DİJİTAL ÇAĞDA ÜNİVERSİTELERİN GELECEĞİ

Bugünlerde tüm alanlarda olduğu gibi yükseköğretimin geleceği de tartışma konusu haline geldi. Farklı alternatiflerin ortaya çıkması, İletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, yeni medya imkânları, sosyal medyanın yaşamın bir parçası haline gelmesi, çalışma ve iş modellerinin farklılaşması, endüstri, ekonomi ve toplumsal değişimler dijital çağda yükseköğretimin geleceğinin yeniden tasarlanmasını zorunluluk haline getirdi. Yükseköğrenim, çok daha büyük bir ekosistemin parçasıdır. Bu ekosistemdeki yerini koruyabilecek midir? Akademisyenler; yeni teknolojilere, değişen ve gelişen yaşama, yeni beceri türlerine, yeni mesleklere ve hatta kendileriyle rekabet edecek yeni alternatif sistemlere hazır mıdır? Yükseköğretim, yeni işgücü alanlarına artan talebi nasıl karşılayacaktır? Farklı özelliklere sahip farklı bölgelerdeki zorluklar nasıl aşılacaktır. Geleceğin güç yapısında yükseköğretimin rolü ne olacaktır?

Dünyada hızla yayılan salgın hastalıkların toplumları etkilemesi sonucu birçok sistem çalışamaz hale gelirken ülkeler kendi içerisinde de uyum ve sürdürülebilir sistem alternatifleri geliştirmek zorunda kalmışlardır. Artık, roller ve sistemler değişmeye başlamıştır. Pandeminin etkilediği en önemli kurumlardan birisi de eğitim kurumları ve sistemi olmuştur. Eğitimde artık bilişim teknolojilerinin gelişmesinin ortaya çıkardığı ve insanlığın hizmetine sunduğu çalışmaların yoğun olarak eğitim sistemine adapte edilmesi zamanı gelmiştir. Her ne kadar teknolojinin eğitimde kullanılmasının gerekliliği ve önemi geçmiş yıllardan beri tartışılsa da pandeminin ortaya çıkardığı duruma kadar yoğun bir şekilde bu gereklilik hissedilmemişti. Artık bu gereklilikten yola çıkılarak uzun soluklu çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Eğitim sisteminde eğitimcilerin rolü ve eğitimin nasıl verileceğine yönelik önemli değişikliklere birçok yükseköğretim kurumu onay vermektedir.

Eğitim sistemi artık yüz yüze eğitimden online eğitime doğru yönelmeye başlamıştır. Öğrenme ve öğretmenin yeni yaklaşımları üzerinde çalışmalar başlarken, uygun yeni teknolojilerin eğitimi dönüştürmesine yönelik değişim çalışmaları gerçekleşmeye başlamıştır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı yükseköğretimdeki öğrenci tecrübesini temelden değiştirmektedir.

Uzaktan eğitim

Uzaktan eğitim, iletişim teknolojisi ile eğitim teknolojisi olanaklarını kullanarak sınıf ortamında buluşamayan çok geniş kitlelere eğitim hizmetinin götürülmesinin amaçlandığı modern bir yaklaşımdır. Uzaktan eğitim; öğrenme grubunun ayrıştığı ve öğrenciler, kaynaklar ve eğitmenleri birbirine bağlamada interaktif iletişim sistemlerinin kullanıldığı, kurum temelli, resmî eğitimdir. Uzaktan Eğitim, öğretmen ve öğrenciler arasındaki eğitimsel sürecin desteklenmesi ve yapılandırılması amacıyla öğretmen ve öğrencilerin iki yönlü iletişiminin teknoloji aracılığı ile uzaktan sağlandığı eğitimdir.

Uzaktan eğitimdeki öğrenme sistemini anlamak için “otonom (özerk) öğrenen” kavramı geliştirilmelidir. İletişim sistemini anlamak için de “mesafeler arası eğitim” kavramı dikkate alınmalı ve öğretim sistemini anlamak için mesafenin ve otonomun fırsat ve tehditlerine bağlı olarak öğretimin geleneksel kavramlarında değişiklik yapılmalıdır. Uzaktan Eğitim, eğitim olanaklarından uzak ve yetersiz hizmet alan topluluklara daha yüksek eğitim standartları getirebilir.

