Sağlık çalışanları özveriye dayalı bir çalışma mantığıyla hareket ediyor olsalar da dünyada her zaman toplum ve devlet tarafından takdir gören ve bu takdirin karşılığını aldığını düşündüğümüz bir meslek grubudur. Fakat bilinenin aksine ülkemizde sağlık çalışanları çözülmeyen ve çözülmediği içinde kangrene dönüşmüş büyük sorunlarla uğraşmaktadırlar. Pandemi sürecinde takdir edilecek insanüstü çalışmalar yaptılar fakat takdirin karşılığını gördükleri pek söylenemez. Bu durum sağlık çalışanlarının memnuniyetsizliğine, umutsuz olmalarına ve tükenmişlik yaşamalarına neden olmaktadır.
Alman Psikiyatrist Freudenberger’in 1974 yılında mesleki bir hastalık olarak kullanmış olduğu Tükenmişlik kavramı karşılanamayan istek ve taleplerden dolayı ortaya çıkan enerji ya da gücün yetersizlik ifade edecek şekilde azalması durumudur. Bireyin sahip olduğu değerlerde, itibarda, maneviyatta aşınmayı temsil eder. En yalın haliyle ruhun çöküşüdür. Tükenmişlik yavaş ve sinsice başlayan, ortaya çıkışı ne kadar ani olsa da sürekli gelişen kronik bir olgudur. Tükenmişlik sadece negatif duyguların varlığıyla ilgili değil, pozitif duyguların yokluğuyla da ilgilidir. Pozitif duygular negatif duyguları karşılayacak güçlerini kaybederse o zaman bu durumla karşılaşan bireyde duygusal çöküşler, duyarsızlaşma başlar ve sürekli strese, umutsuzluğa, çaresizliğe, kapana kısılmışlık duygularına neden olan fiziksel, duygusal ve zihinsel bir tükenme durumu oluşturur. Çalışanları tükenmişliğe; iş yükü, kontrol ve denetim, örgüt içi şiddet, mobing, ödüller, birlik duygusu, adalet, kavramı gibi faktörlerin yol açtığı ile ilgili birçok araştırma bulunmaktadır. Tükenmişliğin is hayatına en önemli etkisi is performansındaki düşüş, motivasyonun azalması, müşterilere önem vermeyen davranış tarzının gelişmesi, iş değiştirme isteği devamsızlıktır.
Sağlık-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından yapılan “Sağlık Çalışanları Sosyo-Demografik Durum Belirleme Araştırması” sağlık çalışanlarının sağlık, sosyal ve ekonomik özelliklerini incelemek; bu değişkenlerin sağlık çalışanlarının yaşam ve çalışma koşullarından memnuniyetlerindeki etkilerini ölçmeyi amaçlamıştır. Saha çalışmasına 2019 Eylül ayında başlanmış ve tamamlanması 2,5 ay sürmüş, bu süreçte kontrolleri sağlanan anketlerin veri girişi de devam etmiştir. Türkiye İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırılması (IBBS 1) Düzey 1 dikkate alınarak, Türkiye’yi temsilen örnekleme dahil edilen bölgeden, alt bölgelerde dikkate alınarak, 22 ilde, çeşitli sağlık kurum ve kuruluşlarında rastgele seçilmiş 18 yaş ve üstü 1819 kişinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir.
Araştırmaya göre; ekonomik zorlanmalar sebebiyle aile içinde sorun yaşama durumu sağlık çalışanlarının yaklaşık yarısında (%46,4) görülmektedir. Son bir yılda %52,7’si bankadan kredi çekmişlerdir. Sağlık çalışanlarının en fazla ihtiyaç kredisine yöneldiklerini araştırma sonuçları göstermektedir. COVİD-19 öncesinde yapılan bu çalışmaya göre, sağlık çalışanlarının %45,5’i meslekten dolayı psikolojik sorunlar yaşadıklarını belirtmektedir.
Araştırmada yer alan sağlık çalışanlarının %60,2’si mesleklerini isteyerek seçtiklerini belirtmelerine rağmen, %70,5’i fırsatım olsa mesleğimi değiştirdim demişlerdir. İstenerek seçilen bir mesleğin, mesleğe girdikten sonra değiştirilmek istenmesi çalışma koşullarının tekrar gözden geçirilmesi gerekliliğine işaret etmektedir. Bununla birlikte 2012 yılında yapmış olduğumuz çalışmamızda mesleği isteyerek seçme oranının %74,4, mesleği değiştirmek isteme oranının ise %60,8 olduğu düşünüldüğünde, sağlık sektöründe çalışma koşullarında bir gerileme olduğu ortaya çıkmaktadır. Çalıştığı kurumu değiştirme isteği ise %63,4 olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine bu oran 2012 yılı çalışmamızda %55,5’den yükselmiştir.
Araştırmada açık uçlu sorularda sorulmuş ve sağlık çalışanlarının en çok mustarip oldukları konular tespit edilmiştir. Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ile ilgili şikâyet ettikleri en önemli konu, ağır çalışma koşulları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu başlığın içinde çalışma koşullarını ağırlaştıran etmenler girmektedir. Bunlar, iş yükü, uzun çalışma saatleri ve yeterli personel olmayışıdır. Yeterli personelin olmayışı, mevcut personelin iş yükünü artırmakta ve hatta çalışma sürelerini uzatmaktadır.
