
ISAF Exclusive 5. Güvenlik Fuarı ve Konferansı Ankara Sheraton Otelde düzenlendi. Türkiye’nin gelecek kuşağının bilişim teknolojileri eğitimleri, istihdamları ve beyin göçü konuşulduğu konferansta moderatörlüğü TÜBİDER Bilişim Sektörü Derneği Başkanı ve genç kuşak danışmanı Pınar Kabil yaptı. Etkinliğe konuşmacı olarak bilişim teknolojileri öğretmeni ve iş insanı Hasan Çankaya, Teknolojik Group Lideri ve bilişim teknolojileri eğitmeni Aykut Seyrek ve Doctorla şirketinin kurucusu girişimci Kaan Nalbant katıldı.
TÜBİDER Bilişim Sektörü Derneği Başkanı ve genç kuşak danışmanı Pınar Kabil, “Bizim ülkemizde eğitim modeli okaliptüs. Biz de her şeyden az az ama her şeyden bilgi veriliyor. Dünyada ise eğitimde çınar ağacı modeli benimseniyor. Bir konuda derinlemesine eğitim… biz derinlemesine eğitim almadığımız için daha lise yıllarında ne yapmak istediğimize karar veremediğimiz için, kararlarımızı destekleyen bir eğitim modelimiz olmadığı için gençler üniversitede derinlemesine ilerleyemiyor. Ülkemizde öğrencilerimiz yurt dışına gitmek için olağanüstü çaba harcıyorlar” dedi.
Kabil, “Biz yüzde 70 gençleri dinlemiyoruz. Dinlemediğimiz için onların kimliğini kabul etmiyoruz, dinlerken bile onlara söyleyeceğimiz cümleyi düşünüyoruz. Bunun için de İngilizceyi çok iyi anlarız ama konuşamayız. Yüzlerce girişimci genç var ama bu gençler hep birini ikna etmek zorunda. Niçin ikna etmek için uğraşsınlar ki? İki kelimeyi hayatımızdan çıkardığımızda girişimcilik ve inovasyon başlıyor. Artık ‘ye kürküm ye’ değil. Yeni kuşak kürkten nefret ediyor” diye konuştu.
Kabil, “Kendi kendini eğitmek diye bir kavram başladı. ABD’de bilişim sektöründe öğretmenler iki senede bir sertifikalarını yenilemek zorundalar. Teknoloji bir yürüyüş bandı gibi durduğun nokta da durabilmek içini bile bir hareket etmek gerekiyor. Teknoloji eğitimini önce hocalarımıza vermek lazım” diye belirtti.
Teknolojiyi bir yürüyüş bandına benzeten Kabil, “ABD’de bilişim sektöründe öğretmenler iki senede bir sertifikalarını yenilemek zorundalar. Teknoloji bir yürüyüş bandı gibi durduğun nokta da durabilmek içini bile bir hareket etmek gerekiyor” diye konuştu.
Çankaya, “Türkiye’nin en büyük sorunu eğitim”
Türkiye’nin en büyük sorununun eğitim olduğuna değinen bilişim teknolojileri öğretmeni ve iş insanı Hasan Çankaya, “Ülkemizde bir yangın var, bu yangını ne söndüren var ne de baktığı halde bu yangını gören var. Bu yangının ismi, eğitim. Ben bu yangını ihbar etmeye, bir nebze de olsa söndürmeye geldim. Biz inşaları iyi yetiştiremiyoruz. Nasıl ki öğrenci yetiştiren öğretmen yetiştiriyorsak bence çocuğu yetiştiren anne babayı da yetiştirmeliyiz. Önce anne-baba yetiştirilmeli. Anne-babayı önce eğitirsek eğitimimize bir fark atmış oluruz” dedi.
