OSMANLI DÖNEMİ BASIM VE BASIN TARİHİ-1Osmanlı İmparatorluğu, yüzyıllar boyunca yalnızca siyasi ve askeri gücüyle değil, aynı zamanda kültürel ve entelektüel mirasıyla da dikkat çekmiştir. Bu zengin mirası geç de olsa yansıtan önemli bir unsur da basım ve basın olmuştur. Osmanlı matbaacılığı, 15. yüzyılın sonlarından itibaren gelişmeye başlamıştır. Özellikle 18. yüzyılın ortalarına kadar geleneksel yazma el yazması kültürünün baskın olduğu Osmanlı'da, yenileşme sürecinin bir göstergesi olarak ortaya çıkmıştır.
Osmanlı'da matbaanın ilk kez kullanılmaya başlanması, yalnızca teknolojik bir gelişme değil, aynı zamanda kültürel bir değişime de kaynaklık etmiştir. Matbaanın Osmanlı'da yaygınlaşması, özellikle 18. yüzyıldan itibaren hızlanmış ve 19. yüzyıldan itibaren Tanzimat reformlarıyla birlikte toplumsal ve siyasal hayatın şekillenmesinde etkili bir araç haline gelmiştir.
Osmanlı'da matbaanın gelişmesi, eğitimin yaygınlaşmasını, yenileşmenin hızlanmasını sağlamış ve Batı'daki kültürel hareketlerin Osmanlı toplumuna entegre olmasına yardımcı olmuştur. Matbaa, basılan her türlü bilgiyi nesilden nesile aktarılmasına imkân sağlayan ve basının yaygınlaşmasında en önemli araçtır. "Söz uçar, yazı kalır." ifadesi bu durumu özetler niteliktedir.
Tarih boyunca örnekler göstermektedir ki matbaanın kullanımıyla birlikte toplumsal yapılarda gözle görülür değişiklikler meydana gelmiştir. Avrupa’da ilk baskı makinelerinin Gutenberg tarafından 1440’lı yıllarda kullanıldığı, 1450’li yıllardan itibaren ise düzenli bir şekilde çalışmaya başladığı bilinmektedir. Matbaa Almanya’dan sonra aynı dönemde Hollanda, İtalya, İsviçre, Çekoslovakya ve Fransa başta olmak üzere bütün Avrupa’ya yayılmıştır. Bu durum, haberlerin dolaşım hızının arttırılması ve daha çok sayıda insana ulaştırılması açısından önem taşır.
Osmanlı topraklarına matbaa genel kabulün aksine 1727 yılında değil, daha erken tarihlerde girmiştir. Müslümanların eserlerini bastıkları ilk resmî matbaanın Osmanlı’ya geliş tarihi 1727’dir. Osmanlı tebaası Yahudiler 15. yüzyıldan yani 1488 yılından itibaren matbaalarını kurmuş; Ermeniler ise 1567 yılından itibaren bu alanda faaliyet göstermeye başlamıştır. Rumlar da 1627’den itibaren matbaalarını kurmuşlardır.
Avrupa’da baskı yapabilen ilk matbaanın 1450 yılında kurulduğu kabul edilirse bu tarihten yaklaşık 43 yıl sonra İstanbul’da da matbaa kurulduğu görülür. Osmanlı Devleti’nin hareketli tip baskı makineleri ile tanışması II. Bayezid Dönemi (1481–1512) itibarıyla başlamıştır.[1] Bu makinelerin İstanbul’a gelmesini sağlayanlar Yahudi Cemaati olmuştur. 31 Temmuz 1492’de Elhamra Kararnamesi’ne göre İspanya’dan çıkarılan Yahudiler yanlarında getirdikleri matbaalarla ilk basımevlerini İstanbul’da 1494’te açmışlardır. Aynı yıl David ve Samuel Nahmes adlı iki kardeş kurdukları basımevinde “Arba’ah Turim” adlı kitabı basmışlar; böylece Osmanlı Devleti sınırlarında basılan ilk eser literatüre geçmiş olmuştur.[2]
1496’da Yahudiler tarafından ikinci basımevi Selanik’te kurulmuş ve bunu Edirne, Halep, Şam ve İzmir takip etmiştir. XVI. ve XVIII. yüzyıllar arasında Yahudi Cemaati'ne ait basımevi sayısı 30 olmuştur.[3] Osmanlı topraklarında basımevi sadece Yahudilerin tekelinde değildi; Ermeni ve Rumlar da basım faaliyetleri içerisindeydi.
