Dünyadaki gelişmelere duyarlı olan Mustafa Kemal Atatürk, radyonun önemini fark ederek, Türkiye'de erken bir dönemde radyo yayın altyapısının kurulmasının önünü açmıştır. Cumhuriyet döneminin ilk icraatlarından biri, yurt içi ve yurt dışı iletişimi sağlayacak telsiz telgraf ve telsiz telefon şebekesinin kurulması olmuştur.
Radyo, kitle iletişim tarihinin en önemli araçlarından biridir. 1900'lü yılların başlarındaki araştırma ve geliştirme çalışmaları kısa sürede meyvelerini vermiş ve radyo, toplumların kullanımına sunulmuştur. Bu hızlı gelişmede iki Dünya Savaşı'nın rolü önemle vurgulanmalıdır. Savaşlar sırasında, radyo, halka haber ulaştırmada ve kamuoyu oluşturmada yaygın olarak kullanılmıştır. 1920'lerde dünyanın birçok yerinde yaygınlaşan radyo, yeni bir kitle iletişim aracı haline gelmiş, kitlelerin ilgisini çekmiş ve en önemli haber ve bilgi kaynağı olmuştur. Radyonun bu etkili ve yaygın gücü, televizyonun yaygınlaşmaya başlamasına kadar sürmüştür.[1]
Dünyadaki gelişmelere duyarlı olan Mustafa Kemal Atatürk, radyonun önemini fark ederek, Türkiye'de erken bir dönemde radyo yayın altyapısının kurulmasının önünü açmıştır.[2] Cumhuriyet döneminin ilk icraatlarından biri, yurt içi ve yurt dışı iletişimi sağlayacak telsiz telgraf ve telsiz telefon şebekesinin kurulması olmuştur.[3]
Radyo ile ilgili ilk deneme, Cumhuriyet'in ilanından önce, 19 Mart 1923 tarihinde gerçekleştirildi. İstanbul'daki Öğretmen Okulu'nun kimya öğretmeni Rüştü Uzel başkanlığındaki bir öğrenci grubu, deneme yayını yapmak için hazırlıklara başladı. İlk radyo yayını, Öğretmen Okulu'nun bodrumunda, davetliler ve basın mensuplarının huzurunda gerçekleştirildi. Yayını, o dönemde Zeynep Kamil Konağı olarak bilinen ve gelecekte İstanbul Üniversitesi'ne dönüşecek olan binada bulunan katılımcılar heyecanla dinledi.[4] Bu ilkel deneme, işgal kuvvetleri komutanı General Charpie'nin, kuvvetlerini İstanbul'dan çekerken hediye ettiği telsiz telefon cihazlarıyla yapıldı. Ancak yayın çok başarılı olmadı; Gülizar[5], davetlilere müzik yerine daha çok cızırtı dinletildiğini belirtti. Bu tarihi olaya şahit olan Nedim Veysel İlkin, 1945 yılında Radyo dergisinde bu yayını hiç unutamadığını anlattı.[6] Bu ilk radyo yayın denemesi, 20 Mart 1923 tarihli Tevhid-i Efkargazetesinde haber olarak yer aldı. [7]
Türkiye’nin ilk radyocularından Hayrettin Bey (Hayreden), bu konudaki hatırasını şöyle anlatır: “Radyo istasyonunun kurulması girişimi, ilk zamanlarda hükümet çevrelerinde pek iyi karşılanmamıştı.” Hayreden’e göre, bu noktada Cumhuriyet’in liderinin vizyonu devreye girdi. Kendi yaptığı bir radyo alıcısını Atatürk Orman Çiftliği’nde Atatürk’e gösteren Hayreden, Atatürk’ün radyoda istasyon ararken propaganda yapan bir Rus radyosuyla karşılaştığını şöyle anlatır: “Nihayet her işte ileriyi gören Atatürk, bu işi de çözdü. Bu tesisten bahsettiler. 'Aleti getirsin de dinleyelim' dediler. Ata ve ordu mensuplarıyla tanışırdım. Bir gün alıcıyı Orman Çiftliği’nde ona götürdüm. Tesadüfen istasyon değiştiğinde Rus radyosu çıktı. Atatürk Sofya’da iken Rusçaya biraz aşinaydı. Dinledi, dinledi… Birden parçayı kesti. Atatürk, Sofya’da iken Rusçaya biraz aşinaydı. Dinledi, dinledi, birden herkesi susturdu: ‘Efendiler, bakın propaganda yapıyorlar’ dedi. Hemen istasyonun kurulmasını emretti.” [8] Anlaşıldığı üzere Atatürk, bunun üzerine bir radyo istasyonunun kurulmasını emretti.[9]
