıydı, ancak artık kullanım alanları inanılmaz genişledi. Bu teknolojileri kullanarak çalışanların katılımı, eğitimi ve müşteri deneyimi açısından çığır açmak mümkün.
Bilgi teknolojilerinin çeviklik ihtiyacını her zamankinden daha fazla. Teknolojinin sürdürülebilirliği için birden fazla yola ihtiyacımız var; API'ler rekabette öne çıkmak için gizli bir silahtır. Bu teknolojileri önemli ölçüde kullanan E-Bay ve PayPal, inanılmaz derecede yüksek bir işlem hacmini yönetebiliyorlar. Daha fazla yeni nesil teknolojiyi birbirine bağlamaya çalıştığımız bu dönemde, API'lar bunun mümkün kılınmasında büyük rol oynayacaktır. Bazı yazılım ve teknoloji şirketleri, pastayı paylaşma anlamında bu değişime direnebilirler, ancak en iyi kullanıcı deneyimini oluşturan teknolojiyi kullanmaya çalışan şirketler için genellikle birden fazla sağlayıcıdan kaynak bulmak gerekmektedir.
Büyük verilerin iş dünyasındaki önemi inanılmaz derecede artmaktadır. Dünyada baş döndürücü miktarda değerli veri olduğunu biliyoruz, ancak az sayıdaki şirket bunu maksimum etki için kullanmaktadır. Analitik, müşterilerin nasıl düşündüklerini, istediklerini ve piyasanın markanızı nasıl gördüğünü göstererek işletmenizi yönlendirir. Dijital Dönüşüm çağında, neredeyse her şey ölçülebilir. Önümüzdeki dönemde bu işlerimizi yönetme usullerimizin temel taşı olacaktır. Her önemli karar veri ve analitik uygulama ile desteklenmelidir.
Büyük verilerin pazarlamacılar için ne kadar paha biçilmez olduğunu söylerken nesnelerin internetini de göz ardı etmememiz gerekmektedir. Daha yaşanabilir şehirlerden ve daha yalın işletmeler yaratmaya kadar hayatın her alanında günlük yaşamın işleyişi bu teknoloji sayesinde değişecek. Bu sene dünya çapında çalışan tahmini 50 milyar IOT sensörü bulunacağını düşünürsek bu konuda çalışıyor olmamızı gerekli kılıyor.
Son olarak bir bilimkurgu unsuru olarak ortaya çıkan AI, teknoloji geliştikçe hayatımızın bir parçası haline geldi. AI, bilişim dünyasındaki en yıkıcı güçlerden biri haline gelecektir ve bu alana yatırım yapmamız da bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyor.
Sonuç olarak teknolojimizi, çalışma ve inovasyon kültürümüzü hızla değiştirebilen bir yapıya kavuşmak zorundayız. Çevik, uyarlanabilir ve değişimin tek sabit olduğu geleceğe doğru bu şekilde güvenle yol alabiliriz.

ICT MEDIA: Malumunuz ülkemiz neredeyse sürekli siber saldırı ve tehdidi altında. Sizde bu alanda dikkat çeken firmalarımızdan birisiniz ve bu alanda ciddi kalifiye personel ve tecrübeleriniz olduğunu görüyoruz. Birçok alanda dikkat edilmesi gereken husus var ama örneğin; Veri merkezi güvenlik duvarı, yük dengelenmesi, ağ yönetimi gibi birçok hususu göz önüne aldığımızda, siber alanda Türkiye’nin ihtiyacı olan temel hususlar nelerdir, bir bütün olarak nelere dikkat etmemiz gerekiyor?
Can SOBUTAY: Ülkemiz, kamu perspektifinden baktığımızda dijital dönüşüm süreçleriyle birçok hizmetini internet üzerinden sunmaktadır. Özel sektör perspektifinde ise bulut bilişim ve daha önce bahsettiğim gibi nesnelerin interneti sıcak gündem maddelerinden. Artan otomasyon ve entegrasyon da göz önüne alındığında meselenin çok boyutlu ele alınması kaçınılmaz hale gelmektedir. Bahsettiğiniz tüm bu çözümler, uygulamaların güvenli, erişilebilir ve yedekli çalışmasını hedeflemektedir. Uygulamaların güvenli ve erişilebilir sunulmasında ağ yapılandırmasından, sunucu yapılandırmasına, bulut entegrasyonundan güvenliğinin sağlanmasına kadar her unsurun önemi büyüktür. Bu da tüm alanlara gereken önemi verme ve o alana uygun siber güvenliğin tesis edilmesi sorumluluğunu doğurmaktadır.
