COVİD 19 AŞILARI ÜZERİNDEN İNFODEMİ

(Biontech mi, Sinovac mı? Yoksa hepsi senaryo mu?)

 

Dünya genelinde Kovid-19 salgını ile birlikte gelişen infodemi çılgınlığı ile ilgili birçok araştırma ve inceleme yapılmıştır. Yapılan incelemeler, Kovid-19 salgını, salgının ölçeği ve hastalığın kökeni, önlenmesi, teşhisi, tedavisi ve son zamanlarda aşılar ile ilgili binlerce yanlış bilgi ve komplo teorisinin yayınlandığını göstermektedir. Yalan bilgiler özellikle sosyal medya üzerinden oldukça hızlı biçimde yayılmaktadır. Yapılan bir araştırmada, sosyal medya üzerinden kanıtlı gerçek veriye göre yalan bilgilerin daha hızlı paylaşıldığı ölçümlenmiştir. MIT Technology Review’un yayınladığı makalede, korona virüsün dünyadaki ilk gerçek sosyal medya infodemiği olduğu belirtilmiştir. DSÖ, yanlış bilgileri azaltmak için Twitter, Facebook, Tencent ve TikTok ile ortaklık kurarak sorunu çözmeye çalışmaktadır. Zira araştırmalar infodeminin yalan haberler nedeniyle daha kötü hâle geleceğinden endişelenmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) genel direktörü Dr. Tedros’un, 2 Şubat 2020’de yaptığı “biz sadece bir pandemiyle değil aynı zamanda bir infodemiyle de savaşıyoruz” açıklaması ile birlikte COVID-19 salgını esnasında “infodemi” küresel düzeyde tekrar gündeme gelen bir kavram olmuştur (Gölbaşı, Metintaş, 2020: 127). İnfodemi sözcüğünü İlk kez 2003 yılında gazeteci ve siyaset bilimci David Rothkopf, Washington Post Gazetesindeki köşe yazısında dünyanın dikkatini SARS krizinden daha dehşet verici bulduğu bilgi ve salgın ilişkisi karışımı için kullandı (Beyoğlu,2020). Söz konusu yeni kavram, salgın ve bilgi kelimelerinin birleşiminden oluşan, İngilizce olarak “information” ve “pandemic” sözcüklerinden türetilmiş bir ifadedir. İnfodemi; bir sorunla ilgili olarak, çözümü daha zor hale getirecek resmi olmayan aşırı miktarda bilgi kirliliğini anlatmak için kullanılır. Bir diğer deyişle infodemi, yanlış bilginin geniş ve hızlı bir şekilde yayılmasıdır. İnfodemi kavramını en basit şekilde tanımlayacak olursak “yalan bilgi salgını” diyebiliriz.

Savaş, salgın, deprem gibi büyük felaketlerin yaşandığı dönemlerde bilgi yetersizliği, korku, panik vb durumlardan dolayı manipüle edilmiş içeriklerin yayılma hızı artmaktadır. Bu kurgulanmış ve amaçlı içeriklerin; yükselen kaygı, korku, panik ve duygusallaşma eğilimi altındaki insanlar tarafından iletişim araçları vasıtasıyla doğruluğu ya da yanlışlığı teyit edilmeden salgın gibi yayma motivasyonuna genel bir kavram olarak “infodemi” denilmektedir.

