
KPMG Türkiye ile Etik ve İtibar Derneği (TEİD) iş birliği ile hazırlanan “Bir Suistimalcinin Profili 2024” raporuna göre Türkiye’de son iki yıl içerisinde her dört şirketten birinde en az bir suistimal vakası yaşandı ve en çok suistimal üretim sektöründe görüldü. Şirketlerde suistimalde bulunanların yüzde 75’inin erkek olduğunu da ortaya çıkaran araştırmaya göre suistimalcilerin yarısı müdür altı pozisyonlarda görev yapıyor ve çalışma yılı arttıkça suistimal yapma potansiyelleri de artıyor. Ayrıca raporda yer alan bilgilere göre suistimal yapanların karakteristik özellikleri hiç de düşünüldüğü gibi değil.
KPMG Türkiye ve Etik ve İtibar Derneği (TEİD) tarafından Türkiye’de faaliyet gösteren yerel ve uluslararası şirket çalışanlarının katılımı ile düzenlenen anketin sonuçlarına dayanan “Bir Suistimalcinin Profili 2024” raporu yayımlandı. Rapor, şirketlerde en sık rastlanan suistimal türlerini, bu vakaların en çok hangi sektörlerde yaşandığını, suistimalcilerin genel özelliklerini ve demografik yapısını ortaya koyuyor.
Suistimal vakalarının oranları sektörlere göre değişiklik gösteriyor
Raporda yer alan bilgilere göre son iki yıl içerisinde Türkiye’deki çok uluslu şirketlerin %27’sinde, yerel şirketlerin ise %24’ünde, son iki yıl içerisinde en az bir suistimal vakası yaşandı. Suistimal vakalarının gerçekleşme oranı ile şirketlerin çalışan sayıları arasındaki ilişki incelendiğinde ise 100 ile 10.000 arasında çalışanı bulunan şirketlerde suistimal vakalarının diğer şirketlere göre daha yaygın olduğu gözlemlendi.
Son iki yılda Türkiye’de en çok suistimal vakası ile karşılaşılan sektörler sıralamasında %28 ile ilk sırada üretim yer aldı. Bunu %15 ile bankacılık ve finans, %11 ile satış ve pazarlama, %9 ile enerji takip etti.
En fazla suistimali erkekler yapıyor
Suistimalcilerin cinsiyet oranlarına ilişkin veriler suistimal vakalarının ağırlıklı olarak erkekler tarafından gerçekleştirildiğini ortaya koyuyor. 2016 yılında gerçekleştirilen uluslararası anket sonuçlarına göre suistimalcilerin %79’u erkek, %17’si kadın olarak belirlenmişken KPMG Türkiye’nin 2020 anketinde bu oran %92 erkek ve %8 kadın olarak tespit edildi. 2024 Türkiye anketine göre ise suistimalcilerin %75’i erkek, %25’i kadın olarak saptanmış olup genel olarak erkeklerin kadınlara göre daha fazla suistimal vakasına karıştığı gözlemlendi.
26-45 yaş grubunda suistimal riski artıyor
2024 anket sonuçlarına göre, suistimalcilerin %47’si 36-45 yaş aralığında, %39’u 26-35 aralığında, %11’i ise 46-55 yaş aralığındaki kişiler. 2024 yılına benzer biçimde, 2020 yılında yine KPMG ve TEİD iş birliği ile Türkiye’de gerçekleştirilen çalışmanın sonuçlarına göre de suistimallerin yaygın olarak 26-45 yaş aralığındaki bireyler tarafından gerçekleştirildiği görülmüştü.
Suistimalcilerin yarısı yönetici yetkisi taşımayan çalışanlar
Anket kapsamında, suistimal vakalarının en çok hangi unvan seviyesinde görüldüğü ve suistimal potansiyeli açısından, yönetici pozisyonlarının mı yoksa yönetici altı pozisyonlardaki çalışanların mı kuruluşlar için daha büyük bir tehdit oluşturduğu da incelendi. Türkiye’de yapılan 2020 ve 2024 araştırma sonuçları kıyaslandığında, yönetici yetkisi taşımayan çalışanların gerçekleştirdiği suistimal vakalarının benzer oranda gerçekleştiği anlaşıldı. Bu oran 2020 yılında %49 iken 2024 yılında %52’ye yükseldi.
Suistimaller maddi kayba neden oluyor
Suistimal vakaları nedeniyle kuruluşların uğradığı zararlara bakıldığında, suistimallerin yarıdan fazlasının şirketleri 1 milyon TL’nin üzerinde maddi kayba uğrattığı görüldü. Yapılan analize göre, özellikle 1 milyon TL üzerinde maddi kayıpla sonuçlanan suistimal vakalarında müdür unvanlı çalışanların etkisinin belirginleştiğini ortaya koydu.
Zimmet ve şahsi menfaat suçları ilk sırada
Türkiye’de en çok karşılaşılan suistimal tipi %65 ile zimmet ya da şahsi menfaat olarak belirlendi. Bunu %49 oranında çıkar çatışması ve %45 oranında varlıkların kötüye kullanılması ile satın alma suistimalleri takip etti. Buna karşılık, genelde üst yönetim suistimali ile bağdaştırılan ve gerçekleştiğinde maddi ve itibari etkileri çok büyük olabilen mali tablo suistimalleri ise 2020 yılında olduğu gibi 2024 yılında da diğer alanlara kıyasla yaygın olarak görülmediği ve % 10’da kaldığı belirlendi.
