
MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, "Dijitalleşme süreci, iyi değerlendirildiği takdirde birçok avantajı da beraberinde getirecektir. Bilhassa KOBİ’lerimizin dijitalleşmeye yönelik ilgi ve iştahlarının artması durumunda, üretimde ciddi bir verimlilik artışı sağlanacaktır." dedi.
Kaan, MÜSİAD'ın hazırladığı "Dijital Dönüşümün İş Süreçlerine Etkileri" raporu ile ilgili açıklamalarda bulundu. Pandemi süreci ile birlikte, sanayide millileşme ve dijital dönüşüm kavramlarının iyice önem kazandığını ifade eden Genel Başkan Kaan, "Bizler öncelikle salgın sürecinin sanayide millileşmenin önemini bir kez daha gösterdiğine inanıyoruz. Zira sadece hizmetler sektörüne dayanan ekonomilerin doğal olarak bu süreçte çok daha ağır hasar aldığını, ülkemizin ise mevcut sanayi kapasitesiyle diğer ülkelerden olumlu bir şekilde ayrıştığını görüyoruz. Bu kapsamda; esnek üretim kapasitemiz ve büyük piyasalara yakınlığımız sayesinde, çevre ülkelerle kıyaslandığında, Türkiye’nin büyük bir üretim üssü olmaya aday olduğunu ifade edebiliriz." şeklinde konuştu.
"Dijitalleşme süreci, birçok avantajı da beraberinde getirecektir"
İşgücünde sürekliliğin sağlanması adına, dijitalleşmeye olan ilginin artacağını vurgalayan Kaan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dijitalleşme süreci, iyi değerlendirildiği takdirde birçok avantajı da beraberinde getirecektir. Bilhassa KOBİ’lerimizin dijitalleşmeye yönelik ilgi ve iştahlarının artması durumunda, üretimde ciddi bir verimlilik artışı sağlanacaktır. Yine bu kapsamda, çok kârlı ve yüksek hacimli bir iş kolu olan e-ihracat da önemli bir potansiyel barındırmaktadır. Bu nedenle; dinamik nüfusumuz ve iş yapabilme becerilerimiz sayesinde, bu dönüşümün gereklerini doğru okuyarak hareket etmemiz elzemdir."
Bu anlayış doğrultusunda, dijitalleşme atılımına destek olmak adına Dijital Dönüşüm ile KOBİ Geliştirme ve Markalaşma Komiteleri oluşturduklarını kaydeden Kaan, "İç piyasada reel sektör ve tüketicilerimiz için sunulan ve sunulacak olan ilave destekler, dış piyasada ise oluşacak muhtemel fırsat ortamlarının iyi değerlendirilmesi neticesinde; ülke olarak pandemi sürecini en az hasarla kapatacağımıza inanıyoruz. Bu vesile ile MÜSİAD ile AGS Global Araştırma iş birliğinde hazırlanan “Dijital Dönüşümün İş Süreçlerine Etkisi” araştırmamızın, geleceğe ışık tutmasını ve tüm sektörler tarafından istifade edilmesini temenni ediyorum." açıklamasında bulundu.
Yüzde 91,9 dijital altyapı süreçlerini tamamlayacak
MÜSİAD KOBİ Geliştirme & Markalaşma Komite Başkanı ve AGS Global Kurucu Ortağı Abdülkadir Sıcakyüz ise rapora ilişkin değerlendirmesinde şu noktalara dikkati çekti: "MÜSİAD ve AGS GLOBAL işbirliğinde hazırlamış olduğumuz bu rapor kapsamında 25 farklı sektörden 340 iş dünyası temsilcisinin katılımı ile geniş katılımlı bir araştırma gerçekleştirdik. Rapora göre, firmaların yüzde 70,8’i yakın zamanda iş süreçlerini etkileyecek bir dijital dönüşüm dalgası bekliyor. Kovid-19 süreci ile birlikte hemen hemen tüm sektörlerde hızlı bir djital dönüşüm beklentisi oluştuğunu ve bu konuda hazırlıklara başlandığını görmekteyiz. Araştırmaya katılan iş dünyası temsilcilerinin yüzde 91,9’luk çok büyük bir kısmı kısa ve orta vadede dijital altyapı süreçlerini tamamlayacaklarını belirtti. Araştırmaya katılan firmaların yüzde 57,4’ü yapay zekanın hayatımıza girmesini, olumlu ve kolaylaştırıcı bir unsur olarak görürken, yüzde 41,8’i ise kolaylaştırıcı olacağını ancak endişe duyduğunu ifade etmektedir. Araştırmaya katılan firmaların yüzde 42,4’ü bütçe yetersizliğinin dijital dönüşüm süreçlerini yavaşlatan ilk unsur olduğunu belirtmektedir. İnsan kaynağı yetersizliği (yüzde 40), hangi teknolojilere ihtiyaç duyulduğunun bilinmemesi (yüzde 23,8) ve belirli bir stratejik yol haritasının olmaması (yüzde 23,8) diğer önemli başlıklar olarak karşımıza çıkıyor."
