Türk Dil Kurumunda sendika; “İşçilerin veya işverenlerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak ve daha da geliştirmek için aralarında kurdukları birlik” (TDK, 2019) olarak tanımlanmaktadır. Örgütlü bir yapıya sahip olan sendikalarda iletişimsel faaliyetler büyük önem taşımaktadır.
Sivil toplum örgütlerinin önemli bir aktörü olarak sendikalar, sosyal medyanın kamuoyu oluşturmada alternatif medya olarak gücünün gün geçtikçe farkına varmaktadırlar. Sosyal medya, sendikalara geniş bir kitleye ulaşma, yaygın kampanyalar örgütleme, şeffaflaşma ve üye sayısını artırma gibi konularda azımsanamayacak birçok fırsat sunmaktadır. (Arslan, 2017: 8)
Ülkemizde eğitim çalışanları da dâhil kamu görevlileri üye oldukları sendikalarının hak ve sorumluluklarını belirleyen 4688 numaralı kanuna göre faaliyetlerde bulunabilirler.
Tüm hak ve sorumlulukların yerine getirilmesi, sendikalı olmanın sağladığı faydaların etkin bir şekilde duyurulması vb. konularda sosyal medya başta olmak üzere tüm iletişim kanallarının aktif bir şekilde kullanılmasını zorunlu kılmaktadır.
Sendikaların iletişimsel alanın dışında kalma gibi bir şansları yoktur, bu nedenle tüm toplumsal süreçleri belirleyen iletişimsel alana ilişkin gelişkin bir stratejiye sahip olmaları gereklidir. “Bir sendikanın iletişim stratejisi hem örgütlenmenin kendi iç dinamiklerine hem de işçi/memur hareketi ve bunu çevreleyen politik alana -devlet, işgücü piyasası ve maddi üretim ilişkileri- bağlıdır” (Ward, Lusoli, 2003: 151; Aktaran: Çoban, 2009: 105)
Sosyal medya, anında mesajlaşmanın hediyesi olan hızı ve her kullanıcının istediği platformda özgürce paylaşımda bulunabilmesiyle günümüz dünyasına geniş bir demokratik alan sunmaktadır. Arap baharı gibi toplumsal olayların direkt sebebi olmasa da tetikleyicisi olarak görülmesi sosyal medyanın kitleleri harekete geçirebilen gücüne dikkat çekmiştir. Sosyal medya, örgütleyicilerin benzer fikirli insanları az bir maliyetle harekete dahil etmesini sağlamaktadır (Papic ve Noonan, 2013; Aktaran: Arslan, 2017: 7)
Yeni iletişim teknolojileri ile sendikalar arasındaki ilişkiyi inceleyen Yücesan Özdemir (2009: 217-233), (1) daha hızlı, ucuz ve etkin iletişim, bilgi-belge yönetimi, sendika bilgi sistemleri ve yönetişim için yeni iletişim teknolojilerinden en üst düzeyde faydalanan etkin ve verimli sendikacılık yaklaşımı, (2) eski iletişim biçimlerini tercih eden, yeni iletişim teknolojilerinin olası tehdit ve sakıncalarını sürekli dile getiren ve teknolojiye mesafeli bir tavır alan muhafazakar sendikacılık yaklaşımı ve (3) yeni iletişim teknolojileri yoluyla tabanla daha demokratik ilişkiler kurmayı ve küresel sendikal harekete eklemlenmeyi hedefleyen katılımcı ve mücadeleci sendikacılık yaklaşımı olmak üzere Türkiye’de üç farklı sendikacılığın varlığından söz etmektedir.(Aktaran: Sert, 2015: 116)
İletişim pratikleri açısından gösterdikleri farklılıklara rağmen tüm sendikaların ortak paydası iletişimin kendisine duydukları ihtiyaçtır. Zaman içerisinde yeni iletişim pratiklerinin yarattığı teknoloji ile geleneksel olan medyanın değişime uğraması ve gittikçe benimsenen çift yönlü, katılımcı, çok sesli uygulamalara dönüşmesi kaçınılmaz görülmektedir.Sendikalar, amaçlarına ulaşabilmek, gaye ve fikirlerinin gerçekleştirilmesi için her türlü araştırma ve inceleme faaliyetlerinde bulunabilir. Amaçlarına uygun olarak gerçekleştirdikleri araştırma ve inceleme sonuçlarını değişik kanallarla yayınlayarak, bir taraftan üyelerinin mesleki ve sendikal alanda eğitilmesine ve yetişmesine yardımcı olurken, diğer taraftan, üyenin hak ve menfaatlerini geliştirmeye katkı sağlaması açısından; kamuoyu oluşturma veya negatif kamuoyu kanaatlerini nötralize etme faaliyetlerinde de bulunabilirler. Günümüzde hemen hemen bütün sendikaların farklı periyotlarla çıkan dergi ve bültenleri mevcuttur. Araştırma, inceleme, anket gibi yayınlarını buradan üyelerine ve tüm kamuoyuna ulaştırma imkânına sahiptirler.