Teknoloji kullanımı ve uzaktan eğitim;

Uzaktan eğitimin üç nesli bulunmaktadır. Bunlar:

1.nesil: mektupla öğretim, başlayıp

2.nesil: internet temelli dersler, tartışma ve konuşma

3.nesil teknoloji temelli öğrenme çevresi devam etmekte ve gelişmeler sürmektedir. Üçüncü nesil çoklu etkileşim, katılımcı, simülasyon, görselleştirme, görsel oyunlaştırma, modelleme ve keşfetme teknolojisini kullanmaktadır.

İyi bir uzaktan öğrenimin sürekli değerlendirilmesi önemlidir bu yüzden aşağıdaki sorulara cevap aranmasını gereklidir:

1-Tepkiler nasıl, öğrenciler sevdi mi bu yeni eğitimi?

2-Öğrenme. Öğrenciler bir şeyler öğrendi mi?

3- Transfer edebilme. Öğrenciler bu bilgileri başka alanlarda kullanabilecekler mi?

4-Sonuç. Bu konular önemli olacak mı öğrenci için?

5-Yatırıma dönüşme ve onların katkısının istenmesi

Kanada da e-öğrenme kalite standartları geliştirdi. Buna göre, e-öğrenme kalite standartları aşağıdaki maddeleri karşılamalıdır.

  • Müşteri merkezli
  • Anlaşma temelli olmalı
  • Kapsamlı olmalı
  • Tavsiye edilmeli
  • Geleceğe yönelik olmalı
  • Değişime adapte edilebilmelidir

Online öğretim modelleri de farklı başlıklar altında toplanabilir:

  • -Uzaktan eğitim
  • -Online öğrenme
  • -Harmanlanmış, hibrit öğrenme
  • -Online işbirlikçi öğrenme,
  • -Açık eğitim kaynakları yoğun açık online dersleri (MOOC),

Toplumdaki teknolojik değişiklikler, eğitimin ve okulların rolü hakkında temel soruları ortaya çıkarmaktadır. Öğrenciler neler bilmeli ve yapabilmelidir? Çevrimiçi olarak mevcut çok bilgi olduğunda, okulda geleneksel olarak edinilen bilgilerin değeri nedir? Bunlar gerçekten de önemli sorulardır. Buradan yola çıkarak şu soruları, sorumlu olan kişi ve kuruluşlar kendi kendilerine sormalı ve yanıtlarını dürüstçe vermeliler.

Dünyanın en geniş yükseköğretim ağı olan Laureate Üniversite Ağı, 21 ülkede 37 Laureate Üniversite ağı üyesi okulda bir anket düzenledi. Öğrencilere, “Geleceğin üniversitelerini nasıl hayal ettikleri” soruldu. Sonuçlara göre, araştırmaya katılan öğrencilerin yarısına yakını (yüzde 43) geleceğin üniversitelerinin birçok ders için ücretsiz ve online içerik sağlayacağına inanmakta. Katılımcıların yüzde 52’si gelecekte derslerin çoğunluğunun günün her saatinde yapılabileceğini, yüzde 44’ü ders programlarının geleneksel ders takvimleri yerine çalışan öğrencilere ve/veya belirlenmiş saatler dışında öğrenim görmeyi tercih eden öğrencilere uygun olacak şekilde düzenleneceğini öngörüyor yani esnek bir eğitim sistemi. Katılımcıların yarısından fazlası (yüzde 54) ve Türkiyeli katılımcıların yüzde 60’ı, gelecekte üniversitelerin müfredatının ağırlıklı olarak grup projelerine ve öğrenciler arasındaki işbirliğine dayalı olacağına inanıyor. Ayrıca, yüzde 43’ü, geleceğin üniversitelerinde kişileştirilmiş özel online ders sistemlerinin kullanılacağına ve böylece geleneksel sınıf içi eğitim anlayışının önemini kaybedeceğini düşünüyor. Katılımcılar geleceğin üniversitesinin sektörün ve toplumların ihtiyaç duyduğu iş alanlarında uzmanlaşmaya hazır mezunlar yetiştirmeye odaklanacağını düşünüyorlar. Ankete cevap verenlerin yüzde 61’i geleceğin üniversitelerinde birçok dersin sektördeki profesyoneller tarafından verileceğini düşünürken; tüm katılımcıların yüzde 64’ü ve Türk öğrencilerin yüzde 47’si ise derslerin farklı dillerde yapılacağına inanıyor. Ayrıca, katılımcıların yüzde 70’inden fazlası ve BİLGİ öğrencilerinin yüzde 60’ı geleceğin üniversitelerinde sadece derslerin içeriğini oluşturan konuların değil kariyer odaklı becerilerin de eğitimin bir parçası olacağını öngörüyor. Öğrencilere göre üniversite eğitimi istihdam ve kariyer odaklı olmalı.

