
Ülkemizin artan veri trafiğini karşılamak için 2010 yılında bir Macaristan şirketinin satın alınmasıyla sektöre adım adan Türk Telekom International (TTI), bugün yürüttüğü projelerle ülkemizi sadece bölgesel değil global platformlarda bir iletişim üssü haline getirmek için çalışmalar yürütüyor. Türk Telekom International Group CEO’su Mehmet C. Toros, TTI’ın kuruluşundan bu yana hayata geçirdiği projeleri ve gelecek hedeflerini ICT Media’ya anlattı.
ICT MEDIA: Sayın Toros, uzun bir zaman Türk Telekom’da çeşitli kademelerde görev yaptınız ve kurum kültürünü bizzat bilenlerdensiniz. Türk Telekom International Türkiye’nin telekomünikasyon konusunda dijital üs olması hedefiyle yürüttüğü çalışmalarına devam ediyorsunuz. Bu çalışmalarla ne durumda, geldiğiniz noktayı bizlerle paylaşabilir misiniz?
MEHMET C. TOROS: Türk Telekom International’ın (TTI) hikayesi 15-16 yıl öncesine dayanıyor. O yıllarda, iletişim büyük oranda mobil ve sabit ses temelli olmakla birlikte SMS yoğun olarak kullanılmaktaydı. Veri hatları ise kamu kurumları, orta ve büyük ölçekli kurumsal yapılar tarafından çok düşük hızlarda veri transferi amacıyla kullanılmakta ve bugün yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olan “internet” dial-up tabanlı çalışmaktaydı. O dönemlerde sayısal teknolojinin kilobit’ler seviyesi hızlarından 64 kb/s ve 128 kb/s ile internete bağlanıyorduk, 256 kb/s çok büyük hızdı. Bu koşullarla bile internet tanınma, yaygınlaşma aşamasına geçmişti. Türk Telekom’un ADSL teknolojisini ülkemize getirmesi ve hizmete sunmasıyla internet yükselişe geçti, buna paralel olarak erişim hızları da megabit’ler seviyesine ulaştı.
Kısa zaman dilimindeki bu gelişmelerle birlikte geliştirmemiz gereken yeni bir kavram ortaya çıktı: içerik… O yıllarda yerli içeriğin yok denecek kadar az olması, olan içeriğin de yurtdışında bulunması ve yoğunlukla yabancı içeriğe erişim eğilimi, doğal olarak ülkemiz ile yurtdışı arasındaki veri ve internet bağlantılarının güçlendirilmesi ihtiyacını doğurdu. Bu bağlantılar, Doğu ve Orta Avrupa’daki alt yapı işletmecilerine ait fiber optik hatlardan kiralama yapılarak karşılanıyordu. Bu hatlar hem ülkemiz hem de Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerinin Avrupa PoP’larına (internet varlık noktası) erişimi için kullanılıyordu.
Artan internet ve veri kullanımı, sosyal medya ve ağlarının hızla yaygınlaşması, kullanıcı sayılarının öngörülenin üzerinde artış göstermesi, bu hatların kapasitelerinin, hızlarının ve aynı zamanda yedek rotalarının da yeniden tasarlanmasını zorunlu kıldı. Bu gelişmeler karşısında Türk Telekom yönetimi, yurtdışından kiralama yaparak bu ihtiyacı karşılamak yerine Avrupa’da kendi fiber ağı olan bir telekom şirketini satın alma yönünde bir karar aldı. Ulaştırma Bakanlığımız ve düzenleyici kurumların da destekleriyle 2010 yılında, merkezi Macaristan’da olan Invitel International şirketi satın alındı. Önce şirketin ismi Pantel ve daha sonra Türk Telekom International (TTI) olarak değiştirildi. Böylelikle ülkemizin yurtdışı internet ve veri iletimi/erişimi kendi fiber ağlarımız aracılığıyla sağlanmaya ve aynı zamanda az önce belirttiğim coğrafyalardaki operatörlere ve telekom şirketlerine de altyapı satışı ve kiralaması yapılmaya başlandı.
Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiren ülkemizin eşsiz coğrafi konumu, hava yolu, demir ve karayollarında olduğu gibi iletişim alanında da Türkiye’nin, iletişim köprüsü ve üssü olarak konumlandırılmasını temel amacımız olarak belirledik. Devletimizin 2023 hedefleri doğrultusunda bu amaca ulaşmak için önemli bir yol kat etmiş, SEA-ME-WE 5, MedTürk, AMEERS ve karasal kablo sistemleri ile İstanbul’u belirli ölçüde iletişim köprüsü durumuna getirmiş durumdayız.
ICT MEDIA: Uzun uğraşlar sonunda ve ciddi bir kapasite oluşturan, 17 ülkeyi birbirine bağlayan SEA-ME-WE 5 projesini yaklaşık iki yıl önce tüm taraflarla İstanbul’da imzalamıştınız. Türk Telekom veya Türkiye bu kapasiteyi şu an kullanıyor mu, proje şu an ne aşamada? Türk Telekom/Türkiye buradan kapasite olarak ne kullanıyor, Türk Telekom için bu projenin artıları/eksileri var mı, varsa nelerdir?
MEHMET C. TOROS: SEA-ME-WE (South East Asia – Middle East – Western Europe / Güneydoğu Asya- Orta Doğu – Batı Avrupa) sisteminin ikinci, üçüncü ve dördüncü nesil projelerinin ardından, Asya, Orta Doğu, Afrika ve Avrupa’yı birbirine bağlayan beşinci nesil Uluslararası Denizaltı Fiber Optik Kablo Sistemi olan SEA-ME-WE-5, 17 ülkeden, alanında lider 19 operatörün oluşturduğu bir konsorsiyum tarafından yürütülüyor. Türk Telekom International’in kurucu üye olarak yer aldığı SEA-ME-WE-5 Konsorsiyumunun üye operatörlerini sıralarsak;
- Bangladesh Submarine Cable Company (BSCCL) - BANGLADEŞ
- China Mobile (CMI) - ÇİN
- China Telecom (CTG) - ÇİN
- China Unicom (CU) - ÇİN
- Djibouti Telecom - CİBUTİ
- Emirates Integrated Telecommunications Company (DU) – BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ
- Myanmar Post and Telecom (MPT) - MYANMAR
- Ooredo - OMAN
- Orange - FRANSA
- PT Telekomunikasi Indonesia International (Telin) - ENDONEZYA
- Saudi Telecom Company (STC) – SUUDİ ARABİSTAN
- Singapore Telecommunications (Singtel) - SİNGAPUR
- Telecom Italia Sparkle - İTALYA
- Sri Lanka Telecom (SLT) – SRİ LANKA
- Telecom Egypt - MISIR
- Telecom Malaysia (TM) - MALEZYA
- Türk Telekom International - TÜRKİYE
- Transworld Associates (TWA) – PAKİSTAN
- TeleYemen - YEMEN
Bu sistem sadece konsorsiyum üyesi operatörlere değil, güzergâh üzerindeki karaya çıkış istasyonları aracılığıyla tüm operatör ve servis sağlayıcılara erişim hizmeti sunuyor.
