
Penta Teknoloji, bilişim dünyasında 30 yılı aşan bir tecrübeye sahip Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birisi… Teknoloji dağıtımında, müşteri memnuniyeti odaklı yaklaşım, hızlı, verimli ve katma değerli hizmetleriyle öne çıkan Penta Teknoloji, Mayıs 2021’de halka arz sürecini tamamladı. Penta Teknoloji Genel Müdürü Fatih Erünsal ile Türkiye’de teknolojinin iş dünyası ve özel sektör için anlamını konuştuk.
Türkiye’de teknoloji iş dünyası ve özel sektör için ne ifade ediyor?
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de teknoloji; iş dünyasında değişimin, dönüşümün, gelişimin ve ilerlemenin anahtarı. Kurumsal yaşamda da çağın hızına erişebilmek, değişen koşullara uyum sağlamak ve sürdürülebilir bir yönetim için teknolojiden her noktada yararlanmak artık bir lüks değil, temel ihtiyaç haline geldi.
Günlük hayatta da kurumsal hayatta da son kullanıcılara baktığımızda, bireyler teknolojinin kendilerine dokunan tarafıyla ilgileniyor; cep telefonu, bilgisayar, modem gibi kendi kullandıkları ürünlere göre değerlendirme yapıyor. Ancak esasında diğer tarafta; bize enerji sağlayan elektrik hatlarından tutun da 4G, 5G bağlantımızı sağlayan uydu sistemlerine, veri kayıplarının önüne geçen bulut tabanlı teknolojilerden veri depolama merkezlerine kadar arka planda çalışan pek çok teknoloji var. Tüm bu teknoloji, iş yapış biçimlerimize, verimliliğimize, iş süreçlerinin yönetilmesine etki ediyor. Teknolojiden etkin biçimde faydalanıldığında verimliliğin her alanda artacağını ve iş dünyasının da bundan çok büyük fayda sağlayacağını söyleyebiliriz.
İş dünyası teknolojiyi yeterinde verimli kullanabiliyor mu? Hangi alanlarda nasıl uygulamalarla fayda sağlanıyor?
Günümüzde hem günlük hem de kurumsal hayatta teknolojinin kullanılmadığı bir alandan söz etmek mümkün değil. Teknolojiye artık yalnızca ofislerde değil, hayatın her noktasında dokunuyoruz.
Teknoloji denilince doğal olarak aklımıza ilk gelen bilgisayar ve bilgisayar sistemleri oluyor. Bu alanda son 20-30 yıl içerisinde hem donanımsal hem de yazılımsal alanda çok önemli gelişmeler oldu. Ancak bunun da ötesinde günümüzde artık AI (artificial intelligence) yani yapay zeka, ML (machine learning) yani makine öğrenimi ile birleşerek son derece önemli gelişmeler kaydediyor. Her geçen gün çok daha akıllı kendi kendini eğitebilen uygulamalar hayatımıza giriyor. Drone teknolojileri ve analitik yazılımlarının da birlikte kullanılması ile çok farklı çözümler oluşturulabiliyor. Bu teknolojilerin; tarım, sağlık sektörü, oyun sektörü, üretim, ulaşım vb. birçok alanda yaygın olarak kullanıldığını görüyoruz.
Örnek vermek gerekirse; özellikle tarım alanında drone teknolojileriyle birlikte yapay zekanın etkin bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. Ürünlerin yetişeceği dönemde önceden programlanmış ve eğitilmiş drone’lar, her sabah kendiliğinden harekete geçip tarla üzerinde keşif uçuşu yapıyor ve mahsulün fotoğraflarını çekip, ihtiyaç olduğu görülen bölgelerde ilaçlama ya da sulama yapılabiliyor. Bu alanda yatırım yapan yani bilgi teknolojilerini, analitik yazılımları kullanan ve üreten firmalar, rakiplerinden her zaman bir adım önde olacaklar ve uzun dönemde kazançlı çıkacaklar.
İş dünyasında bu dönemde daha çok hangi teknolojiler tercih ediliyor?
Bulut tabanlı teknoloji uygulamalarını kullanan şirket sayısı her geçen gün artıyor. Bu teknolojinin en önemli özellikleri arasında çok kolayca ölçeklenebilmesi, taşınabilmesi ve farklı bulut servis sağlayıcıların ortamlarında çalıştırılabilmesi geliyor. Ayrıca ortak çalışmaya ve mobiliteye alan tanıması da bulut teknolojisinin önemli özelliklerinden.
Türkiye’de iş dünyası özelinde teknoloji kültürü yerleşikliğini nasıl değerlendirirsiniz? Geliştirilmesi için özel sektör ve kamu odağında ne gibi adımlar atılması gerekmektedir?
Öncelikle, pandemi öncesindeki dönemde, özel sektörde ve kamuda var olan ihtiyaçlarla pandemi sonrasında ortaya çıkan ihtiyaçlar arasında büyük bir fark olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Pandemiyle birlikte herkes bir kez daha teknolojinin ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunun çok daha net bir biçimde farkına vardı. O yüzden şirketler de dijitalleşme süreçlerini kaçınılmaz bir biçimde hızlandırdılar. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde şirketler, işlerini büyütme ve geliştirme konusunda teknolojinin hayati önem taşıdığını gördüler ve bu yönelim kalıcı bir biçimde her alanda karşımıza çıkmaya devam edecek.