Ayrıca son dönemlerde yine hemen hemen tüm sendikaların ve hatta bağlı şubelerinin bile birer internet sitesi bulunmaktadır. Denebilir ki ağırlık her geçen gün süreli yayınlardan bu internet sitelerine kaymaktadır. Gelişen ve yaygınlaşan teknolojik ve haberleşme imkânları sayesinde ulaşımın kolaylaşması ve maliyetin düşüklüğü bu yönelimi hızlandıracağa benzemektedir. (Yıldız, 2015: 22, 23)
Sosyal medya, sendikalar ve emek açısından ana akım medyada yer almayan haberleri içerebilmektedir. Hatta sosyal medyada ses getiren bir haber, normalde ana akım medyada kendine yer bulamayacak olsa dahi, sırf sosyal medya ile haber değeri arttığı için ana akım medyada da kendisine yer bulmaktadır. (Arslan, 2017: 8) Bu doğrultuda Arslan, 2012 yılında THY çalışanlarının aldığı grev kararı sonucu oluşan kamuoyu tepkisi ve ana akım medyanın oluşan tepkiye kayıtsız kalamayışı üzerinden sosyal medyanın ana akım üzerindeki etkisini irdelemektedir. Diğer pek çok gündelik konuda kamuoyunun tepkisinin gündem yaratmada ya da belirlemede etkili olduğu rahatlıkla söylenebilir. Kurum, kuruluş ve/veya şahısların sosyal medyada yükselen tepkilere göre hareket ettikleri ya da geri adım attıkları örnekler gittikçe çoğalmaktadır.
Yeni iletişim teknolojileri; bu gücü göz önüne alındığında, özellikle de genç işçilere ulaşma, örgütleme ve sendikal mücadelenin parçası kılma sürecinde önemli olanaklar sunar; genç işçilerin geleneksel medyalar dışında yeni medyaları kullanma becerisini dikkate almayan sendikal iletişim anlayışı başarısız olacaktır. Sonuçta, yeni iletişim teknolojileri sınıf mücadelesi bakımından da giderek görmezden gelinemeyecek bir önem kazanmaktadır. Yeni medyayı etkin bir biçimde kullanarak mücadelesinin bileşeni kılmak için sendikaların da yeni iletişimsel yapıya uygun dönüşüm geçirmesi, geleneksel radikal medyaların yanına döneme uygun yeni radikal medyalar üretmesi gereklidir. (Çoban, 2009: 108)
Sert’in (2015), örneklemini Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Disk) ve Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş)’in oluşturduğu “Sendikalarda yeni iletişim teknolojilerinin kullanımı ve örgütsel iletişim faaliyetlerine etkisi konulu araştırmasının sonuçları, Türkiye’de yeni medya pratiklerinin kullanımını genel hatlarıyla ortaya koyması bakımından önemlidir.