Craig Silverman, Nicholas DiFonzo ve Parshant Bordia yanlış bilgi yayılımı konusundaki araştırmalarında, "söylenti" tanımını kullanmaktadırlar. DiFonzo ve Bordia söylentiyi "belirsizlik, tehlike veya olası tehdit durumlarında ortaya çıkan ve insanların riski anlamalarını ve yönetmelerini sağlayan, doğrulanmamış ve araçsal olarak alakalı, dolaşımda olan bilgiler" şeklinde açıklamaktadırlar. DiFonzo ve Bordia “Söylentiler sadece hikâyelerdir ve hikâyeler dünyayı anlamlandırmamızda motor görevi görür. Çoğu zaman insanlar söylentileri yaymakta aceleci davranırlar çünkü bu söylentiler onlara tutunacak bir şeyler verir, kafalarındaki hikâyeyi doğrular ve dünya görüşlerinin yankılanmasını sağlar. Kriz ve faciaların yarattığı belirsizlik, üzüntü ve korkuyla karşılaşıldığında, insanların online bağlantı araması şaşırtıcı değildir. İnsanlar bu durumlarda hashtaglerin ve canlı yayınların çevresinde toplanırlar. Bu paylaşılan anın bir parçası olmayı ve acılarının kendilerine yansıması için can atarlar. Bu durumlarda paylaşmak bir empati davranışı olabilir” derken, Kenyatta Cheese ise, twitter’dan "Yanlış bilginin yayılımı sosyal medyanın bir özelliğidir, bir arıza değil," demiştir. Cheese, "Belki insanların paylaşmak istediği bilgi değil de duygusal dürtülerdir. Belki, sosyal anlamda, sosyal medya artık bir bilgi ağı değil de duygu ağıdır İnsanlar yanlış bilgi paylaşıyorlar çünkü daha çok bu bilginin insanlarda uyandırdığı duygunun peşindeler. Bunu bir haber kurumu yaparsa, bu kötü habercilik anlamına gelir." demektedir(https://teyit.org).

Dr. Ersin Diker (2020: 114-115) Kovid-19 Salgını Döneminde Sosyal Medya Kullanımı başlıklı analizinde; “İnfodemiyi, özellikle internet ve sosyal medya ortamında aşırı ve asılsız bir şekilde paylaşılan ve dolaşıma sokulan içeriklerden dolayı bilgi kirliliğinin yaşanması ve insanların doğru bilgiyi bulmakta zorlandıkları durum” olarak tanımlanmaktadır. Bu durum aynı zamanda salgınla mücadeleyi de zayıflatmaktadır. Bu tarz paylaşımlar insanları korku ve paniğe sürüklemektedir. Maalesef sosyal medyada yalan, gerçek dışı ve sahte içeriklerle kişilerin davranışları ve kanaatleri kolayca maniple edilebilmektedir. Bu gerçek dışı bilgiler, salgından daha hızlı yayılmaktadır. Salgın döneminde, sahte veya yalan bilgilerin internet ve sosyal medya ortamında kontrolsüz ve denetimsiz bir şekilde hızlı ve kolay bir şekilde dolaşıma sokulduğu görülmektedir. Kötü niyetli kişiler tarafından insanlarda korku ve panik havası oluşturmak, güvensiz bir ortam yaratmak amacıyla asılsız ve gerçek dışı bilgiler içeren paylaşımlar yapılmaktadır. Sosyal medyadaki bu tür içeriklerin meydana getireceği olumsuz durumlardan veya zararlardan korunmak için kaynağın güvenilir olması ve bilginin teyit edilmesi önemlidir. Bu bağlamda kaynağı güvenilir olmayan ve teyit edilmeyen bilgileri internet ve sosyal medya ortamında paylaşmamak, yorum yapmamak ve beğenmemek gerektiğini vurgulamaktadır.

Doğu Anglia Üniversitesindeki (UEA) bilim insanları Şubat 2020’de gerçekleştirdikleri bir araştırmada, yanlış bilginin yayılmasının hastalığın yayılmasını nasıl etkilediğini analiz etmişlerdir. Araştırma bulguları, sahte haber paylaşan insanları durdurmak için yapılan başarılı çabaların hayat kurtarmaya yardımcı olabileceğini göstermektedir. Türkiye’de de korona virüs salgını sürecinde yanlış bilgi içeren haberlerin en fazla yer aldığı mecraların, bu haberlerle ilgili farkındalık düzeyinin ve kullanıcı tecrübesinin tespit edilmesi amacıyla TRT Akademi tarafından “İnfodemi Araştırması Raporu” hazırlanmıştır (TRT Akademi İnfodemi Araştırma Raporu, 2020: 228-229).