Bu bağlamda, 1511’de Venedik’te başlayan Ermeni matbaacılığı 1564-1567 arasında Osmanlı coğrafyasında faaliyet gösterecektir. Ermenilere ait ilk basımevi İstanbul’da Surp Nigoğos Kilisesi bünyesinde oluşturulmuştur. Tokatlı Abgar Tıbir tarafından kurulan bu basımevi hareketli tip baskı tekniği ile kitap basmıştır.
1494-1729 yılları arasında Osmanlı Devleti’nde gayrimüslimler tarafından kurulan basımevi sayısı toplamda 37 olmuştur; bu basımevlerinin tamamı yabancı dillerde kitap basıyordu.
Osmanlı ülkesinde devlet destekli basımevlerinin ortaya çıkışı Padişah III. Ahmet Dönemi (1703-1730) ile başlamıştır. III. Ahmet yenilikleri destekleyen bir padişahtı ve matbaa ile ilgili ilk gelişmeler “Lale Devri” olarak adlandırılan 1718-1730 arasında gerçekleşti.
Osmanlı’da ilk Türkçe harfli matbaanın kurulması Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Fransa elçiliği dönemine denk gelir. Matbaanın kurulmasından önceki dönemlerde devlet yöneticilerinin izni ile basılan kitapların da satıldığı bilinmektedir.
7 Ekim 1720’de Fransa’ya elçi olarak gönderilen Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Fransa ile diplomatik ilişkilerin başlatılması için resmi olarak görevlendirildiği bilinmektedir. Hazırladığı “Fransa Sefaretnamesi” adlı raporuyla Osmanlı Devleti’nde ilk basımevlerinin kurulmasının önü açıldı.
Aslen Macar olan İbrahim Müteferrika tarafından Temmuz 1727 tarihinde ilk matbaa çalıştırıldı. Padişah’tan basımevi açma ve kitap basma konusunda izin alan İbrahim Müteferrika, Sultan Selim mahallesinde bulunan evinin alt katında “Dar’üt-Tıba’at-ül Amire” ya da “Basmahane” olarak adlandırılan ilk Türk basımevini 14-16 Aralık 1727'de faaliyete geçirdi.
İstanbul’da baskı ustası olarak tanınan Yahudi Mürettip İona Eşkenazi bu basımevinde görevlendirildi; ayrıca Almanya, Hollanda ve Viyana’dan harf kalıpları getirtildi. Bunların bir benzeri kuyumcu Zanbak Oğlu’na yaptırıldı.[4]
Dar’üt-Tıba’at-ül-Amire’de ilk basılan kitaplar 18 punto büyüklüğündeydi; toplamda 16 kitap basılmıştır. Bunlardan ilki 31 Ocak 1729’da basımı yapılan Vankulu Sözlüğü ya da “Kitab-ı Lügat-ı Vankulu” idi. Bu sözlük Arapça’dan Türkçe’ye çeviriyi kolaylaştırmak için yazılan “Sihah ül-Arabiyye” adlı kitabın bir çevirisiydi. “Vankulu” lakabıyla tanınan Mehmet Efendi tarafından derlendiği için bu adı aldı.[5]
İbrahim Müteferrika, 1727-1745 arasında toplam 23 baskıda 12 bin 500 adet kitap yayımladı. Müteferrika'nın ölümü üzerine (1745) basım faaliyetleri durdu; dönemin koşulları matbaanın 1783’e kadar engellenmesine neden oldu.[6]
Osmanlı Devleti’nde İbrahim Müteferrika’nın basımevinden sonra ikinci basımevi yenilikçi padişah III. Selim’in emri ile “Dar’üt Tıba’at-ül-Mamuretü’s Sultaniye” ya da “Dar’üt Tıba’at-ül Cedide” ismiyle 1796’da açıldı. Bir yıl sonra burada iki renkli basılan ilk eser “Burhan-ı Katı” adlı Farsça-Türkçe sözlük oldu.[7]
İstanbul’un dışında Osmanlı Devleti’nin diğer bölgelerinde de basımevleri açıldı; bunlardan biri de 1822’de kurulan Bulak Basımevi'dir. Burası Mısır’da Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın desteğiyle Mısır’ın resmî gazetesi “Vakayi-i Mısriye”yi çıkarmak ve bilimsel faaliyetler yapmak için kuruldu.