2000’li yıllara gelinceye dek, daha dar bir alana sıkışmış ve sadece belirli sektörlerde kullanılan teknolojinin, özellikle internetin çok yaygınlaşmasıyla daha geniş bir alanda kullanılmaya başlandığını görüyoruz. Pandemi de bu değişimi tetikledi ve teknolojiye yönelimi artırdı. Bugün işe alımlardan tutun da ürün teslimatlarına, bankalarda risk profillerinin çıkarılmasından kredi risk hesaplamalarına kadar birçok farklı alanda teknolojiden yararlanıyoruz. Teknolojik dönüşüme ivme kazandıran bir diğer konu ise hibrit çalışma oldu. Bazı sektörler artık kalıcı olarak hibrit çalışma düzeniyle devam edecekler ve görünen o ki teknoloji bu düzenin merkezinde yer alacak.
Diğer yandan hibrit çalışma düzeninde çalışanların iş takibinin nasıl yapılacağı, verimliliğin nasıl artırılacağı konusu da sıklıkla gündeme geliyor. Bu nedenle hibrit çalışma düzeninin gerektirdiği teknolojik cihazlara yönelik ihtiyaçlar günden güne artıyor. Yani bir şirketin hibrit çalışma kararı alırken aynı zamanda altyapı, donanım ve yazılım tarafında da birçok yatırımı devreye alması büyük önem taşıyor.
Dijitalleşme bir kurum-kuruluş için neden önemlidir?
Dijitalleşme her şeyden önce rekabette geri kalmamak için, dünyaya uyum sağlamak için bu süreçteki en büyük önceliklerden bir tanesi. Nasıl ki artık farklı ülkelerle ticaret yaparken o dilleri bilmeniz gerekiyor, o dillerde insanlarla konuşmanız gerekiyor, işte teknoloji ve dijitalleşme de böyle bir hal aldı. Dijitalleşme, artık iş yapış biçimlerimizde ortak bir dil haline geldi. Dijitalleşmeden zaten o firmalarla, o ülkelerle iş yapabilme imkânınız olmuyor. Mesela en basitinden bizim yaptığımız yazılım işlerine değinecek olursak; yazılım satışında stok yok, bir ürünü getirip stoklara koymuyorsunuz, ürünün siparişini alır almaz yurt dışı siparişini geçiyorsunuz. Bu işlemleri insanlar yapmıyor, bu işler tamamen dijital platformlar üzerinden yapılıyor. Bu operasyonları eski usullerle yürütmeye kalksanız çok ciddi bir zaman kaybı, çok ciddi bir maliyet artışı ortaya çıkıyor. Dijitalleşmeden yararlandığınızda ise hem hatayı sıfıra indiriyorsunuz hem insan kaynağını başka yerlerde kullanma imkânınız oluyor hem de bunu çok hızlı bir şekilde yapıyorsunuz. Bu nedenle rekabette kendinizi geride bırakmamanız için dijitalleşme mutlaka adapte olmanız gereken konuların başında geliyor. Ayrıca dijitalleşme birçok adımda maliyet avantajı da getiriyor ve verimliliği artırıyor. Belki bugün fark etmediğiniz birçok kayıp, dijitalleşme vasıtasıyla ortadan kaldırılabiliyor. Birçok sektörde bunları yaşamaya başladık. Örneğin ulaşımda, eskiden bilet alırken sadece birkaç seçenekle hareket ediyordunuz, şimdiyse onlarca seçeneğiniz var. Çünkü arkada çalışan algoritmalar o seçenekleri size sunmak için sürekli hazırlık yapıyorlar. Bir örnek daha vermek gerekirse, internet sitelerine girdiğinizde sadece belirli ürünleri basit bir şekilde satın alıyordunuz. Ama artık e-ticaret deneyimi de bunun çok ötesine geçti. Şimdi platformlar, kullanıcıların ihtiyaçlarının ne olduğunu anlıyor, inceliyor ve ona göre kullanıcıya özel kişiselleştirilmiş bazı teklifler sunuyor. Rakipleriniz veya sektörünüz bu konularda çok ilerlemişken, bunlar üzerinde çalışmalar sürdürülürken; siz diğer taraftan eski ve geleneksel usullerle iş yapmaya kalkarsanız, çağın gerisinde kalırsınız. O yüzden dijitalleşme; rekabeti yakalama, verimliliği artırma, insan kaynağını doğru alanlarda kullanma konusunda kilit rol oynuyor. Bazı işler var ki artık sürekli aynı şekilde tekrar ediyor, tekrar eden işleri robotik birtakım uygulamalara öğrettiğinizde onlar zaten o işi çalışanların yerine yapıp yürütüyorlar ve çalışanları daha verimli alanlarda kullanmak şirketler için çok daha avantajlı olabiliyor. Çalışanlar açısından da daha farklı kariyer çizme imkanlar ortaya çıkıyor.
Deprem felaketinin ardından istihdam ve bölgenin kalkındırılması odağında teknoloji kullanımı ve teknoloji üreten firmalar nasıl bir katma değer sağlayabilir?
Biz teknolojiyi bugün sadece bilgisayarımızda, telefonumuzda veya veri depolama cihazlarında kullanmıyoruz. Mimari çizimlerden tutun da bazı verilerin tekrar saklanmasına, muhtemelen zarar gören arşivlerin tekrar dijitalleşmesine veya dijital halde olanların tekrar yeni alanlara aktarılmasına varıncaya kadar teknoloji geniş bir yelpazede kullanılabilir. Daha da öteye gittiğinizde, zarara uğrayan tüm bölgelerde teknolojik araçlara talep oluşacak. Afet bölgesinin yeniden ayağa kaldırılması adına dijital araçlardan yararlanmak gerekecek. Pek tabii ki bu teknolojilerin uygulanmasında, yeniden hayata geçirilmesinde, belirli kritik alanların tekrardan canlanmasında iş ortaklarımız da bizler de aktif olarak rol alıyoruz. Bu konuda paydaşlarımızla beraber elimizden gelen tüm desteği vermeye hazırız.