Çalışma yılı arttıkça suistimal potansiyeli de artıyor
2024 yılı anket sonuçları incelendiğinde çalışanın tecrübesi arttıkça suistimal potansiyelinin de benzer şekilde arttığı göze çarpıyor. Sonuçlara göre suistimal vakalarının neredeyse %40’ı o şirkette 10 yıl ve daha uzun süredir görev yapan çalışanlar tarafından gerçekleştirildi. Mağdur kişilerin, şirkette çalışma süreleri incelendiğinde ise 5 yıldan fazla süreyle çalışanların çoğunluğu oluşturduğu görüldü.
Arkadaş canlısı ve sevilen kişiler daha çok Suistimal yapıyor
Suistimali gerçekleştiren kişilerin daha çok yalnız, despot, katı çalışanlardan oluştuğu zannedilebilir ancak işin aslının öyle olmadığı ortaya çıktı. Verilen yanıtlar suistimalcilerin karakteristik özelliklerini ağırlıklı olarak arkadaş canlısı (%53), ikna yeteneğine sahip (%45) ve çevresi tarafından çok sevilen (%39) olarak betimlendi. Çevresi tarafından pek sevilmeyen veya saygı görmeyenlerin %10 ile en az suistimali gerçekleştirenler arasında yer alması dikkat çeken bir sonuç oldu.
Suistimaller tespit edildiğinde önlemler alınıyor
Rapora göre, suistimal vakaları tespit edildikten sonra, suistimale maruz kalan şirketler tarafından büyük ölçüde önlem alındığı görülüyor. Şirketler tarafından alınan önlemlerde öne çıkan konuların, kontrollerin iyileştirilmesi ve disiplin aksiyonlarının alınması ya da hukuki süreçlerin başlatılması olduğu anlaşılıyor. Bununla birlikte, firmaların yaklaşık %37’sinin maruz kaldığı maddi zararı hiçbir şekilde tahsil edemediği, %22’sinin ise kısmi tahsilat yapabildiği; buna karşılık, maruz kaldıkları zararın tamamını tahsil edebilen şirketlerin oranının yalnızca %10 olduğu belirlendi.
“Geniş toplumsal kesimleri etkileyerek ekonomik yük ortaya çıkarıyorlar”
Rapor bulgularını değerlendiren KPMG Türkiye Danışmanlık Bölümü Şirket Ortağı Oytun Önder, "Mesleki suistimal, görev ve yetkilerin yasa dışı veya etik dışı yollarla maddi kazanç sağlamak amacıyla kötüye kullanılması olarak tanımlanabilir. Daha yalın bir ifadeyle, bu tür davranışlar bir bireyin işverenini kandırdığı eylemler olarak değerlendirilebilir. Etik dışı olan bu tür uygulamalar, tüm kuruluşlar için ciddi bir tehdit oluşturmakla kalmıyor aynı zamanda geniş toplumsal kesimleri etkileyerek büyük ekonomik yükler ortaya çıkarıyor. Bu nedenle KPMG olarak, özellikle suistimalcilerin profilleri ve karakteristik özellikleri üzerine kapsamlı raporlar yayımlıyoruz. Bu yıl da benzer şekilde, Türkiye’deki suistimal ortamını değerlendirmek ve gelecekteki değişimleri öngörebilmek amacıyla yine TEİD ile birlikte yeni bir girişimde bulunduk ve Türkiye’deki suistimalleri ve suistimalcilerin profillerini analiz eden bu raporu hazırladık. Türkiye verilerine dayanan bu çalışmada, önceki raporlarla karşılaştırmalar yaparak sektör dinamiklerine ışık tutmayı amaçladık.” dedi.
“Suistimalciler, her yeni tedbir karşısında yeni yollar buluyor”
Etik ve İtibar Derneği’nden ise şu açıklama yapıldı:
“Şeffaf, hesap verebilir, sorumlu ve sürdürülebilir bir iş dünyası kültürünü güçlendirmek amacıyla elde ettiğimiz verileri kamuoyuyla paylaşmak ve güvenilir iş ortamlarının oluşturulmasına katkı sağlamak TEİD olarak vizyonumuzun temelini oluşturuyor. Görev ve yetkilerin, kazanç sağlamak amacıyla etik dışı yollarla kötüye kullanılmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan suistimaller, iş dünyasında ciddi bir tehdit oluşturmaya devam ediyor. Suistimalleri önlemek adına alınan önlemlerin gelişmesine rağmen suistimalciler, her yeni tedbir karşısında yöntemlerini geliştirerek yeni yollar buluyor. Bu durum da kurumlar için suistimalin tespit edilmesini gün geçtikçe zorlaştırıyor. KPMG Türkiye iş birliğiyle gerçekleştirdiğimiz anket ve raporumuzun, Türkiye iş dünyasına katkı sağlayarak etik ve uyum ihlalleriyle mücadelede rehber niteliğinde bir kaynak olmasını temenni ediyoruz.”