21 yüzyılın ilk çeyreğini yaşadığımız bu yıllarda, dünyada olağanüstü gelişmeler yaşanmaktadır. Baharlar, Turuncu devrimler birbirini izlemekte milyonlarca insan sokakları doldurmakta ve devletler yıkılmaktadır. Geçmiş dönemlerde görülmeyen bir salgın dünyayı esir almaktadır. Sadece geri kalmış ülkelerde değil gelişmiş ülkelerde bu yeni salgın ülke yönetimlerini sarsmaktadır. Peki, insanları birleştiren, birlikte hareket etmelerini sağlayan şey nedir. Bu ayki yazımızın konusunu kitleleri harekete geçiren güçler konusu oluşturmuştur. İlgiyle okuyacağınızı düşünerek konuya açmaya başlayalım:
Kitle kültürünün en önemli özelliği, katılımcı bireyin kendi karakterinden farklı yeni bir karakter yapısını ortaya çıkarmasıdır. Yani normal şartlarda yapmayacağınız, kötü gördüğünüz şeyler kitle kültürüyle birlikte normalleşebilir. Kitle kültürüne dâhil olduğunuzda eğitiminizin, gelir durumunuzun, yaşınızın, cinsiyetinizin pek önemi yoktur. En merhametli insan bu kültürün içinde bir caniye dönüşebilir. İşte bu yüzden kitlelerin kontrol edebilmek ve yönlendirmek için kitlelerin genel özelliklerinin bilinmesi gereklidir. Algı yönetimi bireylerden daha çok kitlelerle ilgilidir. Kitle algısını yönetebilmek için kitlenin özelliklerini çok iyi bilmek gereklidir. Ünlü düşünür Gustave le Bon kitlelerin karakteristik özelliklerini yönlendirilme, kararsızlık, kızgınlık, kanma, telkine açık olma, mübalağacı olma, basitlik, tahammülsüzlük ve tutuculuk şeklinde sıralamaktadır. Bu özellikleri kısaca inceleyecek olursak;
Kudret Hissi
Birinci özellik olarak, kişilerin kitle içinde kendisini yenilmez biri olarak görmekte olduğunu söyleyebiliriz. Kişiler kitle içerisinde iken, kendilerini olduğundan daha güçlü hissetmektedirler. Özellikle zayıf karakterli kişiler, su yüzüne çıkaramadıkları kişiliklerini, içlerinde bulundukları kitlenin gücüne dayanarak ortaya koyabilmektedirler. Kitlenin gücü oranında ve fikri yapısına bağlı olarak ortaya konan davranışlarda da farklılıklar görülmektedir. Kitlelerin sorumluluk hissinden uzak oluşları, yerine göre hatalı ve zararlı olan bu anlayışı, kendine güveni tesis etmektedir.
Özellikle azınlık grubu psikolojisi içerisinde bulunan fikir ve inanışların üyeleri, sahip oldukları azınlık psikolojisinin de etkisiyle gerçek karakterlerini toplum içerisinde ortaya koymaktan çekinirler. Bunlar ancak kitle olarak bir araya geldiklerinde veya kendilerini o anki günlük ortamda güçlü hissettiklerinde gerçek tavır ve karakter yapılarını ortaya koyarlar.
Sosyolojik açıdan bakıldığında azınlık gruplarının zaman zaman, ezilmişlik psikolojisi ardına sığınarak, kendilerini güçlü hissettikleri ortamlarda farklı tavırlar ortaya koydukları gözlenmektedir. Azınlık psikolojisi aynı gruba mensup insanlara bir araya getirmede önemli rol oynamaktadır.
Sirayet Hissi (Salgın)
İkinci bir özellik sirayet (etkileme, yayılma) özelliğidir. Bu özellik gözlenebilen ancak açıklanamayan bir niteliktir. Bu durumu hipnotize olma hali ile kıyaslanabilir.
Bir kitle içerisinde genelde bütün hisler ve davranışlar bulaşıcıdır. Böyle bir kitle içerisinde kişiler, tek başlarına göze alamayacakları şeyleri yapar ve kişisel çıkarlarını kitle adına feda ederler. Kitle içerisinde ortaya çıkan bu eğilim kısa sürede diğer üyelere de hızla yansır.
Kitle psikolojisi içerisinde bulunan kişiler, kendi inisiyatiflerini büyük ölçüde yitirdiklerinden, kitlenin kendisini ittiği yöne itirazsız gitme eğilimindedirler. Kitle içerisinde oluşmaya başlayan bir tavır, kısa sürede ve nedeni dahi tartışılmaya gerek görülmeden, kitlenin bütün üyelerine yayılır. İnsanlar böylesi bir durumda genelde bir başkasının yön vermesini beklediklerinden, oluşan hareketliliği hemen benimser ve ortaya çıkan tavır değişikliği kitlenin üyeleri arasında hızla yayılır.
Telkine Açık Olma ve Kanma
Kitleler kolayca ikna edilebilme özelliğini taşırlar. Kitleler üzerinde etkili güçlerin yapacakları telkin, kitleye ulaştığında yönlendirilme başlar. Şuursuzluk ve kişisel iradenin kitle içerisinde kaybolması kitlelerin kandırılmasını da kolaylaştırmaktadır.
