TBD 39. Ulusal Bilişim Kurultayı “II. Yüzyılda: İnsan, Teknoloji ve Evren Ötesi” ana teması ile Cumhurbaşkanlığı, Bağlı Kuruluşlar, Bakanlıklar, Yerel Yönetimler, Üniversite Akademi, Özel Sektör, STK Temsilcileri, Bilim İnsanları, Bilişim Profesyonelleri ve Uzmanlarının katılımı ile Ankara’da başladı.
Kurultayın Açılış konuşmasını gerçekleştiren TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe, Türkiye’nin bilime yüzü dönük, çağın gerektirdiği teknolojileri üreten, sürdürülebilir kalkınma için fedakârca çaba veren Merkez ülke olarak yoluna devam etmesi gerektiğini söyledi. Aktepe, “Eşitlik ve şeffaflık içerisinde kendi içimizde güçlü iş birliklerine ihtiyacımız olacaktır. Kamu, üniversite, finans kuruluşları, sektör temsilcileri ve her biri sektöre öncülük eden sivil toplum kuruluşları teknolojik değişim ve dönüşümün ana aktörleri olarak karar vericilere yol gösterici ve destekleyici olmalıdır. Bu anlamda, insan odaklı sürdürülebilir kalkınmanın temel taşı, iş birliklerinin çoğalması ve yaygınlaşması olacaktır” dedi. Kurultayın en önemli görevinin akademik çalışmaların paylaşılması olduğunu söyleyen Aktepe, “Bilimden destek almaksızın hiçbir teknolojik girişim başarıya ulaşamaz. Bu bakımdan akademik süreçleri ve ARGE çalışmalarını ayrıca çok önemsemekteyiz. Bizim tek arzumuz teknoloji üreten bir Türkiye ve teknoloji ile güvende/refahta/bilimin ışığında yaşayan bir toplumdur” diye konuştu.
KVKK Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir de TBD 39. Ulusal Bilişim Kurultayı açılışına katıldı. Burada bir konuşma yapan Bilir şunları söyledi: “İnsan hayatını kolaylaştıran, insanlığa hizmet eden her yenilik heyecan vericidir. Yeni teknolojilerin bireyin mahremiyetini gözeten bir anlayışla geliştirilmesi, insana verilen değer bakımından önem taşımaktadır. İnsan haklarını koruma araçlarından biri olarak kabul edilen veri koruma hukukunun amaçlarından biri de kişisel verilerin temel hak ve özgürlükleri koruyacak şekilde işlenmesidir.”
Kişisel verilerin korunmasının sürdürülebilirliğine de değinen Bilir sözlerine şöyle devam etti: “Kişisel verilerin korunması için sürdürülebilir çözümlere ihtiyaç duyulmaktadır. Hayatın birçok alanında olduğu gibi kişisel verilerin korunmasında da insan merkezli olmayan yaklaşımlar uzun vadede sürdürülebilir olmayacaktır. Bu çerçevede yapay zekâ gibi veriden değer üretebilen teknolojilerin gün geçtikçe ilerlemesi, kişisel verilerin korunmasına ilişkin yeni bakış açılarının oraya koyulması gerekliliğini gündeme getirmektedir.”