Çalışma koşullarıyla ilgili en yüksek ikinci sorun, çalışanların ekonomik memnuniyetsizlikleri ile ilgili şikayetlerden oluşmaktadır. Araştırmada yer alan sağlık çalışanları aldıkları maaşları düşük bulmakta, döner sermaye ödemelerinin adaletsiz ve yetersiz olduğunu düşünmektedirler. Üçüncü sırada adaletsizlik ile ilgili sorunlar gelmektedir. Liyakat ve ehliyet gözetilmeksizin yapılan yönetici atamaları, kimi personelin daha rahat birimlerde, nöbetsiz çalışması gibi kayırmacı yaklaşımların varlığı sağlık çalışanlarının çalışma koşullarından memnuniyetsiz olduklarını belirttikleri bazı maddelerdir.
Bir diğer madde, kurumların fiziki yapısının, ekipmanların yetersiz ve niteliksiz olmasıdır. Hijyen dikkat çeken bir diğer husustur. Hastanelerde nicelik ve nitelik bakımından yeterli olmayan dinlenme odaları karşımıza sıkça çıkan sorunlardan biridir. Nöbet usulü çalışan sağlık çalışanlarının hem fiziksel ve ruhsal sağlıkları açısından ve hem de verdikleri hizmet kalitesi açısından fiziki koşulların düzeltilmesi son derece önemlidir. Mobbing ve şiddet sağlık sektöründe sıklıkla rastlanan ve hatta pek çok sağlık çalışanı tarafından kabul görmüş, normalleştirilmiş eylemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışma barışı da başlı başına memnuniyetsizlik kaynağı olan önemli bir başlıktır. Çalışma barışını etkileyen birçok faktör vardır. Bunların başında görev tanımları gelmektedir. Görev tanımlarının net olmaması, teori ve pratiğin çelişmesi, görevlerin kurumdan kuruma ve hatta birimden birime değişkenlik göstermesi kafa karışıklığına, çalışma barışının bozulmasına ve en nihayetinde çalışma memnuniyetine yansımaktadır. Bunların dışında, nöbet yoğunluğu, nöbet ücretleri, servis, kreş gibi imkanların olmaması, yemekhanelerde yaşanan problemler gibi bir dizi soruna değinilmiştir.
Sağlıkta Şiddet Konusu Tükenmişlikte Önemli Etkenlerde
Sağlık-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından sağlık çalışanları üzerinde yaptığı araştırma sonucu da durumun vehametini göstermektedir. Araştırmaya göre, son bir yıl içinde en az bir kez herhangi bir şiddet türüne maruz kaldığını belirtenlerin oranı %81,6’dır.Meslek hayatı boyunca şiddete maruz kalma durumu: Meslek hayatı boyunca en az bir kez, fiziksel, psikolojik/sözel ya da cinsel şiddetten herhangi birine maruz kaldığını belirtenlerin oranı %86,8’dir.
Çalıştıkları kurumun güvenliği: Sağlık çalışanlarının ancak %5,4’ü çalıştıkları kurumun güvenliğini yeterli bulduklarını belirtmişlerdir. Geri kalan %94,6’sı kısmen ya da yeterli değil cevabını vermişlerdir.
Şiddetin türü: Son bir yıl içinde şiddete maruz kaldığını belirtenlerin fiziksel şiddet yaşama oranı %23,7, psikolojik şiddet yaşama oranı %98,3 ve cinsel şiddet yaşayanların oranı ise %5,2’dir.
Şiddeti uygulayan ve şiddet uygulananın cinsiyeti:Şiddeti uygulayanların cinsiyetlerine bakıldığında erkeklerin %68,3 şiddete başvurduğu, buna karşın şiddete maruz kalanların cinsiyetine bakıldığında ise kadın sağlık çalışanlarının erkek sağlık çalışanlarından daha yüksek oranda şiddete maruz kaldığı sonucu ortaya çıkmaktadır. (Kadınlarda=%90,5, Erkeklerde=%79,1)
Şiddetin meydana geldiği yer: Şiddet %25 hastane koridorunda, %23,8 acil serviste, %11,7 poliklinikte meydana geliyor.
Şiddet karşısında sağlık çalışanının tutumu: %37,9 karşılık vermeden işine devam etti, %25,5 güvenliğe bildirdi, %13,9 karşılık verdi, %10,9 hastane yönetimine bildirdi, %6,3 beyaz koda bildirdi, %4,3 hukuki yollara başvurdu.
Araştırmaya göre sağlık çalışanlarının görevini yerin getirirken %81 oranında şiddete maruz kalmaya yönelik endişe hissettikleri ortaya çıkmaktadır.
Araştırma sonucu göstermektedir ki sağlık çalışanı tükenmişliğe giden yolun başında değil bu konuda epey ilerlemiş durumdadır. Covid-19 salgını bu olumsuz yolu aşılması zor engellerle daha da sıkıntılı hale getirmiştir. Sağlık çalışanları yıllardır çözülmeyen sorunlarını bir kenara bırakmış tüm risklere rağmen pandemi döneminde uzun sürecek bir savaşın en ön saflarında kendilerini konumlandırmışlardır. Bizde tükenmişliğin eşiğinde olduğunu tespit ettiğimiz sağlık çalışanlarının tükenmişlik durumunu incelemek ve testi kırılmadan ilgilileri uyarmak amacıyla bu yazıyı hazırladık. Umarım amaçlanan duruma hizmet eder.