Osmanlı Devleti’nde Yabancı Dilde Yayımlanan Gazeteler (1795-1896)
Osmanlı İmparatorluğu'nda yabancı basın tarihi, imparatorluğun sosyal ve siyasi dinamikleriyle yakından ilişkilidir. Yabancı basın, özellikle Batılı ülkelerin etkisiyle Osmanlı toplumunda önemli bir rol oynadı. Osmanlı'da yabancı basın, 18. yüzyılın sonlarına doğru, özellikle Fransızca yayınlarla başladı. 1796 yılında İstanbul'daki Fransız Büyükelçiliği, Fransız kolonisine ve Fransızca bilen diğer kesimlere yönelik gazeteler basmaya başladı. Temel amaç ise 1789 Fransız Devrimi sonrasında, Osmanlı'daki yabancı uyruklulara ülkenin siyasi durumu hakkında bilgi aktarmaktı.Yabancı dille yayınlanan gazeteler, Osmanlı toplumunda fikirlerin yayılması, siyasi tartışmaların yapılması ve toplumsal değişimlerin aktarılması açısından önemli bir platform olmuştur.
Yabancı gazeteler zaman zaman sansüre uğramış; bazıları kapatılmış ancak bu durum yabancı basının etkisini tamamen ortadan kaldırmamıştır. Bu süreç modern Türk basınının temellerinin atılmasında da önemli bir rol oynamıştır.
Bu çerçevede yabancı basına baktığımızda Türkiye’de Fransızca yayımlanan Bulletins Des Nouvelles (Haberler Bülteni) adlı ilk gazetenin Ağustos 1795’te İstanbul’da Fransız Elçiliği tarafından yayımlandığı görülmektedir. Gazetenin amacı Fransız Devrimi’nin getirdiği Cumhuriyeti ve diğer yenilikleri Osmanlı Devleti’nde yaşayan Fransızlara ve Türklere tanıtmak olmuştur. "Bulletins Des Nouvelles" gazetesinin yayını Raymond de Verninac Saint-Maure’un ülkesine döndüğü 1796 yılına kadar devam etmiştir. [8]
Gazette Française de Constantinople (İstanbul’un Fransız Gazetesi) ise Ekim 1796’da Fransız elçisi R. Verninac’ın yerine atanan General Aubert Dubayet desteğiyle yayımlanmaya başlamıştır; bu gazete ayda bir kez dört sayfa olarak basılmış ve Eylül 1798’e kadar yayını devam etmiştir.