Ülkemiz ve Türk Telekom Grubuna ne şekilde bir yarar sağlayacağı ve TTI’ın nasıl bir fonksiyon üstlendiği konusuna gelince; biliyorsunuz Marmaris’de aktif bir karaya çıkış istasyonumuz (CLS) bulunuyor. SEA-ME-WE 5 sisteminin Akdeniz’de karayla ilk buluşma noktası olan bu istasyonla Türk Telekom ve Türk Telekom International’ın fiber optik ağları ile İstanbul üzerinden Edirne sınır bağlantılarımız ve yine Avrupa’daki kendi fiber ağlarımız ile Frankfurt, Londra, Amsterdam gibi İntrenet PoP’larına erişim imkânı sağlandı. Bu sayede SEA-ME-WE-5 Kablo Sisteminin batı Akdeniz bölümüne korumalı ve alternatif bir güzergâh oluşturuldu. Aynı zamanda Marmaris-Marsilya ve Marmaris-Palermo rotaları ile Türk Telekom’un internet ve veri trafiğinin batı Avrupa PoP’larına bağlantısı da gerçekleştirildi. Sistemin servise verildiği Aralık 2016’dan itibaren özellikle Marsilya ve Palermo hatları işletmeye alınmış olup tam kapasite ile çalışıyor. Bunlara ek olarak Asya’da da anlaşmalar imzaladık ve servise verdik. Talebin yoğun olması nedeniyle belirli rotalarda 2019 yılı için ilave kapasite arttırım çalışmasına da başladık.
ICT MEDIA: SEA-ME-WE 5 Projesi’nin Türkiye’nin bölgesinde dijital bir üs olma hedefine sağladığı katkı nedir, bu bağlamda TASIM ve AMEERS projeleri de Avrupa ve Asya rotalarında yeni bağlantılar sağlıyor. Bu projelerle ilgili de bilgi verebilir misiniz?
MEHMET C. TOROS: SEA-ME-WE 5 sistemi, ülkemizin iletişim üssü olması hedefi açısından değerli bir adım. Diğer yandan bu ve benzeri uluslararası fiber optik transmisyon sistemlerinin, konsorsiyumlarının bir parçası olmanın ötesinde de yapılması gerekenler var. Büyük içerik sağlayıcılarının, OTT’lerin sunucularını da ülkemizde barındırmalarına ve bölge ülkelerine de servis vermelerine imkân sağlayacak iş birliklerini gerçekleştirmek gerekiyor. Böylelikle yabancı telekom operatörlerinin, OTT’ler ve onların arkasında olan içeriklerle, bu şirketlerin Türkiye’de barındıracakları sunucu sistemleriyle buluşmaları sağlanacak ve ülkemizin doğu ile batı arasında iletişim köprüsü olma yolu açılacak.
İşte bu hedefe zaman kaybetmeden ulaşmak amacıyla, rekabet ve telekomünikasyon düzenlemeleri çerçevesinde, ilgili taraflar ve oyuncularla görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Bu süreçte Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu gibi ilgili kurum ve kuruluşlarla koordineli olarak çalıştığımızı da belirtmek isterim.
AMEERS projemizden de bahsedecek olursak, bu sistem Orta Doğu ve Güney Asya internet trafiğini Türk Telekom ve Türk Telekom International ağları aracılığıyla İstanbul’a ve Avrupa’daki varlık noktalarına taşıyan alternatif bir rotadır. Dubai’den başlayıp, Suudi Arabistan, Ürdün ve Filistin topraklarından geçip MedTürk sistemimiz ile İstanbul’a ve batıya doğru sınır ötesine kadar uzanan konsorsiyum sistemidir. Lansmanının yapıldığı 2014 yılından bu yana aktif olan sistem karasal ve denizaltı kombinasyonu olması nedeniyle farklı bir alternatif rota özelliği taşıyor. Bu fonksiyonu nedeniyle, bölgede artan internet erişim ihtiyacının karşılanması arayışları, bu sisteme olan talebi de beraberinde getiriyor.
