
Bilişim Zirvesi’20; kanaat önderlerinin, teknoloji ve bilişim sektörü paydaşlarının, akademisyenlerin, iş ve kamu dünyası yöneticileri ile sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla gerçekleşti. ‘Kuantum Teknolojisi’ni ve getireceği yeniliklerin her açıdan ele alındığı Bilişim Zirvesi’nde; ilgili bakanlık ve kurul temsilcilerinin yanı sıra dünyadan konusunun uzmanı birçok isim ve iş dünyası, Kuantum Teknolojisi özelinde gelecek senaryoları ile öngörülerini paylaştı. Kamu temsilcileri konuşmalarında, kuantum teknolojisinin her alana katacağı hıza, bugünden harekete geçilmesi gerektiğine dikkat çekerken, kuantum teknolojisinin barındırdığı yetenekler ile ortaya çıkabilecek risklere vurgu yapıp, hayatımızdaki şifre sisteminin baştan aşağıda değişeceğini belirtti. Konuşmacılar, yaşanan COVID-19 salgınının teknolojinin değişim hızına değindi.
Son dönemlerde yaşanan olaylar ve pandemi süreci gösterdi ki artık hayatta sürekli yeni “sürpriz”lerle karşılaşacağız. Bu olayların en kısa sürede atlatılabilmesi ve çözüm bulunabilmesi için veri biliminin şimdikinden çok daha hızlı hareket etmesi gerekliliği kaçınılmaz bir gerçek. Fikir önderlerinin ortak söylemi ise; işte bu yüksek hıza, teknoloji dünyası Kuantum ile ulaşılacak.
Bu sene "KUANTUM YOLCULUĞU" teması ile gerçekleşen Bilişim Zirvesi’20’de, bilim çevrelerinin hararetli tartışmalarına yol açan, ülkelerin rekabette yeni bir güç olarak hazırlıklarını sürdürdükleri, gelecek 30 yıla şekil verecek “Kuantum Teknolojisi”, her açıdan ele alındı. Zirve, Dell Technologies, SAP, Turkcell, Fortinet, ICANN, Papara ve Trendyol gibi markaların sponsorluğu ile ilk kez dijital ortamda gerçekleşti.
“Teknolojideki değişim, gelecek 10 yılda türkiye’de 3.1 milyon iş artışı sağlayacak”
Bilişim Zirvesi’20’nin açılış programında ülkemizi bekleyen dijital geleceği tanımlayan T.C. Cumhurbaşkanlığı, Dijital Dönüşüm Ofis Başkanı Dr. Ali Taha Koç “Dijital Gelecek” başlıklı konuşmasında şu bilgileri paylaştı; “30 ton ağırlığındaki ilk bilgisayardan bugünün bilgisayarlarına geldiğimizde, değişimin hızının ne denli müthiş olduğunu görmekteyiz. Bugün de kuantum teknoloji ile gelecekte neler olacağını hayal bile edemiyoruz. 1950 yıllarında ortaya çıkan Kuantum kavramı, yeni bir kavram ve teknoloji arayışı ile karşımıza çıkıyor. Bu arayış, sağlıktan eğitime, finanstan endüstriye kadar tüm alanlarda nesnelerin interneti, büyük veri, yapay zekâ, bulut bilişim ve robotik gibi alanlarda zirveye yolculuğunu sürdürüyor. Kuantum da bu listeye girmeye başladı. Geldiğimiz süreçte makineler düşünmekten daha fazlasını yapmaya başladı. Bu noktada sınırsız üretilen veriyi anlık olarak işleyebilecek yeni bir teknolojiye ihtiyaç duyuyoruz. Karşımıza çıkan bu yeni teknoloji Kuantum bilgisayarları, kuantum teknolojisi. Yanında günümüzün en hızlı bilgisayarlarının abaküs gibi kaldığı kuantum kavramı ile hayatımız yeniden şekillenecek. Hem 1 hem de 0 değerini alabilen kübikler sayesinde, yüzyıllar sürecek zor problemlerin çözümü günler ya da saatler seviyesine inecek. Bu durum bankacılıkta, e-post hizmetlerinde, internet alışverişlerde kullandığımız şifreleme yöntemlerinin yeniden tanımlanmasına, bizlerin alıştığımız güvenli iletişim sistemlerinin sil baştan değişmesine neden olacak.
Aynı zamanda bu yeni teknolojileri kullanacak yeteneğe ihtiyacımız var. İşimizin geleceğinde otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin yaratacağı ekonomik fayda neticesinde gelecek 10 yıl içerisinde Türkiye’de 3.1 milyon iş artışı yaşanacak. Bunu başarabilmek için yetkinlik dönüşü gerçekleştirmek gerekiyor.