İnfodemi ya da bilgi kirliliği; toplumları olumsuz etkilemek, toplumların ruh sağlığını bozmak, toplumsal karışıklık, korku ve telaş yaratmak, toplumsal bağışıklığımızı, direncimizi, güvenimizi ya da karşı koyuşumuzu ortadan kaldırarak, insanların, toplumların ya da ulusların ruh ve beden sağlığını bozmayı amaçlayan bir salgın biçimidir. Bu salgın, sadece virüslerle yapılan savaşımı değil her türlü savaşımı olumsuz etkileyebilmektedir. Örneğin DSÖ, Covid-19’a yönelik gerçek dışı ya da hatalı bilgilerin yayılımının “aşırı bilgi yükünün kaçınılmaz olarak beraberinde yanlış veya güvenilir olmayan bilgileri de getirmesini, yanlış bilgi epidemisini” karşılayan bu fenomen kapsamında tanımlanmakta, bu durumun toplumlarda panik ve korkuya sebep olabildiğini, hastalıkla mücadeleyi güçleştirebildiğini, damgalamayı artırabildiğini ifade etmektedir. Bu bilgi kirliliğine dayalı karmaşa, sağlıklı bir bilgi ekosistemini ortadan kaldırmakta, ilgili sağlık sorunuyla baş edilmesini tehdit edecek hale getirebilmektedir. Doğru olmayan bilginin özellikle internet ortamında yayılımı salgını yönetmekten sorumlu kurumlara ve bilim insanlarına güvensizliği de beraberinde getirmekte ve sorunun çözümüne zarar vermektedir (TRT Akemi, 2020:228).

Birleşmiş Milletler de Kovid-19 krizinde yanlış bilgi ve siber suçla yani “infodemi” ile mücadele ettiğini belirtmiştir. Birleşmiş Milletler 9. Genel Sekreteri António Guterres: “Ortak düşmanımız #KOVİD19, ancak düşmanımız aynı zamanda “infodemik” yanlış bilgidir.” şeklinde infodeminin önemini vurgulamıştır. Bununla birlikte “Milyonlarca insan, Kovid-19'un bulunmadığı ya da bir mucize tedavinin bulunduğu ya da virüsün insanlığı yok etmek ya da kâr etmek için bir komplo sonucu ortaya çıktığı gibi tehlikeli iddialara maruz kalmaktadır. Yanlış bilgi çevrim içi olarak, mesajlaşma uygulamalarında ve kişiden kişiye yayılmaktadır. Bunu engellemek için bilim insanları ve kurumların insanların güvenebileceği bilgileri onlara ulaştırması gerekmektedir.” şeklinde belirtmiş; infodeminin insanlar tarafından kabul görmesini engellemek için herkesin iş birliği içinde olmasını önermiştir (TRT Akademi İnfodemi Araştırma Raporu, 2020: 228).