Le Spectateur Oriental (Şark Gözlemcisi), Fransız Avukat Alexandre Blacque tarafından İzmir’de Fransız elçiliğine bağlı olmadan 24 Mart 1821 tarihinde haftalık olarak yayımlanmaya başlanmıştır[9] ancak Fransız konsolosluğunun girişimleri sonucu 27 Mart 1824’de kapatılmıştır. Kapatılma nedeni ise Fransız çıkarları ve Ege Adaları konusunda Yunanistan’ı destekleyen devletleri eleştiren yazılar yayımlanmasıdır.[10]
Le Courrier de Smyrne (İzmir’in Habercisi), Alexandre Blacque tarafından devlet desteğiyle 1828’de çıkarılmaya başlanmıştır. Bu gazete de “Le Spectateur Oriental” gibi Osmanlı Devleti’nin yabancı devletlere karşı çıkarlarını savunmuştur. Blacque, 1831’de gazetesini satarak İzmir’den İstanbul’a göç etmiştir.[11]
Le Moniteur Ottoman (Osmanlı Öğretici), İstanbul’da Alexandre Blacque tarafından Fransızca olarak yayımlanmaya başlanmış; bu gazete "Takvim-i Vakayi"nin Fransızca çevirisi olmuştur ve 1850 yılına kadar basımı sürmüştür.
Le Courrier de Constantinople (İstanbul’un Habercisi), Edward Blacque tarafından 1845’te İstanbul’da ilk sayısı yayınlanmış ve “Osmanlı Öğreticisi” gibi resmi gazete niteliğinde bir yayın olmuştur.
Farklı dillerde yayımlanan diğer gazeteler arasında İzmir’de basılan Rumca "Filos Ton Neon" (1831-1832), İstanbul’da basılan Bulgarca "Tsarigradski Vestnik" (1848-1861), Beyrut’ta basılan Arapça "Hadikatü’l-Ahbâr" (1858-1909) ve İstanbul’da yayınlanan Farsça "Ahter" (1876-1896) yer almaktadır. [12]
Osmanlı Devleti’nde Türkçe Yayımlanan Gazeteler
Yukarıda belirtildiği gibi, Osmanlı basım tarihi 15. yüzyıla dayansa da Türk medyasının temellerinin atıldığı dönem daha ileri bir tarihi kapsar; bu dönem toplumsal ve kültürel değişimlerin hız kazandığı bir süreçtir. 19. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu'nda özellikle Tanzimat ve Islahat Fermanlarının ardından basın önemli bir iletişim aracı haline gelmiştir.
Bu dönemde Osmanlı'da ilk gazete ve dergilerin yayına girmesi toplumsal eğitimin geliştiği dönemle örtüşür; Batı'dan gelen gelişmelerin tarihsel modernleşme sürecinin bir parçası olduğu döneme denk gelir. Basın sadece haberleri iletmekle kalmamış; aynı zamanda toplumsal, kültürel ve siyasal politikalar üzerinde etkili bir araç haline gelmiştir.
Türkçe ilk gazete olan “Vekâyî-i Mısriye”, Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın isteği üzerine 4 Aralık 1828’de yayınlanmaya başlamış; her 15 günde bir Arapça-Türkçe olarak basılmış ve dört sayfadan oluşmuştur.
İkinci Türkçe gazete “Vekayi-i Giridiye”, 1831’de Mora’da başlayan Rum isyanını bastırmaktaki katkıları (1827) nedeniyle Girit Valiliği’nin Mehmed Ali Paşa'ya verilmesi üzerine Paşa tarafından adada gerçekleştirilen ıslahatın bir parçası olarak çıkarılmış ve Türkçe-Rumca yayınlanmıştır. [13]
Tamamıyla Türkçe olan ilk gazete “Takvim-i Vekayi”, II. Mahmut’un isteğiyle 1 Kasım 1831’de İstanbul’da yayınlanmaya başlanmış ve hükümetin faaliyetlerini halka duyurmak amacıyla kurulmuştur. 1860’tan itibaren resmî gazete olarak 4 Kasım 1922 yılına kadar yayın faaliyetini sürdürmüştür. [14]
“Ceride-i Havadis”, Türkiye’de özel çaba ve sermaye ile yayımlanan ilk Türkçe gazete olup “Morning Herald” adlı İngiliz gazetesinin muhabiri William Churchill tarafından çıkarılmıştır. Okurlarının çoğunluğu toplumun üst tabakasından kişilerle birlikte devlet ve vilayet memurlarından oluşmuştur. Başlangıçta birkaç yüz adet satan gazetenin abone sayısı 3 yılın sonunda 150’ye düşünce kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.[15] Gazete, sahibi Churchill’in ölümünden sonra 27 Eylül 1864’te kapanmıştır.