Kitleler hayali hedefleri dikkate alarak düşünürler. Akıl, bu hayalleri red etmek istese de, hisler bunları benimser. Örneğin bir miting esnasında toplanan kalabalığa gösterilen hedef o anda imkânsız dahi olsa kabul görür ve hareketlenmeyi sağlar. Osmanlı imparatorluğu döneminde savaşa gidilirken askerlerin “Kızılelma” olarak simgelenen bir yerin hayali ile savaşa sevk edilmeleri bu duruma bir örnektir. Kitlelerin tabi olacağı bu hayali hedeflerin sayısının sınırı yoktur. Bazen bu sayı, topluluğu oluşturan kişilerin sayısı kadar çok olabilmektedir.
Kitle içerisinde bulunan kişilerin bazı duyguları zayıflamakla birlikte, bazı duyguları da aksine aşırı bir hareketlilik kazanır. Telkinin etkisi ile kişiler, kitle ile birlikte yönlendirildikleri davranışlara doğru sürüklenirler.
Kitle olarak telkine maruz kalan kişiler, toplu olmanın ve birlikte hareket etmenin vermiş olduğu psikoloji ile kendilerine söylenenlere daha fazla inanma eğilimi gösterirler.
Mantıktan ziyade hislerin ön planda olması söylenenlerin tartışılmasının da engelleyeceğinden yapılan telkin etkisini büyük ölçüde göstermiş olur.
Kitle içerisinde, kişiliği ile kitlenin gidişine direnebilecek insanların sayısı pek fazla değildir. Ancak, azda olsa yapılan telkine karşı direnen insanlar çok farklı ve büyük tesirler yaparlar. Kitle içerisinde kişisel iradesine sahip kişinin, söyleyeceği bir sözle kitleyi yönetildiği davranışından men edebilir. Kitle içerisinde ortaya çıkan böyle aykırı bir ses ve gösterilen tepki, kitlenin havasını bozacağından, tek bir beyin halinde düşünmeye başlamış olan insanlar, içinde bulundukları psikolojiden kurtularak, daha net ve sağlıklı düşünebileceklerdir.
Ancak bu durum tam tersi bir etki de göstererek kitleleri daha sıkı bir hale de getirebilmektedir. Kitle içerisindeki insanlar, farklı olan tepkinin yanlış olduğunu hissettiklerinde veya öyle olduğunu zannettiklerinde, bu tavra karşı gösterecekleri tepki, telkinin gücünü artırıcı ve güveni kuvvetlendirici rol oynayabilmektedir. Kitlelerden alınacak sonuçlar, bunlara yapılan telkinin ve yönlendirmenin şiddetine bağlı olarak değişiklik gösterir.
Yönlendirilme, Hareketlilik ve Kızgınlık
Kitleler çoğunluk itibariyle şuursuz bir şekilde davranmaktadırlar. Kitlenin davranışı aklın ve mantığın değil, daha ziyade duyguların kontrolü altındadır. Dış etkenlerin tesirine açık olan kitleler, sürekli değişime uğrayabilmektedirler. Bir diğer deyişle kitleler kendilerinin yönlendiren ve harekete sevk eden gücün etkisi altındadırlar.
Tahrik şekline göre bu yönlendirilme hali sert, korkak, cesurca veya tahripkâr bir şekil alabilir. Kitle üzerinde etkili olan yönlendirici güçler, kitleleri daimi bir hareketlilik içerisinde tutmak isterler. Terör örgütlerinin varlıklarını sürdürebilmek ve canlılıklarını koruyabilmek için başvurdukları eylemlerin ardında önemli ölçüde bu özellik de yer almaktadır.
Başka Bir İnsan Olma İsteği
Bir kitle hareketi, bilhassa aktif ve uyandırıcı döneminde iken, mesajını, kişiliğini yükseltmek peşinde olanlara değil, fakat beğenmediği benliğinden kurtulmak çabasında olanlara yöneltir. Genelde bir kitle hareketinin taraftar çekmesi ve bunların taraftarlığını devam ettirmesi, kişisel yükselme arzusunu tatmin edeceğinden dolayı değil, kişilerin kendinden kurtulma arzusunu tatmin edebileceğinden dolayıdır.
Bir kitle hareketinin ilk tarafları arasında, kendi talih çarklarının dönüş hızını artırarak şöhrete ve kudrete ulaştıracağı ümidiyle harekete katılan bazı maceraperestlerinde bulunduğu bir gerçektir. Buna karşılık, hiçbir şahsi menfaat peşinde olmadan harekete katılan kimseler de vardır.
Hitler’e göre “bir hareket ne kadar çok makamlar kurar ve mevki dağıtırsa o kadar daha düşük kalitede kimseleri kendine çeker ve sonunda bu siyasi askıntılar başarılı bir partiyi öylesine sarar ki başlangıçtaki hareket artık ilk idealistler tarafından tanınmayacak hale gelir… Bu durumda hareketin görevinin işi bitirilmiştir.”
Kitleyi anlamadan onu yönlendirmeye çalışmak hedefi görmeden ok atmaya benzer. Kitle ve özellikleri analiz edildikten sonra algı yönetme çalışmalarına başlanılmalıdır. Yeni iletişim teknolojileri algı yönetimi ve yönlendirme çalışmalarına büyük katkı sağlamıştır fakat işin özü halen insanı, toplumu ve kitleyi anlamaya dayalıdır. Gelecek sayılarda kitleleri yönlendirirken dikkat edilecek unsurlar üzerinde durulacaktır.