10 yıl içinde rezerv para birimi kripto paralar olacak
Araştırmada kripto paralarla ilgili öne çıkan başlıkları da aktaran Sıcakyüz, "Araştırmaya katılan firma temsilcilerinin yüzde 46,9’unun önümüzdeki 10 yıl çerisinde dünyada rezerv para biriminin 'kripto paralar' olacağını söylüyor. Altını rezerv para olarak görenlerin oranı ise yüzde 33,9’dur. Rapordan süzülenlerde bir kez daha göreceğiz ki; daha güçlü bir ekonomik model için dijitalleşmenin özendirilmesi, gerekli destek ve teşvik sistemlerinin yeniden ele alınması, eğitimin tüm aşamalarında dijital yetkinliklerin artırılmasına dayalı bir perspektif ile hareket edilmesi ve yerli-milli üretim ve hizmetleri güçlendirecek dijital altyapılara daha fazla destek verilmesi gerekmektedir." diye konuştu.
"Yapay zeka ekonomisinin 2030 yılındaki büyüklüğü 15.7 trilyon dolar olacak"
MÜSİAD Dijital Dönüşüm Komitesi Başkanı ve Teknopalas A.Ş. Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi Fahrettin Oylum, yapay zeka, 5G ve nesnelerin interneti gibi teknolojilerin temel olarak tüm sektörlerde oluşturduğu dönüştürücü etki çarpanının, iş dünyası için riskleri ve fırsatları çıkardığını aktardı. Oylum şöyle devam etti: “Geleneksel ekonomide faaliyet gösteren aktörlerin günümüzde en büyük endişelerinden biri, ortaya çıkacak yenilikçi bir ürün ile ortaya çıkan bir girişimciye karşı, yıllarca verdikleri mücadele sonucu elde ettikleri kazanımlarını kaybetmek. Perakende, medya, eğitim gibi sektörlerde bu etkiyi net bir şekilde gören iş dünyası, dijital dönüşümün dışında kalmadan bu trene binmenin yöntemleri üzerine düşünüyor. Sadece yapay zeka ekonomisinin 2030 yılına kadar oluşturacağı ekonominin boyutunun 15.7 trilyon dolar olacağı ön görülüyor. 3 trilyon dolarlık bir blokzincir ekonomik büyüklüğü, 500 milyar dolarlık bir nesnelerin interneti teknolojileri büyüklüğü ve diğer dönüştürücü teknolojileri ele aldığımızda bu rakam 20 trilyon dolarlık bir rakamın üzerine çıkıyor. 133 trilyon dolarlık bugünkü dünya ekonomisinin büyüklüğüne baktığımızda, bu teknolojilerde söz sahibi olacak ülkelerin önümüzdeki 100 yılın yeni dünya liderleri olacağını varsayabiliriz. 5G teknolojisi ile elde edilecek veri iletişim hızı ve hayatın her alanında yer edinecek olan nesnelerin interneti cihazlarından elde edilecek verilerin büyüklüğü yapay zekâ şirketlerini beslerken tüm bu teknolojiler üzerine sektör dinamiklerini derinden sarsacak yeni şirketler, geleneksel ekonomide mücadele etme konusunda taviz vermeyen şirketlere pek fazla şans tanımayacaklar. Ya da bu değişimi bizzat kullanıcılar yapmış olacak."
Günümüzde var olan birçok sektörün liderliğinin, önümüzdeki dönemlerde yapay zeka teknolojisini o sektörde en iyi şekilde kullanan şirketlere devredileceğini vurgulayan Oylum, "Burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta ise, bu yıkıcı etkiyi oluşturan şirketlerin geleneksel ekonomi modelini tercih eden şirketlerden değil, aksine o sektör ile ilgili dönüştürücü fikirlere sahip start-uplardan karşımıza çıkacağı gerçeğidir." dedi.
Hizmet, sağlık ve lojistik yapay zekadan en çok etkilenecek sektörler
Yapay zekanın etkileyeceği sektörlere değinen Oylum, "Hizmet, sağlık, lojistik gibi sektörlerin bu dönüşüm sürecinden en hızlı etkilenecek sektörler olduğunu söyleyebiliriz." şeklinde konuştu. Oylum şunları söyledi: "Raporda elde edilen verileri incelediğimizde de bu sektör temsilcilerinin işlerini daha az insan gücü ile yani dijital iş gücü ile yönetebilecekleri tespitini görüyoruz. Ancak, bu durum diğer sektörlerin bu dönüşüm sürecinden etkilenmeyeceği anlamına gelmiyor. Dijital dönüşümün en önemli aktörleri mikroişlemcilerin hızları ve hızlarında elde edilen üssel artış. Bu durum, dönüşümün etki sürecine de doğru orantılı olarak etki ediyor. Bu kadar hızlı gerçekleşen bir dönüşüm sürecinde, tüm sektörlerin mevcut durumlarını gözden geçirerek ivedilikle dijital dönüşüm süreçlerini belirlemelerinde fayda olacağını düşünüyoruz. Aynı şekilde, ilgili sektör temsilcilerinin faaliyet gösterdikleri STK’lar, meslek odaları, ticaret ve sanayi odalarının da üyelerine bu konuda destek olacak yeni mekanizmalar oluşturmaları, bu dönüşüm sürecinin daha az hasarla atlatılmasına katkı sağlayacaktır."