Osmanlı Devleti’nde doğrudan Türk aydınları tarafından çıkarılan ve gerçek anlamda bir gazete karakteri taşıyan “Tercüman-ı Ahvâl”, ilk özel Türkçe gazetedir. 21 Ekim 1860’ta Agâh Efendi tarafından çıkarılan gazete Türk Basın Tarihi’nde yeni bir dönem başlatmıştır. Tercüman-ı Ahvâl”, iç ve dış siyasi gelişmelerle birlikte sosyal ve ekonomik haberlere de yer veriyordu. Hükümeti eleştiren yazılarından dolayı 11 Mart 1866’da kapatılmıştır.
Türk Basın Tarihinde önemli bir yeri olan diğer bir gazete ise İbrahim Şinasi Efendi tarafından çıkartılan “Tasvîr-i Efkâr”dır. 27 Haziran 1862’de yayın hayatına atılan gazete 1869 yılına kadar 7 yıl boyunca, oldukça düzenli bir biçimde yayın hayatını sürdürmüş, daha sonra kendiliğinden kapanmıştır.[16]
“Muhbir Gazetesi”, Filip Şahinyan tarafından Ocak 1867’de basılmış olup Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin yayın organıdır; hükümete yönelik eleştirilerde oldukça sert bir üslup kullanmıştır. Muhbir, yurtdışında yayınlanan ilk Türk gazetesi olma özelliğini de taşımaktadır. Ali Suavi Efendi’nin başyazarlığını üslendiği gazete Tanzimat döneminin en ileri fikir yazılarını yayımlayan basın organı olmuştur. “İnkılap” fikrini savunan ve demokrasiyi öven türdeki yazılarıyla dikkat çekmiştir.
“Hurriyete” (Hürriyet), Yeni Osmanlılar tarafından yurtdışında yayınlanan ikinci Türkçe gazetedir; Namık Kemal’in kontrolünde Ziya Paşa’nın da katkılarıyla çıkarılmıştır. Gazetede Yeni Osmanlılar Cemiyetinin yurt dışındaki diğer üyelerinin yazılarına da az da olsa yer verilmiştir. Haziran 1868 ve Haziran 1870 arasında önce Londra'da ve sonra da Cenevre'de toplamda 100 sayı yayımlanmıştır.
Cemiyetin üyelerinden Ali Suavi, Londra’dan geçtiği Paris’te 1869’dan itibaren “Ulûm” isimli bir başka gazete yayınlamaya başlamıştır. Bu gazeteyle birlikte Türk kültür ve tarihine ilişkin bilgilerin yer aldığı ekler de yayınlanmıştır. Ulûm gazetesi Paris’te çıkartılırken, başka bir Osmanlı aydını olan Mehmed Bey de Fransa’nın başkentinde başka bir Türkçe yayının neşrine başlamıştır. “İttihad” isimli bu gazetenin ilk sayısı 15 Mayıs 1869’da çıkmıştır. Gazetenin bazı bölümleri Ermenice, Rumca ve Arapça olarak hazırlanmıştır.
İlk resimli Türkçe gazete olarak anılan “Ayine-i Vatan”, 17 Ocak 1867’de, 14-18 sayfadan ibaret resimli olarak haftada bir yayınlanmaya başlanmıştır. Gazete sıklıkla yayınına ara vermek zorunda kalan gazetelerden biri olmuştur.
Tanzimat döneminde yayınlanan gazetelerden bazıları şunlardır:
- Utarid: Sami imzasıyla ilk sayısı 14 Mayıs 1867’de neşredilen bu gazete, yalnızca beş sayı yayımlanabilmiştir.
- Sabah: 1876’da Papadapulos tarafından yayınlanmaya başlamış, başyazarı Şemsettin Sami Bey olmuştur.
- İkdam: 23 Haziran 1894 tarihinde Ahmet Cevdet tarafından yayına başlamıştır.
- Vakit: Filip Efendi tarafından çıkarılan bu gazetenin ilk sayısı 28 Ağustos 1875 tarihli olup, uzun oldukça uzun ömürlü bir yayın olmuştur.
- Tercüman-ı Hakikat: Ahmet Mithat Efendi tarafından 25 Haziran 1878’de yayımlanmaya başlanmıştır.
- Saadet: Mehmet Nuri Bey ile oğlu Fethi’nin yayımladığı bu gazete tarafsız bir yayın politikası izlemeyi tercih etmiştir (1885).
- Mizan: Mizan gazetesini çıkardığı için basın tarihimizde “Mizancı Murat” olarak anılan Murat Bey tarafından yayınlanmıştır.
- Osmanlı Gazetesi: Mehmed Murat'ın Mizan gazetesi 1897'de Cenevre'de kapatıldıktan sonra, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurucularından olan İshak Sükûti, Abdullah Cevdet ve Tunalı Hilmi tarafından 1 Aralık 1897'de Cenevre’de yayımlanmıştır.
-Şura-yı Ümmet: Ahmet Rıza tarafından 1902-1908 yılları arasında Paris'te ve sonrasında Kahire'de çıkarılmıştır. Şura-yı Ümmet, Jön Türkler arasında başlayan merkeziyetçilik-ademi merkezilik tartışmasında merkeziyetçiliği savunanların safında yer almıştır. Gazetenin ilk sayısı 15 Nisan 1902 tarihlidir.
İslamcılık fikirlerini savunmak amacıyla kurulan Cemiyeti İlmiye-i İslamiye Derneği'nce yayınlanan Beyan'ül-Hak dergisi ile İttihad-ı Muhammedi Derneği ve bu dernek adına çıkarılan Volkan gazetesi Osmanlı’da yayınlanan diğer gazeteler arasındadır.
Osmanlı’da yayınlanan gazetelere örnek olarak şunlar gösterilebilir:
Dergiler
Osmanlı’da ilk düzenli Türkçe dergi yayıncılığı, Temmuz 1862’de “Mecmûa-i Fünûn” dergisinin yayınıyla başlamıştır. “Tasvîr-i Efkâr” gazetesi ise, bu dergiden yalnızca birkaç gün önce, 27 Haziran 1862'de yayın hayatına girmiştir. Mecmûa-i Fünûn, Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye’nin yayın organı olarak neşredilmeye başlamış ve düzenli yayın aralığına sahip ilk Türkçe dergi olmuştur. Basın tarihimizdeki ilk Türkçe dergi ise, 1849 yılında yayımına başlanan “Vekâyî-i Tıbbiye” adlı tıp dergisidir.
Eşref Edib ve Mardinizâde Ebülûlâ’nın sahipliğinde çıkan “Sırat-ı Müstakim” dergisi, Mehmed Akif’in başyazarlığını yaptığı ve İslamcılık fikrini yaymak amacıyla 1908 yılında çıkarılmıştır. “Servet-i Fünûn” dergisi ise, Ahmet İhsan tarafından 27 Mart 1891'de yayımlanmaya başlanmış ve 1928 yılına kadar devam etmiştir. Bu dergi, ilmi ve edebi içerikleriyle öne çıkmış, fotoğrafçılık konusunda birçok yeniliğe öncülük etmiştir. XIX. yüzyıl sonlarından XX. yüzyıl ortalarına kadar Türk kültür ve edebiyat hayatının önemli dergilerinden biri olmuştur. Servet-i Fünûn’un en belirgin özelliklerinden biri de resimli olarak yayımlanmasıdır.
1911 yılında Türkçülük fikrinin yükselmeye başladığı dönemde, “Türk Yurdu”, “Türk Sözü”, ve “Halka Doğru” gibi dergi ve gazeteler de yayımlanmıştır. Bu yayınlarda M.E. Yurdakul, Yusuf Akçura, A. Ağaoğlu, Ziya Gökalp, Hamdullah Suphi Tanrıöver ve Fuad Köprülü gibi önemli isimler yazmıştır.