Yükseköğrenimin geleceği

Eğitim hayati bir role sahip. İnsanları gerekli beceri, bilgi ve tutumlarla donatıp onların bireysel ve profesyonel hayatlarında başarılı olmaları için gereklidir. Dünyanın içinde bulunduğu hem değişken hem de kırılgan yapıya uygun eğitim sistemleri kendini yenilemeli ve geleceğe hazır öğrencileri yeni bir içerikle yetiştirmelidir. Geleceğe hazır olmak için önce durumun analizi çok iyi yapılmalıdır.

Şu anda dünyanın içinde bulunduğu durum, dünyada gelecek uzun yıllara yönelik olarak karşılaşılabilecek diğer problemlerin tespiti ve buna yönelik olarak alınacak tedbirler çok önemli çalışmalar arasında sayılmaktadır. Genel olarak başlıklar halinde gelecekte olası problem alanlarına bakıldığında birçok çalışmada aşağıdaki gibi sıralanabilir:

1)Yaşlanan dünya,

2)İş piyasasının dönüşümü,

3)Beceri uyumsuzluğu eksikliği,

4)Hızlı şehirleşme,

5)Göç politikaları,

6)Ekonomik dönüşüm,

7)Kapasite dengesizliği,

8)Bütçe baskısı

Evet, bu gelişmeler ve değişmeler ışığında üniversitelerin günün ve zamanın ruhuna uygun olarak geçerli dönüşümü yapabilmesi gerekmektedir. Yukarıda bahsi geçen güncel ve gelecek eğilimler raporunda da ifade edildiği gibi üniversitelerin;

  • Genişleme,
  • Farklılaşma,
  • Esneklik,
  • Kalite oryantasyon ve Standartlaşmasının,

Nasıl yapılacağına yönelik kafa yorması gerekiyor. Çünkü beceriler ve temel yetkinliklerin elde edilmesi gerekiyor. Çünkü işe yerleşme, uluslararasılaşma ve hayat boyu öğrenme üniversitelerin temel görevleri arasında olacaktır.

OECD geleceğin şekillendirilmesi çalışmasında eğitimin ve özellikle üniversitelerin iki önemli soruya cevap vermesi gerek.

1)Ekonomik, sosyal, teknolojik, sağlık, çevre ve birçok alanlardaki dönüşümler için daha iyi bir eğitim sistemine ihtiyaç vardır. Eğitimin, birey, vatandaş ve profesyonel olarak öğrenciyi desteklemesi ve geliştirmesi gerekir. Yani formel ve informel öğrenme çevrelerini yeniden organize etmeli, eğitim içeriği ve hizmetini yeniden yapılandırmalı ve düşünmelidir. Hayat boyu öğrenme temel alınmalıdır.

2) Bu değişen karmaşıklaşan dünya ile baş edebilmek için hangi becerilere ihtiyaç bulunmaktadır.

Bu salgın; eğitimcilere eğitimi tekrar düşünmeyi gündeme getirdi, gelecek nesillerin eğitiminde teknolojinin önemi arttı, bilgi artık mausun bir tık ilerisinde olduğu için eğitimcilerin rolü değişti. Durum analizi yapıldığında ortaya çıkan resim bu. Analiz sonrasında şu sorulara cevap aranmalıdır;

1) Nasıl eğiteceğiz?

2) Yeni nesil öğrencileri nasıl yetiştireceğiz? Eğitim ve öğrenme artık nasıl olmalı buna da cevap aranmalıdır.

Üniversitelerde eğitimcilerin rolü yeniden tanımlanmalı, gelecek için gerekli olan hayati beceriler yeniden ortaya konmalı, eğitim için teknolojinin kilidi açılmalı, çünkü hızla değişen beceri ve yetkinlik içerikleri hızlı düşünme, hızlı hareket ve adaptasyonu zorunlu hale getirmiştir. WEF in raporunda küresel trendler çerçevesinde belirlenen beceriler aşağıdaki gibi sıralanmaktadır.