Radyo, her toplumda o toplumun yapısal özelliklerine göre işlevsellik kazanmıştır. Diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de ilk radyo yayınlarını amatörler gerçekleştirmiştir. Kurtuluş Savaşı sırasında hızlı ve sürekli haberleşmenin elzem olduğu anlaşılınca, bu ihtiyaç telsiz telgrafla karşılanmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak, radyonun Türkiye'ye girişi telsiz telgraf aracılığıyla olmuştur. 1927 yılında, dönemin PTT idaresince Ankara ve İstanbul'da kurulan telsiz istasyonları, radyo yayını da yapabilecek şekilde düzenlenmiş ve radyo yayıncılığı hizmeti sunmaya başlamıştır. İlk deneme yayınlarından sonra "Radyo Yayın Servisi"nin işletmesi Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi'ne (TTTAŞ) devredilmiştir. TTTAŞ, Ankara Telsiz Telgraf İstasyonunu 1927 Haziran ayında yayına hazır hale getirmiş, hatta Mustafa Kemal'in CHP Kurultayı'ndaki konuşmasını canlı yayınlamayı planlamıştı. Ancak Atatürk'ün konuşmasının yayın hakkını Tayyare Cemiyeti'ne vermesi üzerine bu plan gerçekleşmemiştir. 18 Kasım 1927'de düzenlenen bir törenle Ankara vericisi resmen hizmete girmiştir.
TTTAŞ'ın İstanbul'daki vericiyle yaptığı ilk deneme yayınlarından biri, 1927 yılının Mart ayı başlarında gerçekleştirilmiştir. İstanbul Büyük Postanesi'nin kapısına yerleştirilen bir verici aracılığıyla halka müzik yayını yapılmıştır. 27 Mart 1927 gecesi Türk sanatçıları İstanbul Telsizi'nden ilk konserlerini vermiş ve Nisan ayı boyunca deneme yayınlarına devam etmişlerdir. Türkiye'de ilk düzenli radyo yayını ise 6 Mayıs 1927'de, Türkiye radyolarının ilk spikeri Sadullah Gazi Evranos'un "Alo, alo... Muhterem Samiin... Burası İstanbul Telsiz Telefonu... 1200 metre dalga boyu, 250 kilohertz. Şimdi akşam yayınımıza başlıyoruz." anonsuyla İstanbul'da başlamıştır. Bu tarih, dünyadaki ilk düzenli yayınların 1920 yılında başladığı düşünüldüğünde 7 yıl, Avrupa'daki ilk yayınların 1922 yılında başladığı düşünüldüğünde ise 5 yıl sonrasına denk gelmektedir. 1923 yılında kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti'nin, o dönemki koşullar göz önüne alındığında, ilk düzenli radyo yayınını 1927'de başlatması erken bir tarih olarak değerlendirilebilir.[10]
Radyo, ulusal bütünlük ve modernleşme bağlamında önemli bir araç olarak kullanılmıştır. [11]
[12] Mustafa Kemal Atatürk'ün 1919'da İstanbul'dan ayrılışından sonra, Cumhuriyet'in kuruluşundan sonraki ilk İstanbul ziyareti olan 1927 yılındaki gelişi, İstanbul Radyosu aracılığıyla halka canlı olarak duyurulmuş ve ziyaretin an be an gelişmeleri büyük bir heyecanla aktarılmıştır. Bu yayınlar, milli birlik ve beraberlik ruhunu güçlendirmiştir.
