“Dünyada en dehşet verici şey, eyleme geçmiş cehalettir”
Goethe
Türk Dil Kurumu sözlüğünde kitle; bir yerde toplanmış, bir araya gelmiş insan topluluğu, büyük insan kalabalığı olarak tanımlanıyor. Kitleyi; genelde farklı özelliklere sahip ancak belirli bir amaç etrafında birleşmiş kişilerin bir araya gelmesi ile oluşan insanlar topluluğu şeklinde tanımlamak da mümkündür. Kitleden kasıt, sadece belirli bir zaman diliminde belirli bir yerde bir arada bulunan insanlar değil, birbirinden uzakta bulunan, ortak bir mesele veya amaç birlikteliğinin birleştirici gücü ile kenetlenmiş binlerce insan da kitle kavramını oluşturabilirler.
Kitleler bireylerden oluşur fakat kolektif bir bireye dönüşürler. Kitle içinde kişisel iradeler erimekte ve fikirlerle hisler aynı maksada yönelmektedir. Böylece geçici, fakat kolektif bir ruh hali oluşturulmaktadır. Bu yüzden kitle psikolojisi içerisinde bulunan birçok kişinin, gerçekte kendi karakter ve ruh haliyle bağdaşmayacak durumlara rahatlıkla büründükleri, normal zamanlarda küçük görecekleri, utanacakları tavırlar içine kolaylıkla girebildikleri bilinmektedir. Bu durumu bir çeşit geçici şuursuzluk veya iradesizlik hali olarak izah etmek mümkündür.
Kitle içerisinde bireyin karakteri büyük ölçüde, geçici de olsa, değişime uğradığından, kibar bir insan kaba, korkak bir insan kahraman haline dönüşebilir. Kitle içerisinde ortaya konan davranışların ardında, belki farkında olmadığımız belki de herkesten sakladığımız gizli dürtüler, bastırılmış duygular olabilir.
Kolektif bir yapı ve ruh hali içinde bireylerin kişilikleri silinir. Farklılıklar, benzerlikler içinde boğulurlar ve irade dışı nitelikler bu birliktelik içinde tahakküm kurar. Bundan dolayıdır ki kitlelerden bilinçli davranışlar beklemek yersizdir çünkü kitlelerde hâkim güç mantık değil, hislerdir. Bu yüzden kitle hareketlerini yönetenler mantık yerine duygusal mesajları kullanarak başarılı olurlar. Bir kitle hareketinin en kuvvetli çekiciliği kişilerde geleceğe bağlı ümit doğurmasıdır. Bu çekicilik, özellikle, ilerleme fikri ile dolu olan bir toplumda daha da belirgindir. Kitleleri yönlendirebilmek için kitleyi iyi analiz etmek özelliklerine uygun hareket etmek gereklidir.
Kitlenin geçici bir birlikteliğe ve heterojen bir yapıya sahip olması onun çabuk dağılma riskini ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle sürekli amacın harını arttırıcı, birlikte tutucu saikleri de sıcak tutmak gereklidir. Kitlenin birlikteliğini en çok güçlendiren güdüler; nefret, taklitçilik, şiddet, liderlik, eylem ve şüphedir. Aşağıda ayrıntılı olarak bu unsurlar açıklanmıştır.
1. Nefret
Kitleyi oluşturan unsurların en kolay ve en geniş kapsamlısı nefrettir. Nefret, bir kimsenin akli melekelerini etkisiz hale getirir ve geleceğini korkusunu unutturarak onu kıskançlık ve menfaatperestlikten kurtarır. O kimsenin artık en içten arzusu, kendi benzeriyle kaynaşıp ateşli bir kitle haline gelmektir.
İhtiraslı nefret, bir kimsenin boş hayatına anlam ve gaye kazandırır. Böylece, hayatlarının gayesizliği ile sık sık huzursuz olan kimseler, sadece kendilerini kutsal bir amaca adamakla değil, aynı zamanda aşırı bir akımı desteklemekle de yeni bir tatmin elde ederler. Bir kitle hareketi, bu kimselere her iki yoldan da sınırsız imkânlar vaat eder.