Araştırma sonuçlarına göre “Sendikanızın örgütsel iletişim faaliyetlerinde yeni iletişim teknolojilerinin sağladığı imkânlardan yeteri kadar yararlandığını düşünüyor musunuz?” sorusuna “evet düşünüyorum” olarak olumlu görüş belirten katılımcıların çoğunluğu Hak-İş Konfederasyonu üyesi olarak görülmektedir. Genel anlamda katılımcıların çoğunluğu örgütsel iletişim faaliyetlerinde yeni iletişim teknolojilerinden yararlanıldığı görüşündedir. En çok kullanılan araç, web siteleri olarak belirtilmiştir. Daha sonra sırasıyla; cep telefonu mesajları, e-postalar, sosyal medya, intranet, anlık mesajlaşma programları, sendika blog sayfası ve en düşük oran olarak telekonferansların kullanımı gelmektedir. (Sert, 2015: 127)
Arslan’ın “Sendikaların Sosyal Medya Kullanımları: Türkiye, ABD ve Britanya İşçi Konfederasyonlarının Sosyal Medya Kullanım Analizi” konulu çalışmasında da mevcut sendikaların yeni medya konusunda henüz istenilen düzeye erişemediği sonucuna ulaşılmaktadır. Araştırmaya göre; Türk-İş özelinde ve Türkiye’deki işçi sendikaları genelinde sosyal medyanın kullanılmasına karşın bunun herhangi bir politik ya da bir stratejik dayanağının olmadığı açıkça görülmektedir. Sendikalar kendi faaliyetlerini ve davalarını kendi üyelerine ve kamuoyuna duyurmak amacıyla interneti web siteleri aracılığıyla uzun süredir kullanmaktadırlar ancak sosyal medya çağında hala etkileşimli uygulamalar kullanımı konusunda kısıtlı kalmaktadırlar. Bu da interneti ve sosyal medyayı sendikalar açısından geleneksel medyanın bir uzantısına indirgemektedir. Oysaki sendikaların güç kazanmak için emeğin dönüşen doğasına uygun şekilde genç ve kadın emeğine, beyaz yakalı emeğe, kayıt dışı emeğe, göçmen emeğine, engelli emeğe ve işsizlere ulaşmak için internet ve sosyal medyayı da içine alan yeni iletişim stratejileri geliştirmesi gerekmektedir. (Arslan, 2017: 22, 23)
Bu çerçevede bizde sendikaların yeni medya kullanım durumunu belirlemek amacıyla 25 Nisan 2019 tarihinden geriye 90 günlük Google trendlerinden arama ve karşılaştırma yaptırdık. Önce işçi sendikaları üzerinde yaptığımız çalışmaya göre;
Türkiye’de Sendikalara üye işçi sayıları; Türk İş'in 907 bin, Hak İş'in 544 bin, DİSK'in 145 bin üyesi olmak üzere toplamda 1 milyon 623 bin sendikalı işçi bulunuyor. Son 90 günde işçi sendikaları üyelerinin yeni medya kullanım durumlarına bakıldığında sosyal medya üye sayısına uygun olarak en çok Türk-iş üyeleri sosyal medyayı kullanmakta, ikinci olarak üye sayısı az olmasına rağmen Disk üyeleri Hak-iş’e oranla daha fazla yeni medyayı kullanmaktadır.
2018 yılı memur sendikaları üye sayısına göre; KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu)146.287, TÜRKİYE KAMU-SEN (Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu) 394.423, MEMUR-SEN (Memur Sendikaları Konfederasyonu) 1.010.298 üyeye sahip. Son 90 günde memur sendikaları üyelerinin yeni medya kullanım durumlarına bakıldığında sosyal medya üye sayısına uygun olarak en çok Memursen üyeleri sosyal medyayı kullanmakta, Kesk ve Kamusen üyelerinin sosyal medya kullanımları yaklaşık aynı düzeyde seyretmektedir. Memursen üyeleri ortalama %47, Kesk %22, Kamusen üyeleri ise %21 oranında sosyal medyayı kullanmaktadır.
Diğer taraftan toplam sendikalı üye sayısı ülkemizde düşmeye devam etmektedir. 2017 yılında sendikalı üye sayısı 72 bin azalmıştı, 2018 yılında ise 11 bin miktarında azalma olduğu resmi rakamlarca ortaya konulmaktadır.
Öyle anlaşılıyor ki, hayatımızın her alanına giren ve hemen her alanda iletişimsel pratiklerimizi etkileyen yeni medyanın gücü, kabul edilse de kullanımı ve etkisinin doğru kanalize edilmesi ve etkili kullanılması konusunda halen sendikalarımızın yetersiz kaldığı sosyal medya kullanım pratiklerinden, web sayfalarının yetersizliklerinden anlaşılmaktadır. Sanayi devrimiyle birlikte çalışanların haklarını temsil noktasında önemli bir işleve sahip olan sendikaların bu yeni medya gücünü nasıl kullandığı elbette önem arz etmektedir. Özellikle yeni medya ile büyüyen ve aktif olarak kullanan genç nüfusun çalışma hayatında daha aktif rol almasıyla birlikte Türkiye’de sendikal faaliyetlerde alternatif medyanın kullanımının da yaygınlaşacağı düşünülmektedir.
Kaynakça: