Sosyal girişimcilik basitçe, girişimcilerin pozitif sosyal etki yaratmasıdır. Bu pozitif etki, dünyaya, insanlara, doğaya olabilir. Sosyal girişimciliğin temel hedefi sürdürülebilirlik kavramıdır. Sürdürülebilirlik tanım olarak, üretim ve çeşitliliğin devamlılığı sağlanırken insanlığın yaşamının daimî kılınabilmesidir. Başka bir ifade ile sürdürülebilirlik, kendi ihtiyaçlarımızı, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılayabilmemizdir.

Üzülerek söylüyorum, bu kavram ülkemizde okullarda ve üniversitelerde yeni anlatılmaya başladığı için yolun çok başındayız. Üniversitede verdiğim uygulamalı inovasyon ve girişimcilik dersinde bu kavramı öğrencilere anlatmaya ve bu konuda proje çıkarmalarına teşvik etmeye çalışıyorum. Sürdürülebilirliğin farkındalığının artmasının en değerli yollarından bir tanesi elbette eğitimden geçiyor. Ancak hepimizin öncellikle neden sürdürülebilirliğe ihtiyacımız olduğunu anlamamız ve hissetmemiz gerekiyor. Modern hayatımızda ödün vermek istemediğimiz birçok konfor dünyanın ve ülkemizin sürdürülebilirliğini tehlikeye atıyor. Bunlara çok temel birkaç örnek vermek gerekirse;

• Daha çok araç kullanarak daha çok karbon dioksit salınımı yapıyoruz iklimin olumsuz yönde değişmesine katkı veriyoruz.
• Giysilerimizi yeniden kullanmak yerine, yeni giysiler alarak pamuk ve boya için tonlarca suyun tüketilmesine sebep oluyoruz
• Arkadaş arasında ya da kamusal alanlarda yaptığımız cinsiyetçi ve ayrımcı söylemler birçok insanın incinmesine, özgüvenini yitirmesine, sağlıklı bir şekilde istihdam edilememesine sebep oluyor.
• Kendi konforumuz için yaptığımız yollar ve inşaatlar, daha fazla doğal kaynağın yok olmasına ve yine yok olan bu kaynakların daha maliyetli olmasına sebep oluyor.
• Hayvanlara ve bitkilere verdiğimiz zarar, ekolojik dengenin bozulup daha fazla hasta olmamızı, kötü beslenmemizi ve sağlıksız bir hayat yaşamamızı sağlıyor.

Bu listeyi uzatarak devam ettirebiliriz ama sanırım temel düşüncemin ne olduğunu ve neden sürdürülebilirlik kavramını kendimiz, sevdiklerimiz ve gelecek nesiller için dikkate almamız gerektiğini anlattığımı düşünüyorum.

Sürdürülebilirliği bir yerde yaşayan toplumun aktif desteği olmaksızın gerçekleştirmek mümkün değildir. Bunun içinde en doğru başlangıç şehirlerdir. Şehirlerde oluşacak olan sürdürülebilirlik bilinci, çok daha hızlı yayılarak ulusal çapta değerli örneklerin ortaya çıkmasını sağlayabilir.

Şehirlerin yöneticileri olan belediyeler bu konuda aktif hareket ederse sosyal girişimciler kendiliğinden ortaya çıkacak ve şehre pozitif katkılar sağlayacaktır.

Belediyelerin sosyal girişimciliği neden desteklemeli? Bu sorunun cevapları yukarıda anlattıklarım üzerinden kısaca şu şekilde sıralanabilir:

• Sürdürülebilir bir iş ekosistemi yaratmak: Özellikle küçük işletmelerin şehirde daha etkin çalışmasını sağlayacaktır.
• Toplumsal gelişimi ve sosyal aidiyeti güçlendirmek: Şehirden birilerinin yaptığı olumlu bir proje diğer vatandaşlarında dikkatini çekecek ve birlikte daha güzel şeyler yapmak için motive olmalarını sağlayacaktır.
• Şehir inovasyonuna yardımcı olmak ve akıllı şehir sürecini alttan üste desteklemek: Akıllı şehirler artık hayatımızın bir parçası olacak. Bunun üstten yapılan birtakım projelerle halktan kopuk olması yerine halkın dahil edildiği sosyal uygulamalar şehirlerin olumlu yönde daha hızlı gelişmesini sağlayacaktır.
• Maliyet düşürücü ve sosyal getirisi yüksek olan yeni iş modellerinin deneyimlenmesi: Küçük çapta sosyal katkı sağlayan projeler, belediyelerin yapacağı daha büyük yatırımlar için çok güzel deneyimleme alanları yaratacaktır. Bu da belediye kaynaklarının daha doğru projelere yönlenmesini sağlayacaktır.
• Sosyal yatırımı arttırmak: Şehirde yaşayan çocuklar, engelliler, gençler, hayvanlar ve doğa için sosyal yatırım, ancak başarılı sosyal girişimcilerin ortaya çıkması ile artacaktır.
• Sosyal koruyuculuk için topluma dayalı bilinç oluşturmak: Şehirlerde kendimiz dışında birlikte yaşadığımız insanların da haklarını ve isteklerini düşünmemiz gerekir. Sosyal girişimciler bunun kendiliğinden olmasını sağlayacaktır.