Müşterek nefret, en birbirine uymaz elemanları bile bir araya getirebilmektedir. Diğer yanda müşterek bir nefreti bir düşmanla beraber paylaşmak onu bir yakınlık duygusuyla zehirlemek ve dolayısıyla onun karşı koyma gücünü zayıflatmak demektir.
Böylece her ne kadar “nefret” bir topluluğun kendini savunması için kolayca kullanılacak bir alet ise de, sonunda bu o topluluk için pahalıya mal olur; çünkü savunmasını yapmış olduğunuz değerlerin birçoğunu böylece kaybetmiş olursunuz.
2. Taklitçilik
Çocuklar için en iyi öğrenme yöntemi taklitçiliktir. Taklitçilik insanın öğrenmesine katkı sağladığı kadar cezbedici özelliğe de sahiptir. Reklamlar buna iyi örnektir. Reklamcılar beğenilen, sevilen insanları cezbedici ve çekici yönlerini dikkate alarak rol model olarak kullanırlar. Kitlelerde bunlardan etkilenerek onların mesajlarına sessiz kalmazlar.
Taklitçilik, esaslı bir birleştirici faktördür. Tekdüzeliği genelleştirmeksizin sıkı örgütlü bir topluluğu geliştirmek imkânsızdır. Bütün kitle hareketlerinin övdüğü tek görüşlülük, itaat yoluyla olduğu kadar taklitçilik yoluyla da elde edilebilir. Bir emre uymakta ne kadar itaat varsa, bir örneği taklit etmekte de o kadar itaat vardır.
Taklitçilik, çoğu zaman, bir problemin hal çaresine giden kestirme yoldur. Tek başımıza bir hal çaresi bulmaya niyetimiz, yeteneğimiz veya vaktimiz olmadığı zaman başkalarını kopya etmeyi tercih ederiz. Her ne suretle meydana getirilmiş olursa olsun beraberlik, başlı başına taklitçiliği artıracak bir nitelik taşımaktadır.
Kendi kendimiz olmak bizi ne kadar az tatmin ederse, başkaları gibi olma isteğimiz o kadar kuvvetli olur. Bu sebeple, bize yaklaşık olarak benzeyen kimselerden ziyade bizden çok farklı olan kimseleri taklit etmeyi ve beğenmediğimiz kimselerden ziyade beğendiğimiz kimseleri taklit etmeyi daha kolayca benimseriz.
Özellikle hayal kırıklığına uğramış kimselerin karakteristiği olan “kendine güvensizlik” de bu tür kişilerin taklitçiliğini çoğaltır. Kendi aklımıza ve şansımıza güvenimiz ne kadar çok azalırsa, başkalarını örnek alarak takip etmemiz o kadar artar. Kitleyi oluşturan bireyler akli melekelerini yitirdikleri için onlara yol gösterecek şey taklitçiliktir. Büyük kitle hareketleri salgın gibi birbirini taklit ederler. Dünyanın herhangi bir yerindeki bir eylem kısa zamanda başka ülkelere de sıçramasının sebebi budur. Fransız ihtilali sonrası dünyadaki gelişmeler, Arap baharı bu kapsamda örnek olarak verilebilir.
3. Şiddet Faktörü
Etimolojik yönden şiddet sözcüğünün dilimize Arapça’dan geçtiği literatürde sabittir. "Şedit” sert katı ve şiddetli demektir. "Şeddat" da sertlik ve kızgınlığı ile tanınan ünlü eski Yemen hükümdarının adıdır.
Şiddet sözcüğü günümüzde yeni anlamlar da kazanmıştır: karşıt durumda, görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma, sert davranma, sertlik; "şiddet olayları" ise insanları sindirmek, korkutmak için yaratılan olay ya da girişimler olarak tanımlanmaktadır.