Bunun yanı sıra, 1931 yılında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bir hafta boyunca radyo aracılığıyla kutlanmış, çocuk gelişimi üzerine çeşitli yayınlar yapılmıştır. Bu yayınlarda hem milli birlik duygusunun pekiştirilmesi hem de modernleşme hedeflerine hizmet eden gelişmelerin tanıtımı amaçlanmıştır. Bu örnekler, radyonun ulusal kimliğin oluşturulması ve modernleşme sürecinde oynadığı önemli rolü göstermektedir.[13]
Atatürk, 1927 yılında Türkiye'de ilk radyo yayınlarını başlattı. Ankara Radyosu olarak bilinen bu istasyon, devletin resmi yayın organı olarak hizmet verdi. Atatürk, radyoyu kullanarak halkı yeni düzen hakkında bilgilendirdi, eğitim ve kültür programları yayınladı ve ulusal birliği pekiştirmek için çalışmalarda bulundu.
Radyo yayınları, sadece bilgiye erişimi sağlamakla kalmadı, aynı zamanda halkın kendi dilini öğrenmesi ve doğru kullanması için bir okul görevi de gördü. Mustafa Kemal, Türkçenin sadeleştirilmesi ve toplumun her kesimine doğru bir şekilde ulaşması için büyük çaba sarf etti. O dönemde dilin doğru kullanımı, Atatürk için bir toplumsal dönüşüm projesiydi. Radyo yayınlarında Türkçenin doğru ve etkili bir şekilde kullanılması, diksiyon ve tonlamaya özen gösterilmesi için titizlikle çalışıldı. Atatürk, dilin sadeleşmesinin ve doğru kullanımının, halkın Cumhuriyet ile birlikte gelen yeni değerleri daha kolay benimsemesine katkı sağlayacağına inanıyordu.
Atatürk'ün radyo hakkındaki görüşleri, 1930'lardaki konuşmalarında açıkça görülmektedir. "Radyo, halkın sesidir" diyerek, radyonun demokrasi ve halk egemenliği için önemini vurgulamıştır. Aynı zamanda, radyonun eğitim ve kültür alanlarında da büyük bir rol oynayacağına olan inancını dile getirmiştir.
Atatürk'ün radyo hakkındaki vizyonu, modern Türkiye'nin iletişim altyapısının temelini atmıştır. Bugün, Türkiye'de yüzlerce radyo istasyonu bulunmakta ve radyo, halkın en önemli bilgi ve eğlence kaynaklarından biri olmaya devam etmektedir. Atatürk'ün radyo hakkındaki düşünceleri, günümüzde bile Türkiye'deki iletişim ve medya alanında önemli bir ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.