TASIM projesi çok farklı bir serüvene sahip… Türk Telekom’un girişimiyle 2010 yılında başlatılan, Birleşmiş Milletler tarafından da desteklenen ve “Geleceğin Projesi” olarak tanımlanan Trans Asya Süper Bilgi Otoyolu (TASIM- Trans Asia Super Information Highway) Projesi için ön anlaşma 3 Aralık 2013 tarihinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de imzalandı. Türk Telekom International’ın yanı sıra; Azerbaycan’dan Ulaştırma, İletişim ve Yüksek Teknolojiler Bakanlığı, Kazakistan’dan Kaztranscom, Çin’den China Telekom ve Rusya’dan Rostelecom olmak üzere 5 ülkenin telekomünikasyon kuruluşlarını bir araya getiren konsorsiyumun hayata geçireceği TASIM projesi iki kıtayı en kısa yoldan birbirine bağlayacak bir proje olma özelliğini taşıyor. Projede yer alan tarafların mevcut fiber optik ağlarının kapasite ve verimlilik oranı yükseltilerek sınırlarda birbirine bağlanacak ve böylece Batı Avrupa ile Orta ve Doğu Asya arasında; yüksek kaliteli ve korumalı fiber optik internet ve veri iletişim ağı oluşturulacak. En uzun karasal fiber optik hattı niteliğinde olan bu projenin en kritik ayaklarından biri, Azerbaycan ve Kazakistan arasında Hazar Denizi’ne çekilecek yeni denizaltı fiber optik kablosudur. Geçtiğimiz yıl sonunda konsorsiyumun ana sözleşme taslağı hazırlanarak imza aşamasına getirildi. Buna rağmen Hazar Denizi’ne kıyısı olan ülkeler arasındaki Hazar’ın hukuki statüsü konusunda anlaşma sağlanamadığı için sözkonusu Hazar geçişi tasarlanamamış ve bu konuda da ilgili ülkeler arasında mutabakata varılamamıştı. Ancak iki hafta kadar önce yaşanan önemli gelişme ile ülkeler arasındaki bu sorun çözüme kavuştu. Hazar Denizinde petrol ve doğalgaz bölgelerini, balıkçılık alanlarını, enerji, petrol, doğal gaz ve iletişim hatlarının geçişini de tanımlayacak olan Hazar Denizi hukuki statüsünü ve münhasır ekonomik bölge sınırlarını belirleyen anlaşmayı imzaladılar. Dolayısıyla TASIM projemizin de önü açıldı. Bu projenin gerçekleşmesi, Türkiye’nin iletişim ve sayısal üs olma hedefine doğru atılmış en önemli adımlardan birini oluşturacaktır.
ICT MEDIA: Türkiye’nin uluslararası veri çekim merkezi haline getirilmesi hedefinizle ilgili ne gibi çalışmalar yürütülmektedir. Bu hedefe ulaşmak için belirlediğiniz bir takvim var mı?
MEHMET C. TOROS: Buraya kadar söz ettiğim projeler gerek OTT’lerin gerekse Avrasya coğrafyasındaki telekomünikasyon ve servis sağlayıcı şirketler için Türkiye’yi şimdiden çekim merkezi haline getirdi ve bu etki devam edecektir. Çalışmalarımızın her aşamasında, ülke menfaatlerimizi ve devletimizin dış politikalarını büyük bir özen ve dikkatle gözetiyoruz. Aynı zamanda düzenleyici kurumlarımızla, ülkemizin büyük telekomünikasyon işletmecileri ve ilgili sivil toplum kuruluşuyla da görüşmeler yapıyoruz. Amacımız, Türkiye’yi en kısa sürede bu hedefe ulaştırmak.
ICT MEDIA: Türkiye’nin yurt dışına çıkışlarında kapasitesi yeterli mi… Türk Telekom International olarak önümüzdeki dönem yeni projeleriniz neler olacak?