Konumuz açısından değerlendirdiğimizde; İnsanları belirli bir amaç etrafında bir araya getirmede şiddet faktörü önem taşımaktadır. Sadece ikna yoluyla, yaygın ve devamlı bir kitle harekâtı oluşturma oldukça zordur. Şiddet ve zorlama, ısrarlı ve ödün vermez bir şekilde olduğu vakit oldukça etkili bir ikna metodudur. Bu metot yalnız sıradan kimseler üzerinde değil, aynı zamanda aydınlar üzerinde dahi etkili olmaktadır.
Görülmektedir ki, bir kitle hareketi ikna veya zorlama yollarından her ikisinin de beraber kullanmaktadır. İkna metodu yavaş yürümekte ve neticesi de kesin olarak belli değildir. Ancak şiddet faktörü ile birlikte yürütülen ikna faaliyeti önemli ölçüde etkili olmaktadır. Bu nedenledir ki birçok örgüt, propaganda faaliyetleriyle birlikte önemli ölçüde şiddet hareketlerine başvurmaktadırlar. Özellikle hedef alınan belli bir kesim üzerinde uygulanacak psikolojik faaliyet de hedef kitlenin elde edilmesini kolaylaştırmak için terör örgütlerinin genelde bir terör havası içerisinde karşı direnci kırdıktan sonra propaganda faaliyetlerini geliştirebilmektedirler.
Şiddetin toplum içinde, toplum tarafından nasıl sunulduğu, nasıl kabul gördüğü önemlidir. Çünkü kabul gören şiddet meşruluk kazanır. Hatta şiddet genellikle bir yaşam biçimi olarak benimseniyorsa sorun olarak görülmez ve sorun çözmenin bir aracı olarak onay görebilir. Şiddetin etkinlik kazandığı her yerde, düşünce, mantık arka plana itilir. Şiddet ve onu uygulama gücüne sahip olanlar öne çıkar. Şiddetin yıkıcılıkta işe yaraması şiddetin birlikteliği kurmada da işe yarayabileceği gerçeğini ortaya koyar. Nitekim Naziler şiddeti siyasi bir araç haline getirmiş ve iktidarlarını bu araçla kurmuşlardır.
4. Liderlik
Eric Hoffer “Kesin İnançlılar (True Believers)” adlı kitabında; “İnsanlarda kendi varlığını şekillendiren kuvvetleri genellikle kendi dışında arama eğilimi vardır. Bütün kitle hareketleri, itaati en yüksek meziyet olarak kabul ederler ve onu iman ile aynı düzeyde tutarlar. Hayal kırıklığına uğramış kimselerin bir lideri takip etmeleri o liderin kendilerini belirli bir amaca götürmesinden çok, o liderin kendilerini kötü benliklerinden uzağa götürmesi sebebiyledir” demektedir. Buradan şunu anlıyoruz ki, kitle hareketlerinin devamını ve birlikteliğini sağlayan önemli bir husus da liderlik kavramıdır. Ancak, bir kitle hareketinin büyümesinde liderlik ne kadar önemli olursa olsun, liderin bir kitle hareketinin büyümesini sağlayacak koşulları yaratmaya muktedir olmadığı da bir gerçektir.
Lider, yoktan bir hareket meydana getiremez. Bir hareket ve bir lider ortaya çıkmadan evvel, bir itaat ve takip etme hevesi ve mevcut düzene karşı şiddetli bir hoşnutsuzluk bulunması gereklidir. Yani önceden alt yapının hazırlanması veya mevcut alt yapıya bir hareketin düşünülmesi gereklidir. Şartlar olgun hale gelmediği müddetçe, potansiyel bir lider ne kadar yetenekli olursa olsun, peşinden kimseyi sürükleyemeyecektir.
Bir liderin en önemli özelliği, kitleleri elde etmekten ziyade, kapasiteli ve etkili adamlardan oluşmuş çekirdek bir kadroyu etkisi altına alma ve onları her yönüyle yönlendirebilme yeteneğinden ileri gelir. Oluşturulan kitle hareketinin devamının sağlanması bu çekirdek kadro ile mümkün olacaktır.