1936 yılında çıkarılan bir kararnameyle Türkiye'deki radyolar devletleştirildi. Radyonun propaganda ve telkin aracı olarak gücünün anlaşılması sonucu devletin "radyo bilinci" gelişti ve radyo, Matbuat Umum Müdürlüğü bünyesine dahil edildi. Bu karar, 1935 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün Mecliste yaptığı bir konuşmanın ardından alındı ve bir yıl sonra TTTAŞ ile yapılan sözleşmenin yenilenmemesiyle radyoların devletleştirilmesi gerçekleşti.[14]
1933 yılında Ankara'da planlanan ancak çeşitli nedenlerle gerçekleştirilemeyen modern radyo istasyonunun yapımı, Atatürk'ün talimatıyla yeniden gündeme alındı. Avrupa'nın en güçlü ve modern radyo istasyonu olarak tasarlanan bugünkü Ankara Radyosu'nun inşaatı 1937 yılında başlamış ve 1938 yılının Temmuz ayında tamamlanmıştır. Kabul muayenelerinin ardından Eylül ayında hizmete girse de, bazı gecikmeler nedeniyle resmi açılış 28 Ekim 1938 tarihinde gerçekleştirilmiştir.[15]
1936 yılında devletin radyo üzerinde tekel kurmasının ve devlet radyoculuğu döneminin başlamasının çeşitli nedenleri vardır. Bunlardan bazıları daha önce belirtilmişti. Ancak, ek belirleyiciler de mevcuttu. 1929 Büyük Buhranı ve sonrasında, özellikle Avrupa'da olmak üzere dünya yeni bir büyük savaşa doğru sürükleniyordu. Sovyet deneyimi bir yana, birçok Avrupa ülkesi radyoyu doğrudan devlet kontrolüne almıştı. 1930'lardan sonra İtalya'da Mussolini ve Almanya'da Hitler'in radyoyu otoriter rejimlerini desteklemek için kullanımı, otoriter bir rejime sahip Türkiye'de yankı bulmaması düşünülemezdi. Dahası, 1932'den itibaren Türkiye müdahaleci/devletçi bir yönelime girmiş, devlet-parti özdeşliğiyle rejime yeni bir yapı kazandırmıştı. Bu süreçte radyonun doğrudan devlet kontrolüne alınması doğal bir sonuçtu. CHP'nin 4. Büyük Kurultayı'nın onayladığı parti programında, "Parti, radyoyu milletin kültür ve politika terbiyesi için en değerli vasıtalardan sayar. Kuvvetli verici istasyonları kuracağız. Alıcı makinelerinin kolay ve ucuz tedarikini temin edeceğiz." deniliyordu. Mustafa Kemal Atatürk de aynı yıl Meclis'i açış konuşmasında, "Ulusal kültür için pek lüzumlu olduğu gibi, uluslararası ilgiler bakımından da yüksek değeri olan radyo işine önem vermeniz çok yerinde olur." uyarısında bulunmuştu.[16]
Ülkemizde radyo yayıncılığı 1927 yılında başlamıştır. Mustafa Kemal Atatürk, 1935 yılında TBMM'nin açılışında yaptığı konuşmada radyonun ulusal kültür için olduğu kadar uluslararası ilişkiler bakımından da büyük öneme sahip olduğunu vurgulamıştır. 1930'lu yılların ikinci yarısında dünya sahnesinde birçok politik gelişme yaşanırken, Türkiye'de de Hatay sorunu ön plana çıkmıştır. Hatay'da Fransız işgalinin 9 Eylül 1936'da sona ermesiyle yönetimin Suriye'ye devredilmesi gündeme gelmiştir. Bu bağlamda Türkiye'nin tezlerini dünyaya duyurmak ve Hatay'ın ülkemize katılmasını sağlamak için radyo, Türk dış politikasının önemli araçlarından biri olarak etkili bir rol oynamıştır.
8 Ocak 1937'de Başbakan İsmet İnönü, Hatay sorunu üzerine bir demeç vermiştir. Hatay ve Suriye'den dinlenebilen 15 dakikalık bu demeç, Ankara Radyosu'ndan Arapçaya çevrilerek yayınlanmıştır. Bu yayın, Türkiye'de dış yayıncılığın başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Yayının hedef kitle üzerinde olumlu etkisi sonucunda, İstanbul Radyosu'ndan bir süre "Arapça havadisler" yayınlanmaya devam etmiştir. Bu yayınlar o kadar etkili olmuştur ki Hatay'da Fransız yönetimine karşı tepkiler artmış ve kamuoyu Türkiye lehine dönmeye başlamıştır. Arapça yayınlar, Hatay sorunu çözülene kadar devam etmiştir.
Türkiye'de dış yayıncılık alanında ikinci önemli adım 1938 yılında atılmıştır. 28 Ekim 1938'de Ankara Radyosu vericileri faaliyete geçmiştir. 10 Kasım 1938 tarihinde bu yeni vericiler Atatürk'ün vefatını İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Arapça ve Bulgarca olarak dünyaya duyurmuştur. Bu, Arapça dışındaki dillerde yapılan ilk dış yayınlardır. [17]
Atatürk, sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu değil, aynı zamanda modern Türkiye'nin temellerini atan bir devrimciydi. Bu devrimin en önemli unsurlarından biri de radyo oldu. Atatürk, radyonun halkı bilgilendirme, eğlendirme ve birleştirme gücünün farkındaydı ve bu teknolojiyi devrimci hedefleri için aktif olarak kullandı.