Doğru zamanda, doğru haberciden doğru ortam aracılığıyla doğru mesaj hayat kurtarabilir- yanlış bilgi veya karışık mesajlar hayatlara mal olabilir (www.who.int). Geçer İnfodemi için, “aşırı ve asılsız bilgi veya haber salgınının toplumda korku ve paniğe yol açarak esas salgının yönetimini zorlaştırması şeklinde ifade ediliyor. Özellikle kaos zamanlarında her bilgiye inanılmaması gerektiğini söylesek de insanlar dijital mecralardan bilgi almaktan çekinmiyorlar diyerek yanlış bilgiyi ispat etmenin zorluğundan bahsetmektedir (TRT Akademi, 2020: 207). Alev Alatlı ile yapılan röportajda Alatlı; Misinformation diye muhatabını yanıltmak amacıyla bilerek, isteyerek düzenlenmiş yanlış veya natamam bilgiye diyoruz. Bilgiyi saptıran, hasmını yanıltmak isteyen bir devlet kurumu ya da medya organıysa, “disinformation”dan bahsediyoruz, yani “bilgi” gibi göründüğü halde aslında bilgi olmayan. Bu bağlamda, istihbarat örgütleri yaratıcı dezenformasyon yapar. Dönelim korona’ya. Gerçeklik kontrolü, her şeyden önce salgının varlığını söylüyor. Öyleyse sağlığınıza dikkat edin, önerilen önlemleri ihlal edip kendinizi ve çevrenizi gereksiz riske atmayın. Bilmediğiniz konuda atmayın. Basından, televizyondan, hele de sosyal medyadan duyduklarınızın aslını sorgulayın. Rakamları doğru değerlendirin. Örneğin, bir önceki HIV virüsü, AIDS, salgınındaki rakamlarla kıyaslayın, SARS olayına bakın. Her halûkârda arabeskleşmeyin, abartmayın, sakin olun” demektedir. (TRT Akademi, 120).

İnfodemi araştırmaları, daha çok Twitter, Facebook ya da Instagram üzerine yoğunlaşsa da TRT Akademinin analizi başka bir mecraya dikkat çekmiştir. Kişiler Whatsapp üzerinden paylaşımı daha çok öncelemektedirler. Çünkü kullanıcılar, Whatsapp’ı daha özel ve güvenilir bulmaktadır. Yüzlerce kullanıcının bir şeyler söylediği ve yazdığı yerlerde bilgi paylaşmaktansa daha çok kendilerine ait olan bir kapalı odada olmayı ve orada bilgi paylaşmayı tercih etmektedirler. Ancak burada “yankı odası” (echo chambers) tehlikesi ortaya çıkmaktadır. Kullanıcılar sadece birbirini teyit eder nitelikte bilgiler paylaşmakta ve bu bilgileri dışarıdan doğrulamıyorlarsa yanlış bilgi, onlarda, uygulanmaya değer bir hakikat olarak görünmeye başlayabilmektedir. Kendi söylediklerinin yankılandığı bir kapalı odada insana kendi sesi yanlış da olsa güvenli gelebilir. Kişi haberi sadece kendisi gibi inanan insanlarla paylaşmayı daha çekici görecektir. Çünkü böylece konfor alanı da bozulmayacak zihinsel bir zorlanmaya ihtiyaç hissetmeyecektir. Fakat kullanıcı yankı odasından çıkıp haberi diğer kaynaklardan teyit etmelidir. Özellikle salgın ile ilgili yanlış bilginin öldürücü sonuçları olabilir (TRT Akademi, 2020: 222)

Bu bağlamda infodemi ile mücadelenin iki boyutundan bahsedebiliriz. İlki bütün bireyleri ilgilendiren “bireysel” boyut ikincisi ise devlet ve sosyal medya şirketlerini içerisine alan “kurumsal” boyuttur. Bireysel kontrol mekanizmaları, her seviyeden öğretim kurumlarında, medya okuryazarlığı gibi bir eğitim içeriğinin yaygınlaştırılmasıyla daha da etkinleştirilebilir. Resmi boyutta ise doğru haberi topluma ulaştırmakla sorumlu olan kurumların çalışmaları desteklenebilir. Sosyal medya mecralarının “yanlış haber” kaygısıyla tümüyle kapatılması bir bakıma haber alma özgürlüğünün kısıtlanması ile ilişkili olacağı için bunun yerine yanlış ve yanlı haber paylaşan hesaplara yaptırım uygulanması söz konusu olabilir (TRT Akademi, 2020: 223-224).