5. Eylem
Ünlü Fransız sosyal bilimci Gustave Le Bon “Kitle Psikolojisi” kitabında; kitle, hareket halindeyken ortak bir ruha bürünür demektedir. Le Bon'un ifade ettiği bu ortak ruh, söz konusu eylemin başarılı olabilmesi için, birbirinden farklı bireylerin sahip olmaları gerektiği ruhsal bir durumdur. Fikir adamlarının ahenkli bir şekilde beraber çalıştıkları nadir görülür; buna karşılık eylem adamları arasında bir arkadaşlık genellikle kolay olur. Eylem, önemli bir birleştirici faktördür.
Bütün kitle hareketleri bir birleştirme aracı olarak eylemcilikten faydalanır. Hatta bazen bir yürüyüş bile birleştirici bir faktör olmaktadır. Kitlesel olarak yapılan eylemler fersi düşünceyi ortadan kaldırdığından kitlenin kuvvet kazanmasını temin etmektedir.
Bir kitle hareketinin eyleme çağrısı, özellikle hayal kırıklığı içinde bulunan kimselerde çok olumlu bir tepki meydana getirir. Çünkü hayal kırıklığı içinde bulunan kimseler bir eyleme katılmakla bütün dertlerinin devasını bulurlar. Eylemcilik onlara kendilerini unutturarak bir amaç ve değer kazandırır.
6. Şüphe
Gazete haberi altı yaşındaki bir çocuğun anlayacağı sade bir dilde yazılmalıdır sözü aslında kitleyi anlatmaktadır. Kitle aklıyla değil duygularıyla hareket eden bir çocuğa benzer. Kendi benzerlerinin ya da liderlerinin telkin ettiği her şeyi muhakeme etmeden kabul edebilirler. Kitlede duyguların abartılması ve sadeliği onları şüphe ve kararsızlıktan uzak tutar. Bu yüzden kitleler hemen büyük etkilenmelere giderler. Ortaya atılan herhangi bir şüphe tartışma kabul etmez bir gerçeğe dönüşebilir. Kitle içindeki birey için en çok korkulan şey kendisinden şüphe duyulmasıdır. Şüphe duyulduğunu hisseden birey kendisini aklamak için her şartı kabul edebilir. Kendilerinin şüpheyle kontrol edildiğini devamlı hisseden kişiler, bundan kurtulmak için kendilerinden beklenilen davranış ve fikirleri büyük bir gayretle benimserler. Kitle hareketleri, baskı mekanizmaları içerisinde şüpheden geniş ölçüde faydalanabilmektedir.
Sonuç yerine;
Yukarıda verilen bilgiler ışığında şunları söyleyebiliriz; kitlelerde akılcı değerlendirme gücü yoktur duygular tarafından yönlendirilir, düşünceleri bütünüyle ya kabul ya ret ederler. Tartışmaya ve itiraza tahammülleri yoktur; onların üzerine etki eden telkinlerin tümü kolektif mantık alanlarını kaplar ve derhal eyleme geçerler. Bilinçli bir propaganda ile uygun şekilde telkin olunan fikir veya inanç uğruna kitle mensupları canlarını bile feda etme konusunda tereddüt etmezler.
Dünya tarihinde çok üzücü, kan ve gözyaşıyla yoğrulmuş kitle eylemleri olmuştur. Bu kitlesel eylemelerin çoğunun sebebi siyasi ve ekonomik amaçtan kaynaklıdır. Çoğunda kitleler liderlerin belirlediği hedefler doğrultusunda cahillikleri kullanılarak yönlendirilmişlerdir. Kitle eylemlerinin büyük kısmında harekete katılan kitlenin yukarıda saydığımız özellikleri yönlendirenler tarafından hep bilinçli ve ustaca kullanılmıştır.