(Girişimciler İçin Stratejik Öngörü Çalışması)
Son 8 aydır dünyayı etkisi altına alan yeni tip Korona virüs yüzünden çalışma koşulları, sosyal hayat ve iletişimlerimizde çok önemli değişimler olduğu çok açık. Eminim ki bu ilk cümleyi okuduğunuz her 5 makalenin 4’ünde görüyorsunuzdur. Bu değişimin yarattığı sert rüzgarlara kapılarak birçok işletme, şirket ve girişim rüzgârı bir “fırsat” olarak görerek iş modellerini pandemiye göre yapmaya çalışıyorlar. İlk bakışta gayet mantıklı gibi gözüken bu yaklaşım ne kadar doğru? Kısa cevap: Kesinlikle yanlış olduğu yönünde.
Önce şunu belirtmeliyim; pandemi ve pandemide oluşabilecek eğilimler üzerine birçok yazı yazdım ve video içeriği oluşturdum. O içeriklerde anlatmaya çalıştığım daha çok insan davranışlarının nasıl değişebileceği üzerineydi. Bu değişimleri girişimci zihin yapısı ile nasıl değerlendirebileceğimiz üzerine birçok konuşmam da oldu. Ancak bunları anlatırken özellikle kullandığım kelime “pandemi” den çok “zor zamanlar” ya da “kriz” durumuydu. Yani krizler bir şeyleri değiştiriyor mu? Evet. Pandemi bu krizlerden bir tanesi oldu mu? Evet. Pandemi içinde oluşan şartlarda sağlık, yemek, ulaşım, bilgilendirme üzerine sürdürülebilir bir girişim yapmak mümkün mü? Bence hayır.
Girişim ya da yenilik yaparken odaklanılması gereken temel faktörler gelişen teknoloji, ekonomik şartlar değildir. Bu faktörler kesinlikle göz önüne alınmalıdır. Ancak bu analizle ölçeklenebilir, stabil bir büyüme sağlayacak girişim kurmak çok zor gözüküyor. Dikkate alınması gereken en önemli faktör paradigmadır. Paradigma kısaca insanların dünyayı nasıl gördüğü olarak tanımlanabilir. Çevrenizde gördüğünüz birçok girişimin temeli, o girişimleri oluşturan sosyal ilişkilere ve beklentilere, bu beklentileri oluşturan kültüre ve o kültürü oluşturan paradigmaya bağlı olduğunu söyleyebiliriz.
Şirketlerin ve girişimlerin anlaması gereken şey buz dağının sadece üzerinde gözüken yeni teknolojiler ve trendler değildir. Buz dağının altındaki paradigmalardır. Paradigmanın nasıl değiştiğini anlayan işletmeler ve girişimlerin başarılı iş modelleri oluşturması daha muhtemeldir. Bunun için kendi oluşturduğum Girişimler İçin Stratejik Öngörü Çalışması’na göz atabilirsiniz.
Sürdürülebilir bir girişim kurabilmek için önemli olan üst tarafta olan beklentilerden başlamak değil, paradigmayı doğru anlamaktır. Bu sırayla yani aşağıdan yukarı doğru sorgulama yapılırsa çok daha uzun ve sağlıklı girişimler kurulabilir.
Son olarak anlattığımın daha iyi anlaşılması adına bir örnek vereceğim. Örneği çoğumuzun bildiği küresel bir girişim olan Airbnb üzerinden verebiliriz:
Girişim: AirBnB: Kısa dönemli yer kiralama
Beklentiler: Uygun bir ücretle bir yerde kalabilmek(gezginler)/Var olan gayrimenkulundan ekstra para kazanmak (gayrimenkul sahipleri)
Kültür: Başkasının evinde kalabilir miyiz? Güvenebilir miyiz? Başkasının yatağında ya da koltuğunda yatmak doğru bir şey mi? Hijyenik mi? Gayrimenkulümü yabancı insanlara verirsem malıma zarar verirler mi?
Paradigma: Herkes güvenilir mi? Herkes hijyene dikkat eder mi? İnsanlar yalan söyler mi? Gayrimenkulüm sadece bana mı ait olmalı? Kaldığım yer profesyonelce düzenlenmeli mi? Kaldığım yerin sahibini görmek konuşmak doğru mu? Onun beni görmesi beni rahatsız eder mi?
İnsanların eğilimlerini belirleyecek olan temel faktör paradigmadır. Paradigma doğru anlaşıldığı zaman geleceğe uygun, sürdürülebilir ve kazançlı girişimler yapabilirsiniz. O yüzden girişim ya da proje yaparken, yeni bir ürün ortaya çıkarırken beklentiler yerine paradigmadan başlamayı tercih edebilirsiniz.