İstanbul Basını
Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi, siyasi ve sosyal değişimlerin yanı sıra İstanbul'un basın hayatının hızlı dönüşümü ile de karakterizedir. Bu dönemde İstanbul, imparatorluğun sonunu ve modern Türkiye'nin doğuşunu gözlemleyen bir merkez haline gelmiş; basın ise bu dönüşümün aynası olmuştur.
“Tasvîr-i Efkâr”, İbrahim Şinasi tarafından 1862'de yayınlanmaya başlamış; daha sonra yayınına son verilmiş ancak 1908’de “Yeni Tasvîr-i Efkâr” adıyla Ebüzziya Tevfik tarafından devam ettirilmiştir. 1894 yılında yayın hayatına giren “İkdam” gazetesi ise Ahmet Cevdet tarafından çıkarılmıştır. “Vakit”, İstanbul’da 22 Ekim 1917’de Tanin’den ayrılan Ahmet Emin Yalman ve Mehmet Asım Us tarafından kurulmuştur. “Akşam” gazetesi ise Eylül 1918'de yayınlanmış ve Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen bir politika izlemiştir.
“Âtî-İleri Ati” gazetesini Celal Nuri İleri ile Suphi Nuri İleri birlikte çıkarmış; bu gazete, İttihatçıları ve İstanbul hükümetini sert bir dille eleştirerek milli mücadeleyi desteklemiştir. “Yeni Gün”, İstanbul ve Ankara’da Yunus Nadi tarafından 2 Eylül 1918 - 11 Mayıs 1924 tarihleri arasında yayımlanmış; Kurtuluş Savaşı’nı desteklediği için İngilizlerce birkaç kez kapatılmıştır.
Anadolu Basını
Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde İstanbul basınının gölgesinde kalan Anadolu, yavaş yavaş uyanmaya başlamıştır. İmparatorluğun çökmeye başladığı bu dönemde Anadolu'nun basın hayatı, İstanbul Hükümeti ile Ankara hükümeti siyasi tartışmaların yaşandığı ve milli mücadelenin yankılandığı bir alan haline gelmiştir.
“Envar-ı Şarkiyye”, 1867 yılında Erzurum’da yayımlanan gazete olup Türk basın tarihinde Anadolu’da yayınlanan ilk Türkçe gazete olma niteliği ile öne çıkar. Abdülaziz’in isteğiyle kurulan bu gazete, milli mücadele döneminde Ankara hükümetine destek vermiştir. “Yeni Adana”, 25 Aralık 1918’de Ahmed Remzi Yüregir ve Avni Doğan Beyler tarafından çıkarılmıştır. “Açık Söz”, Kastamonu’da (15 Haziran 1919-14 Aralık 1931) yayımlanan milli mücadeleyi destekleyen önemli Anadolu gazetelerindendir.
“İrade-i Milliye” gazetesinin ilk sayısı ise 14 Eylül 1919’da çıkmıştır. Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan kararların yayımlandığı bu gazete, Sivas vilayet matbaasında haftada bir, daha sonra haftada iki ve ardından günlük olarak yayımlanmıştır.
“Hâkimiyet-i Milliye”, haftada iki gün yayınlanan bir gazete olup Ankara Vilayet Matbaasında 1800’lü yılların başından kalma, kollu bir baskı makinesiyle ve az bir hurufatla hazırlanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, gazetenin baskısıyla yakından ilgilenmiş; İstanbul’a dağıtımını sağlamak için gerekli tedbirleri almıştır. Basılan her nüshadan 700 adedi dağıtım için İstanbul’a gönderilmiş, Ayan ve Mebuslar Meclisleri mensupları ile halka ulaştırılması amaçlanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi, siyasi baskılar ve sansürle birlikte basın tarihinde önemli değişimlere sahne olmuştur. Batı etkisinin artmasıyla birlikte basın daha özgür, eleştirel ve çeşitli hale gelmiş; yeni fikirler, siyasi tartışmalar ve toplumsal değişimler basında yankılanmış, milliyetçi akımlar ve devrimci düşünceler basın yoluyla Anadolu’da yaygınlaşmıştır. İmparatorluğun son yıllarına doğru zaman zaman basın özgürlüğü sınırlanmış, siyasi baskılar ve sansür artmış, gazeteler kapatılmış, yazarlar sürgüne gönderilmiştir.