Bu sorumluluğun yegâne icra unsuru ise bilgi ve birikimdir. Entegrasyon ve otomasyon da yine işimizi kolaylaştıran ve kaynakların verimli kullanımı açısından önem taşımaktadır. Mesela, Uygulama Sunum ve Yük dengeleme çözümleri yük dengeleme rolünün yanı sıra tüm katmanlar için güvenlik sağlayabilmekte, birbirinden farklı servisleri bir araya getirebilmekte ve bir bütünsellik içerisinde sunabilmektedir. Ek olarak gerek ulusal gerek küresel dağıtık sistemlerde ayrı ayrı yapılması gereken yapılandırmalar için tek noktadan çözüm sağlayabilmektedir.
Başarıya ulaşan siber saldırıların, ortalama yüzde 80’inde insan hatası bulunmaktadır. Kullanıcıdaki bilgi ve yetkinliği arttırdığımız her aşamada bu oran düşüş göstermektedir. Siber güvenlik çözümleri başta olmak üzere, ağ, sunucu, veri merkezi ve bulut yapılandırmalarında doğru tasarım ve düzenli kontrol ile önemli ölçüde yol kat edilebilmektedir.
Kendi içimizde de bu konuya bu şekilde yaklaşıyoruz. Çalışma arkadaşlarımızın her birinin bu alanlarda birikim ve sertifika sahibi olması siber güvenlik çalışmalarımızdaki en büyük avantajlarımızdandır.
Günümüzün en çok konuşulan ve tartışılan konularından olan 5G, yapay zekâ ve bulut bilişim klasik bilişim yaklaşımının sınırlarını yok etmektedir. Sürekli devam eden bu devinimde en önemli yatırım kaynağı her zaman insan kaynağı ve onun mühendislik zekasına yatırım olacaktır.
ICT MEDIA: Deloitte Teknoloji Fast 50 Türkiye Programı ise 2006 yılından beri yapıldığını ve Türkiye'deki son 4 yılda en hızlı büyüyen teknoloji şirketleri, Fast 500 EMEA katılmaya hak kazandığını, sistemin bu şekilde işlediğini görüyoruz. Bu yıl yapılan Deloitte Teknoloji Fast 50 değerlemesine girdiğinizi ilk 50 içinde olduğunuzu görüyoruz. Kuşkusuz çok önemli bu değerleme sizin için, katılan firmalar için ne anlam ifade ediyor?
Can SOBUTAY: İnfrasis Bilgi Teknolojileri olarak bu sene Türkiye’nin en hızlı büyüyen 50 teknoloji şirketi arasına girerek Deloitte Teknoloji Fast 50 Türkiye Programı’na katılmaya hak kazandık. Böylece Amerika haricinde 18 ülkede ve Orta Avrupa'da uygulanan programa kabul edilen diğer kuruluşlarla birlikte Deloitte’un uluslararası “Teknoloji Fast 500” programına da girmiş bulunuyoruz.
Kendi teknolojisini üreten, problem çözmede ileri teknolojiyi kullanan ve teknoloji konusunda AR-GE tarafında ciddi yatırımlarda bulunan ve Türkiye bazlı ve genel merkezi de Türkiye’de yer alan şirketlerin kabul edildiği program Türkiye’nin dijital ekosisteminin gelişmesinde öncü rol üstlenen kurumlara Türkiye’yi yurt dışında da başarıyla temsil etmeleri için destek oluyor.
Ekip olarak ilk günden beri hayalini kurduğumuz; iyi yetişmiş ve mutlu insan kaynakları, sektörel standartları zorlayan bilgi birikimi ve eşsiz saha tecrübesini bir araya getiren bir şirket olma hedefimize varmak için pes etmeden çalıştığımız yedi yılın sonunda geldiğimiz nokta bizi çok heyecanlandırıyor ve gururlandırıyor.
Bu noktaya gelirken birlikte çalıştığımız ekibimize, iş ortaklarımıza ve en önemlisi servis verdiğimiz tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyor, bizi tanımladığını düşündüğümüz “sıkı çalışma” prensibimizi asla terk etmeyeceğimizi, en iyi hizmeti vermeye her zaman devam ettireceğimizi garanti ediyoruz.