20. ve 21. Yüzyıl halk sağlığı tarihi, salgınlar sırasında yanlış bilgilerin toplum sağlığına ve sağlık otoritelerine olan güvene ne kadar büyük zararlar verdiğinin örnekleriyle doludur. Yanlış bilgilerin ve karışık mesajların bireyleri ve toplulukları bunalttığı dijitalleştirilmiş bir dünyada riskler daha yükselmektedir. Bu sadece bir iletişim sorunu değil, aynı zamanda bilgidemik yönetime yönelik bir sorundur (www.who.int). Yanlış bilgi nedeniyle yanlış önlem ve tedavi yöntemleri ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir, bilim inkârcılığı salgınla mücadelenin önünü tıkayabilir. Salgının yaratacağı korku ve panik ortamı, karar alma mekanizmalarımızı etkileyebilir; virüs ve neden olduğu hastalık üzerinden toplumsal kutuplaşma derinleşebilir, taraflar birbirini itham edebilir ve bu sırada topyekûn mücadele tehlikeye düşebilirdi. Virüs ve neden olduğu hastalık, belli bir etnik köken, milliyet, cinsiyet, yaş ya da inanç grubunun damgalanmasına neden olabilir (Yılmaz N., Keskin Ö. H., 2020:645).

Dezenformasyonun ve manipülasyonun gerçek ilacı; doğru bilgilendirme, kamuoyu ile iyi ilişkiler ve demokrasidir. Çünkü dedikodu; ikna edici bilginin verilmediği, tartışma ve eleştirinin yasak olduğu, güvene dayalı ilişkilerin tahrip olduğu zamanlarda ortaya çıkar. Dezenformasyon ve manipülatif eylemler böyle durumlarda çok daha rahat hayat bulurlar. Sosyal medya mecraları, yaygınlaştırma için en ideal yerlerdendir. Çünkü bu mecrada bir şey ispat etme zorunluluğu yoktur. Yalan ya da eksik haber, montajlı video ve resimler, yönlendirmeli istatistikler eğer kullanıcının tarafgir olduğu konuya su taşıyor ise kolaylıkla paylaşıma açılabilir.

Covid 19 salgını yenidünya düzenini oluşturmak için uygulanan bir biyolojik silah mı, ya da insanlığın bitmez tükenmez kazanma ihtiraslarının bir sonucu mu, aşılar denildiği gibi bir takip projesi mi yoksa bir kurtarıcı mı? Biontech mi, Sinovac mı? Yoksa hepsi senaryo mu? Şimdilik bu soruların cevabını ben de bilmiyorum fakat bildiğim şey eğer güvene dayalı doğru bilgi aktarımı kamuoyuna yeterince yapılmaz ise gelecekte yanlış bilgiye dayalı kaos kaçınılmaz olacak ve doğrulara güven kalmayacağı için sosyal felaketler yakamızı bırakmayacak.

 

Kaynakça:

  1. Selva Dilan Gölbaşı, Selma Metintaş (2020), Covıd-19 Pandemisi ve İnfodemi, ESTÜDAM Halk Sağlığı Dergisi ;5(COVID-19 Özel Sayısı) 127 https://doi.org/10.35232/estudamhsd.797508
  2. https://www.who.int/teams/risk-communication/infodemic-management, erişim tarihi: 04/08/2021
  3. Beyoğlu, Olgun (2020), https://www.kibrisgazetesi.com/infodemi-bilgi-kirliligi-makale,12464.html Erişim tarihi: 04/08/2021
  4. Nilgün Yılmaz, Öyküm Hüma Keskin, Doğruyu “Teyit”: Teyit’in Covıd-19 İnfodemisi İle Sekiz Aylık Macerası, TTB covid 19 Pandemisi altıncı ay değerlendirme raporu
  5. https://teyit.org/kriz-anlarinda-soylenti-yanlis-bilgi-paylasiyoruz
  6. TRT Akademi (2020), İnfodemi Araştırması Raporu Kovid 19, 5. Cilt 10. Sayı için özel ek Rapor