MEHMET C. TOROS: Türk Telekom International hakkında biraz daha detay bilgi aktarmanın yararlı olacağı kanısındayım; Bilindiği gibi Türk Telekom International, Türk Telekom’un yüzde 100’üne sahip olduğu grup şirketlerinden birisidir. Türk Telekom International, farklı ülkelerde alt şirketleri bulunan kendi içinde bir grup şirketidir. Macaristan- Budapeşte merkez olmak üzere, Türkiye, Avusturya, Romanya, Rusya, Ukrayna, Slovakya, Çekya ve Bulgaristan’da, bu ülkelerin yasaları gereğince kurulmuş ve faaliyet gösteren alt şirketlerden oluşmaktadır. Grup şirketlerimizden TTI Türkiye (TT International Limited Şirketi), Ankara-İstanbul-İzmir üçgeni ve Bulgaristan ile Yunanistan sınırlarımıza kadar uzanan toplam yaklaşık 4.000 km uzunluğunda fiber optik ağın işletmesini yapan ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından lisanslı bir şirkettir. Romanya’daki grup şirketimiz ise, yine Romanya düzenleyici otoritesince lisans verilmiş, Euroweb ticari ismiyle bu ülke sınırları içinde B2B, internet, veri ve ses servisleri sunmaktadır. Türk Telekom International olarak, grup şirketlerimiz ile birlikte yurt içi ve yurtdışında toplam 45.000 km’den fazla uzunluğa sahip fiber ağı işletiyor, satış ve pazarlama faaliyetlerini yürütüyoruz. Bu fonksiyonumuzun yanı sıra belli ülkelerde sınırlı ölçekte kurumsal pazara da B2B servislerini veriyoruz.
Faaliyetlerimiz veri ve internet pazarıyla sınırlı değil, bunlarla birlikte uluslararası toptan ses ve roaming işlevlerini de yürütüyoruz. 200’ün üzerinde operatör ve telekom şirketi ile toptan ses anlaşmamız bulunuyor. Ayrıca Türk Telekom mobil servisleri için 208 ülkede 720 operatör ile karşılıklı roaming anlaşmalarımız bulunuyor.
Yurtdışındaki yoğun rekabet ortamında, hizmet kalitemiz, alternatif rotalarımız ve farklı satış yaklaşımlarımız ile müşterilerimizin beklentilerini en etkin şekilde karşılıyoruz. Önümüzdeki yıllarda Türk Telekom International’ın bölgesel oyunculuğun ötesinde, daha geniş coğrafyada ve global platformda yer alabilmesinin önünü açabilmek için şimdiden farklı ve çok yeni projeler üzerinde de yoğunlaştık, gerçekleşme aşamasına gelindiğinde bu projelerden de söz edeceğiz.
Küresel rekabet ortamında bizi ileriye taşıyacak alanlardan bir diğeri de belirleyeceğimiz ülkelerde kurumsal müşterilere uygun ürünleri, mevcut servislerimizle tümleşik ya da ayrı olarak sunmak olacak.
Uzun süredir üzerinde çalıştığımız ve bu yıl içinde sonuçlarını alacağımız diğer bir işlevimiz ise danışmanlık hizmeti. Afrika’da bir operatörle yeni bir iş birliği için adım attık. Yine bir diğeri Afrika’da ve üçüncüsü de Orta Asya’da olan yerleşik telekomünikasyon operatörleriyle görüşmelerimiz devam ediyor. Bu sayede gerek Türk Telekom ve grup şirketlerinin ve gerekse yerli üreticilerin bilgi birikimi ve deneyimlerini yanımıza alarak bir çeşit know-how transferi gerçekleştiriyoruz. Böylelikle ülkemizin, Türk Telekom’un ve Türk markalarının değişik coğrafyalarda tanıtılmasına katkıda bulunuyor, yerli ürün ve servislerin o ülkelerde kullanılmasına da öncülük ediyoruz.
Tüm bu anlattıklarım salt olarak, tek başına gerçekleştirilebilecek faaliyetler değil tabii ki. İyi bir ekibe sahibiz, aktivitelerimizi takım çalışması ve ortak akılla yürütüyoruz. 21 ayrı milletten, farklı kültür ve iş yapma tarzına sahip çalışanlarımız ortak hedefle çalışmalarına devam ediyor. Farklılaşma yolunda, yapacağımız sektörel iş birlikleriyle, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve diğer ilgili bakanlıklarımızın, kurumlarımızın, Türk Telekom ve Grup Şirketlerinin katkı ve destekleriyle amacımıza kısa zamanda ulaşacağımıza inanıyoruz.