Çankaya, “Bu yangının paydaşları, yangını ortaya çıkaranlar var. Bunu tespit etmek gerekiyor. Bu yangını çıkaran bizleriz, anne-babalar, öğretmenler ve sistem. Bu yangını çıkaranlar arasında öğrenci yok. Bunun çözümüne sistemden başlamak lazım. Bir tane milli eğitim politikası oluşturulmalı. Bu politika, hükümetler değişse bile değişmemeli, anayasaya bağlanmalı. Çözüm budur” diye belirtti.
Teknolojik Group Lideri ve bilişim teknolojileri eğitmeni Aykut seyrek, “Lisede aldığım el becerisi, lisede aldığım kültür ile üniversiteden mezun oldum. Meslek lisesinde öğrenciler gerçekten üniversitede öğreneceklerinin büyük bir bölümünü öğreniyor. Çocukların gittikleri okullarla bireysel yeteneklerinin, farkındalıklarının ortaya çıkarılması gerekiyor” dedi.
Eğitim sisteminin sık sık değiştirilmesinden rahatsız olduğunu dile getiren Seyrek, “Eğitim sistemini en kısa zamanda elden geçirmek gerekiyor. Biz öğretmenler, son zamanlarda bir tükenmişlik sorunu yaşıyoruz. Biz Türk milleti olarak çok çabuk dertlenebiliyoruz. Bu derde karşılık çözüm önerisi sunmuyoruz” dedi.
Nalbant, “İnadım sayesinde Türkiye’de, ABD’ye giden ilk starsuplardan biri oldum”
Genç bir girişimci olarak yaşadığı zorlukları anlatan Kaan Nalbant, “23 yaşında, 7 senedir üniversite okuyan genç bir girişimciyim. Biz sıkıntılar üzerine gitmediğimiz sürece hiçbir şekilde eğitim, bilişim, girişimcilik olmayacak. Üniversite hocalarım girişimcilik serüvenimi dinlemedi. Hayalimi anne-babama anlatırken bile zorlandım. Kimseden bir dönüş alamadım, sürekli ret yedim. Ama pes etmedim, inat ettim. İnadım sayesinde Türkiye’de, ABD’ye giden ilk starsuplardan biri oldum. ABD’de ilk 20’ye girdim, yatırım aldım” diye konuştu.
Türkiye’den ABD’ye gitmeyi ülke için bir kayıp olarak görmeyen Nalbant, “Bu bir kayıp değil, ben tekrar Türkiye’ye döneceğim. Ama burada şu an neden zaman kaybediyorum, neden sürekli bir yerlerden hayır cevabı alıyorum. Ben 23 yaşındayım bu ceketi giymek istemiyorum. Ama giyiyorum nedeni ise büyük gözükmek. İnsanlar bana 23 yaşındasın diye inanmıyorlar. Türkiye’de yaş, kıyafet, sakal gibi şeyler iş yapıyor. Biz gençler olarak kendimizi ifade edemiyoruz. Mail atmayı, konuşmayı, kendimizi ifade etmeyi beceremiyoruz. Bilgiyi paylaşamadığımız sürece bir hiçiz” dedi.
Nalbant, “Girişimciliğin bana en büyük katkısı kendimi geliştirebilmek, kabuğumu kırabilmek. İnternet ve teknoloji o kadar gelişmiş seviyede ki artık üniversiteye gitmemeye başladık. Eğitim hayatında başarısız olmamız bizi iş hayatında başarısız kılmaz. Türkiye’de küçük görülüyoruz, eziliyoruz, kendimizi ifade edemiyoruz. Ben dersi geçmek için hocamı ikna etmek zorundayım. Ama ben şimdi dünyayı ikna etmeye çalışıyorum” dedi.
Girişimciliğin belirsizlikler halinde üretilen bir inovasyon olduğunu belirten Nalbant, “Türkiye’de bir girişimcilik kültürü yok. Girişimcilik kültürünü inşa etmeye çalışan hocalar, eğitmenler, insanlar da yok. Çok güzel teşvikler var ama sonu yok” diye konuştu.