Sonuç olarak, Osmanlı basın tarihi yalnızca medya gelişimi olarak değil; aynı zamanda imparatorluğun son dönemindeki toplumsal, kültürel ve siyasi değişimlerin ortaya çıkışı olarak değerlendirilebilir. Modern Türk basınının evrimi açısından kritik bir yapı olan Osmanlı döneminde başlayan gazetecilik faaliyetleri Cumhuriyet dönemiyle birlikte yeni bir aşamaya ulaşmıştır.
[1] Bu dönemde basılan kitaplarda “Sultan Bayezid’in himayelerinde basılmıştır” ifadesi kullanılmıştı. Buradan hareketle dönemin basımevlerine karşı olumsuz bir tutum takınılmadığı anlaşılmaktadır. (Ahmet Uçar, “Osmanlı’da İlk Matbaa Neden Geç Kuruldu?”, Yedikıta Dergisi, S.2, (Ekim-2008), s.28)
[2] M. Ali Akkaya, Türk Beşikdevri Basmalarında Yazma Kitap Geleneğinin Etkileri ve İç Kapağın Gelişimi, Hiperlink, İstanbul, 2015, s.71.; Dönemi anlatan başka kaynaklarda da İstanbul’da basılan ilk kitabın 1488’de “Çocuk Dersleri” olarak çevrilen “Leçons des Enfants” adlı İbranice bir sözlük olduğu da ifade edilmektedir. (A. Kabacalı, Türk Kitap Tarihi…¸ s.19; Yasin Meral, “İstanbul'da Basılan İlk Kitap: Leçons des Enfants (1488)?”, Mukaddime, V/1, (Aralık-2014), s.149-151)
[3] A. Kabacalı, Türk Kitap Tarihi…¸ s.22
[4] Alpay Kabacalı, Türk Yayın Tarihi, Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul, 1987, s.33.
[5] A. Girgin, Türk Basın Tarihi’nde…, s.8.
[6] O. Sander, Siyasi Tarih…, s.203.
[7] A. Girgin, Türk Basın Tarihi’nde…, s.8
[8] Nurettin Güz vd., Medya ve Siyaset, s.64.
[9] ; Orhan Koloğlu, “Avrupa’ya Karşı Osmanlı’yı Müdafaa Eden Avrupalı: Blak Bey”, Popüler Tarih, Haziran-2000, s.44-45
[10] Hıfzı Topuz, 100 Soruda Türk Basın Tarihi, Gerçek Yay., Ankara, 1973, s.30-32
[11] H.Topuz, 100 Soruda Türk Basın Tarihi, s.32.
[12]Doğan Koçak , Atatürk İnkılâplarının Türk Ulusal Basınındaki Yansımaları (1922-1938) Atatürk İlkeleri Ve İnkılâp Tarihi Anabilim Dalı, Yayınlanmamış doktora tezi, Erzurum 2023
[13] Belkıs Ulusoy Nalcıoğlu Türk Basın Tarihi Gazetecilik İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi
[14] M. Nuri İnuğur, Basın ve Yayın Tarihi, s.175; H.Topuz, 100 Soruda Türk Basın Tarihi, s.5-7.
[15] Belkıs Ulusoy Nalcıoğlu Türk Basın Tarihi Gazetecilik İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi, s.47
[16] Salih Erol, Türk Basın Tarihinde İbrahim Şinasi Efendi ve Tasvir-i Efkâr Gazetesi Tarih ve Gelecek Dergisi, Ağustos2019, Cilt 5, Sayı 2