“Kuantum teknolojisinin olgunlaşma sürecindeyiz”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, “Geleceğin Teknolojisi” başlıklı konuşmasında “Teknolojik dönüşüm ve gelişim günümüzde rekabeti belirleyen bir faktör haline geldi. Teknolojiyi geliştirmeyi başarabilen ve geliştirdiklerini etkin kullanabilen ülkeler rakiplerini geride bırakırken, bunu başaramayan ülkeler biraz daha dışarıya bağımlı hale geliyor. Günümüzde geleneksel bağımsızlık anlayışı değişti ve teknoloji odaklı oldu. Tam anlamıyla bağımsız olmanın en önemli şartı ise teknolojiyi tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden konuma ulaşmak. Teknolojik egemenlik diğer ülkelere olan bağımsızlığın azaltılmasıyla mümkün olacak ve bu sayede biz bakanlık olarak yerli ve milli ekosistemin geliştirilmesini öncelikli hedefimizi hâline getirdik. Bakanlık olarak bilim, teknoloji ve yenilikte yetkinleşmiş, üreten, kendi beyin gücü ile katma değerini arttıran bir Türkiye hedefi doğrultusunda daima insanı hedef alan bir anlayışla çalışmalarımızı sürdürüyoruz ve 11. Kalkınma planında da bildiğiniz gibi yapay zeka, nesillerin interneti, arttırılmış gerçeklik, büyük veri, robotic, kuantum, fiber güvenlik ve sensor teknolojileri gibi alanların geliştirilmesini öncelikli kritik teknoloji alanları olarak belirledik. Amacımız bu yenidünya düzeninde ülkemizin konumunun daha da güçlenmesi ve vatandaşımızın teknolojinin nimetlerinden en üst seviyede faydalanmasını sağlaması. Kuantum için 5G ve ötesi teknolojilere ihtiyacımız olduğunun bilincinde olarak, dönüşümün anahtarı olduğunu bilerek çalışıyoruz. Bu süreçte gençler yatırımın şart olduğunun bilincindeyiz. Teknolojinin ortaya çıkardığı riskleri de biliyor, riskleri fırsatlara dönüştürmek için çalışıyoruz” diyerek kuantum teknolojilerine verilen önemi belirtti.
“Kriptografi kuantum teknolojisine dönüşümde ilk sonuçlarını göreceğimiz alan olacak”
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır “Türkiye’de Teknoloji” başlıklı konuşmasında “Dünyanın 100 yılda bir karşılaştığı bir dönemdeyiz. Virüs insanlığın hayatını tüm dünyada değiştiriyor, dönüştürüyor. Önceki salgınlar ile kıyasladığımızda insanlığın güçlü yönünün dijital dönüşüm alanında geliştirdiği dijital kabiliyetler olduğu ortada. Bu dönem bir kavram daha öne çıktı. Öz yeterlilik kavramı. Biz de Türkiye olarak hem bu mücadelede hem de aslında Türkiye’yi 2023, Cumhuriyetimizin 100.yılı 2023 ve ötesine taşımaya dair hedeflerimizde kendi öz yeterliliğimizi en güçlü şekilde hayata geçirmeye gayret ediyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak son dönemde hayata geçirdiğimiz bütün politikaları Milli Teknoloji Hamlesi başlığıyla yapılandırmış durumdayız. Özellikle stratejik değer taşıyan alanlarda tam bağımsızlığın ortaya konması gerekir. Stratejik alanlardan bahsettiğimizde aklımıza ilk savunma sanayi geliyor. Ülkemiz bu alanda son 15 yılda hem yerlilik oranlarını artırarak hem kritik teknoloji ürünlerini yerli ve milli geliştirmeyi başararak bu alanda büyük bir başarı hikâyesine imza attı. Ancak bugünün dünyasında tam bağımsızlık sadece savunma sanayinde elde edilen başarı ile sağlanamaz. Finans teknolojilerine, sağlık ve eğitim teknolojilerine tüm alanlara benzer bakış açısı ile yaklaşmamız gerekir.’’ dedi.
“Türkiye modelini geliştirmeliyiz”
Cumhurbaşkanlığı, Ekonomi Politikaları Kurul Üyesi Dr. Hakan Yurdakul İş Ekosisteminde Kuantum Kavramı başlıklı konuşmasında; “Kuantum teknolojisinin işlemci gücünün çok yüksek artışı, nerdeyse eş zamanlı hesaplamaları ya da mümkünsüz görünen sorunların çözümünü mümkün kılacak. İşletme ve ekonomi tarafından baktığımızda, yaptıklarımız tercihlerimiz bizden bağımsız değişmez kurallara bağlı değil. İçinde bulunduğumuz ekonomi evrimini hem etkiliyor hem de ondan etkileniyoruz. Ekonomi evrenin parçası olan şirketlerin, patronların kendi tercihleri başarısını sağlıyor. Başarı tercihinin gerekliğini yapmaları ile mümkün oluyor. Türk iş dünyasının müşteri gruplarını hedeflemesi, gelecekte ortaya çıkan ihtiyaçları anlaması ve ürünleri ona göre tasarlaması gerekiyor. Sorumluluk dış dünyaya havale edilmemeli. Ürün fiyatında da pazarın rakiplerden farklılaştırarak, pazarı anlayarak belirleme yapılması gerekir. Kanalda herkes bunu kullanıyor dememeli, dağıtım kanallarını anlamamız gerekir. Tutundurmaya önem verilmeli. Başka modelleri kopyalamak yerine Türkiye modelini geliştirmememiz, ileri noktaya taşımamız gerekiyor. Firmaların kamu destekleri ve teşvikleri dışında kendi aksiyonlarını da belirlemeleri ve hayata geçirmeleri önemli” diyerek kuantumun iş hayatına etkisini belirtti.