  • Analitik düşünme ve yenilik
  • Karmaşık problem çözme
  • Kritik düşünme ve analiz,
  • Yaratıcılık, orijinallik ve girişimcilik,
  • Sonuçlandırma, problem çözme ve kavrama
  • Direnç stres toleransı ve esneklik,
  • Aktif öğrenme ve öğrenme stratejileri,
  • Liderlik ve sosyal etki,
  • Teknoloji kullanımı ilerleme ve kontrol,
  • Teknoloji tasarım ve programlama

Uygun teknolojik araçla içerik oluşturularak uzaktan öğrenmede kullanılmalıdır yeni alternatifler görülmelidir.

Yükseköğretim birçok zorlukla karşı karşıyadır ve bu da yükseköğretimin geleceği konusunu tartışmalı hale getirmektedir. Bu tartışmaların çoğu, üniversitelerin rekabetçi bir dünyada yapması gereken stratejik seçimler yükselen ekonomilerden artan sayıda rakip ve yükseköğrenim için büyüyen dünya pazarı konularıdır.

Avrupa Komisyonu "Öğrenmenin Geleceği" raporunda, bilgi iletişim teknolojilerinin eğitim için etkinleştirici değeri şu şekilde açıklamaktadır: insanlar; bilgi iletişim teknolojilerinde; neyi, nasıl, nerede öğrenmektedir? Teknolojinin her yerde bulunması ve yüksek düzeyde kolaylaştırma gücü nedeniyle dinamik, uyarlanabilir ve ilgi çekici sanal öğrenme ortamları, ömür boyu kişiselleştirilmiş öğrenme fırsatlarını uygulanabilir hale getirecektir.

Bilgi iletişim teknolojileri, öğretmenlerin öğrenenlere daha iyi yanıt vermesini sağlayacaktır. Öğrencilerin bireysel öğrenme ihtiyaçlarına yönelik, sınıftaki çeşitlilik ve heterojenliğe ve öğrenme materyalini uyarlamaya yönelik hedefler belirlenmelidir. Bilgi iletişim teknolojileri; hayat boyu öğrenmeyi destekleyerek, insanların hayatlarına sorunsuz bir şekilde entegre olmalı ve öğrenme fırsatları, eğitim hedefleri, programları ve hızı, bireysel ihtiyaçlara ve tercihlere göre uyarlanmalıdır.

Rapor; uyarlanabilir, zorlayıcı, alakalı ve kişiye özel işbirliğine dayalı öğrenim fırsatlarını teşvik etmek için eğitim ve öğretim kurumlarına bilgi iletişim teknolojilerini tavsiye etmektedir. Bilgi iletişim teknolojileri kullanımı için; eğlenceli, açık erişim kaynaklı ve temel dijital beceriler geliştirilmelidir. Raporda sunulan öneriler; tüm vatandaşlar sunulan fırsatlardan yararlanabilmeli ve daha ulaşılabilir olmalı, gruplar öğrenme faaliyetlerine katılmak için gerekli becerilerle (teknoloji okuryazarlığı gibi) donatılmış olmalıdır çünkü gelecek giderek daha fazla teknoloji tabanlı olacaktır. Sonuç olarak, öğretmenlerin ve eğitmenlerin teknolojiyi öğrencilerin yararına, pedagojiye uygun hale getirmelerini sağlayan hedefli eğitime ihtiyaçları olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.

Yükseköğretim kurumlarının müfredatlarının, öğrenme çıktılarının gelecek beklentilerine uygunluğu, öğretmenlerin ve öğretim üyelerinin gelecekteki rolü, Yükseköğretim kurumlarının misyonundaki değişen rolü, erişim ve eşitlik bağlamında yeniden irdelenmesi gerekmektedir.

"Öğrenmenin Geleceği" için eğitim ve öğretim politikası, klasik öğrenmeden kişiselleştirilmiş öğrenmeye geçişi vurgulamaktadır.