[1] Akçakaya, Ahmet, Dünden Yarına Türkiye Radyoları, Analiz Değerlendirme, Cilt 5 / Sayı 9 / Ocak 2020
[2] TRT. (2020). Türkiye radyoları. TRT Akademi, s.8
[3] Kocabaşoğlu, U. (1985). Radyo. Cumhuriyet dönemi Türkiye ansiklopedisi içinde, 10. Cilt. İletişim Yayınları. 2732
[4] İbrahim SenaARVALAR , Türkiye'nin Radyo ile Tanışması ve Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi
Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (IntJCSS) Cilt 4 (Sayı 2) e-ISSN:2458-9381, Aralık 2018
[5] Gülizar, J. (1985). Türkiye radyoları. Cumhuriyet dönemi ansiklopedisi içinde, 10. Cilt. İletişim Yayınları. 2738-2747.
[6] Nedim Veysel İlkin, “Radyonun Bize Kazandırdığı Kıymetler”, Radyo, 1 Mart 1945, cilt 4, sayı 39, s. 1.
[7] Okur, Ali, (2019) 1927-1950 Yılları Arasında Türkiye’de Radyo Yayıncılığı, Hacettepe ÜniversitesiAtatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi Ankara, 2019
[8] Yaylalı, Hale, 1927’den Çok Partili Döneme Kadar Türkiye’de Radyo Yayıncılığı İstanbul Aydın Üniversitesi Dergisi - İAÜD - ISSN: 1309-1352, Ocak 2018 Cilt 10 Sayı 1 (33-50)s. 39
[9] KOCABAŞOĞLU, Uygur, Şirket Telsizinden Devlet Radyosuna, A.Ü.S.B.F Yayınları, Ankara, 1980
[10] Yaylalı, Hale, 1927’den Çok Partili Döneme Kadar Türkiye’de Radyo Yayıncılığı İstanbul Aydın Üniversitesi Dergisi - İAÜD - ISSN: 1309-1352, Ocak 2018 Cilt 10 Sayı 1 (33-50)s.40
[11] Işkın ÖZBULDUK KILIÇ, Tezcan KAPLAN, Cumhuriyet Döneminde Radyo Yayıncılığının Başlaması ve Gelişimi: 1927- 1950Sayı Vol. 64/Özel Sayı, 64/Special Issue (2023) https://dergipark.org.tr/tr/pub/ikad DOI » https://doi.org/10.47998/ikad.1363890
[12] Işkın ÖZBULDUK KILIÇ, Tezcan KAPLAN, Cumhuriyet Döneminde Radyo Yayıncılığının Başlaması ve Gelişimi: 1927- 1950Sayı Vol. 64/Özel Sayı, 64/Special Issue (2023) https://dergipark.org.tr/tr/pub/ikad DOI » https://doi.org/10.47998/ikad.1363890
[13] Okur, A. (2019). 1927-1950 yılları arasında Türkiye’de radyo yayıncılığı. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü.s.66,67
[14] Ahiska, M. (2005). Radyonun sihirli kapısı: Garbiyatçılık ve politik öznellik. Metis.s. 134
[15] https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/ankara-radyosu/
[16]Serdar ÖZTÜRK, TRT dönemi öncesi Türk radyo tarihi Röportaj: Uygur KOCABAŞOĞLU, Cilt 5 / Sayı 9 / Ocak 2020, s.383
[17] Neslihan DEĞİRMENCİOĞLU - Özlem YALÇIN Radyoda Dış Yayıncılık, TRT Akademi, Cilt 5 / Sayı 9 / Ocak 2020 s. 453