Avustralya üniversiteleri için yapılan bir araştırma planında, birçok yükseköğretim alanında gelişmiş ülkelerin eğitim sistemleri ele alındı. Ufuk taraması raporu takip edildi. İngiliz Konseyinin (2012) mobilite piyasasına ilişkin sonuçları ve yükseköğretim öngörüsüne göre; MOOC ve çevrimiçi öğrenmenin üniversiteler üzerindeki güçlü etkisi olduğu, yükseköğretim alanında yeni oyuncular ve ittifaklar ile, öğrencilerin hibrit (harmanlanmış) öğrenme sistemiyle daha güçlü olacağı ortaya çıkmaktadır.

Yükseköğretim kurumları ortaya çıkan yeni zorluklara yanıt vermenin bir yolunu bulmaya çalışmaktadır; kalite sorunları, artan öğrenci sayısı ve mevcut değişim dâhil onları misyonlarını ve işlevlerini yeniden gözden geçirmeye teşvik eden eğitim paradigması.

Değişime adaptasyon ve hızlı hareketin bağlamını oluşturan liberalleşme, yüksek öğretimde sınır ötesi faaliyetlerin genişletilmesi ve yükseköğretimin ticareti yapılabilir bir emtia olarak kavramsallaştırılmasını ve daha fazla özelleştirme ile, değişimin en güçlü itici gücü haline getirebilir.

Üniversiteleri rollerini ve işlevlerini gözden geçirmeye teşvik eden bir diğer husus, büyük bir tür otomasyon süreci yaratmaya başlayan, değişen teknoloji eğitim ve araştırmalarıdır. Teknoloji, sadece üretim maliyetlerini düşürmeyebilir aynı zamanda birçok başka etkin eğitim kurumu işlevli oyuncunun da pazara girmesine izin vermektedir.

Temelde, 19. ve 20. yüzyıl üniversitelerinin istikrarlı sütunlarının çoğunun altı oyulmakta, bu yeni bakış açısıyla değişim kaçınılmaz hale gelmektedir ve bu değişim için birçok soruya cevap da bulmak gerekir:

  • Fakülteler ve personelin gelecek on yıldaki rolü ne olacak?
  • Öğretim elemanları hangi becerilere sahip olacaklar?
  • Yeni öğretmenleri kimler yetiştirecek ve buna hazırlar mı?
  • Gelecek on yıl için iş modelleri neler olabilir?
  • OER Açık Eğitim Kaynakları ve LangOER: Öğretmenler için Açık Eğitim Kaynakları yeterince tanıtılıyor mu?

Dünya 20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri, dijitalleşme ve değişime odaklandı. Bu değişimde yeni beceriler ve bu becerilerin nasıl kazanılacağı odaklanılan konular arasında en etkin şekilde yer aldı. Kurumsal yapılar ve örgütlenmeler, dijitalleşen ve esnekleşen üretim mekanizmaları, yeni müşteri profili ve yeni müşteri tercihleri, yeni ticari paradigmalar bu değişimi zorunlu hale getirdi. Bu yeni dönem; bilgi teknolojilerine odaklı, prosedürlerin azaldığı tedarikçi ve müşteri iletişiminin dijital olarak kolay fakat ilişkisel olarak zor olduğu bir yapı oluşturdu. Bu çerçeve kapsamında yeni iş gücü olanaklarını artırmak, işgücünün vasfını geliştirmek, yeni iş ve rekabet ortamına öncü girmek, bilgi toplumu oluşturmak isteyen tüm ülkeler üniversitelere odaklandı. Acaba üniversiteler bu mevcut duruma, teknolojiye, beklentilere, kurumsal, teknolojik, sermaye, müfredat, öğretim elemanı olarak hazır mıydı? Bu çalışmada, daha önce yapılan eğitim, yükseköğretim ile ilgili araştırma ve raporlar incelenmiş, alanla ilgili literatür taranmış ve elde edilen bilgiler eşliğinde mevcut durum analiz edilmiş, üniversitelerin gelecek planları bu çalışmada sunulmuştur.

Kaynakça

https://www.kigem.com/gelecekteki-universiteler-nasil-olmali.html Erişim tarihi18/11/2020

Topçu, Z., Türk, Mehmet Sezai (2020), Dijital Çağda Yükseköğretimin Geleceği, The Journal of International Civilization Studies Uluslararası Medeniyet Çalışmaları Dergisi Volume V/ Issue II