YAKIN GELECEKTE KABUS OLABİLECEK 7 TREND VE DAVRANIŞSAL AÇIKLAMALARI

Yüzlerce yazıda ve açıklamada dünyadaki teknolojik değişimin birçok şeyi değiştirdiğini okumuşsunuzdur. Birçok uzman ve trend analisti bunu görebiliyor. İş yapış şeklimizden, ilişkilerimize ve sosyal hayatımıza kadar birçok olgunun daha hızlı değiştiğini görebiliyoruz. Bunların bazılarına çabuk alışıyoruz ve çabuk benimsiyoruz. Bazılarını kabul etmek istemiyoruz ancak bizim kontrolümüz dışında ve gözümüzün önünde değişime şahit oluyoruz. Genellikle gelecekle ilgili yapılan analizler 5-10 yıllık süreci kapsıyor. Ben bu yazımda 2-5 yıl arası bir projeksiyon yapmak istiyorum. Eğer hazırsanız birazcık karanlık olabilecek bazı tahminlerde bulunacağım ancak yazımında sonunda kısaca ne yapabileceğimizi de belirteceğim.

Trend 1: Sosyal Medya Kullanımı-Problem: Hedonik Adaptasyon (Haz Uyumlaması)

Sizlere 2010'lardan beri söylenen şeyi tekrarlamak için yazmıyorum. Ancak sosyal medyanın hayatımızın bir parçası olmaktan çok daha fazla ileri gittiğini söylemek yanlış olmaz. Sizi bilmiyorum ama ben Instagram'da geçirdiğim 10-15 dakika sonunda kendimi iyi hissetmediğimi fark ettim. Bunun sebebi orada gördüğünüz kişilerin hayatlarının en güzel taraflarını paylaşmaları. Hedonik Adaptasyon (Brickman, Campell 1971), büyük arzu duyulan şeylerin ulaşılması durumunda, haz seviyesinin bir süre sonra eski haline hatta daha aşağıya doğru gelmesi olarak açıklanabilir. Instagram'da gördüğümüz parlak ve eğlenceli görseller, bizim de bu seviyelerde mutluluk hedeflememizi sağlayabilir. Bu beklenti gerçek hayatımızda büyük hayal kırıklığına yol açabilir. Eğer sürekli olarak güzel şeyleri paylaşarak etkileşim alıyorsak, psikolojik durumumuz ne olursa olsun gerçek dışı paylaşımlar yapmaya devam edebiliriz. Eğer paylaşım yapmıyorsak bile, yapılan paylaşımları olması gereken olarak algılayarak kendimizi depresif hissedebiliriz. Unutulmamalıdır ki sosyal medya platformlarının sattığı şey "görüntülenme"dir. Daha çok görüntülenme için daha çok kullanıcı, daha çok kullanıcı içinse daha çok etkileşim gerekir. Bu etkileşimi arttırmak ve insanların kendilerini daha iyi göstermek adına geliştirilen filtreler gibi teknolojiler bu trendi çok daha hızlandırmaktadır. Sosyal medya aynı zamanda bizlerin hayatlarını kendi istediğimiz bir hikâye olarak tekrar yazmamızı sağlamaktadır. Çok iş yapıyor gibi gözükmek mi istiyorsunuz? Bolca kahve ve çalışma ortamı paylaşın. Eğlenceli bir gezgin misiniz? Bolca gittiğiniz yerleri paylaşın. En iyi yemekleri bilen bir gurme mi olmak istiyorsunuz? Bol ışıklı güzel yemek fotoğrafları ve videoları paylaşın. Bunların hepsini hayatınızın normal bir akışı gibi paylaştığınızda, sosyal medya dışında kendinizi mutsuz ve değersiz hissederek kullanımızı daha çok arttıracak bir davranış kısır döngüsüne girebilirsiniz.

Trend 2: Yankı Odaları-Problem: Yankı Odası Etkisi

Internet üzerinde gezdiğiniz bütün sayfaların, eklediğiniz her hesabın ve bütün etkileşimlerinizin birer veri olarak saklandığını ve işlendiğini biliyoruz. Başta hayatımızı gayet kolaylaştırdığını da söylememiz mümkün. İstediğiniz ve aradığınız ürünleri görüyorsunuz, istediğiniz fikirleri okuyorsunuz, istediğiniz kişilerle etkileşim kuruyorsunuz. Çünkü sosyal medya platformları bunun dışında size karşıt olan görüşlerin yayınlanmasını istemiyor. Siz hangi verilerle araştırma yaparsanız, hangi web sitelerine girerseniz ve kimlerle konuşuyorsanız size istediğiniz ve haklı olduğunuz bir eko sistem sunuyorlar. Bu durumda yankı odası etkisi görülüyor. Yankı Odası Etkisi, aynı düşünce etrafında birleşen insanlara sunulan bilginin o düşüncenin etrafında bulunan sınırlı alanda kalması, aynı görüşteki düşüncenin pekiştirilerek hiç sorgulanmadan benimsenmesi ve gerçeğin kendisinin inanılmaz bir haline dönüşmesidir. Internet, yankı odası etkisini arttırıyor. Topladığı verilerle bizleri sadece kendi düşüncemizde ve zevklerimizde olan yerlerle buluşturuyor. Bu durumda bize karşı olan görüşlere ve zevklere toleransımız gittikçe düşüyor.

Trend 3: Eksi Kutuplu Olma (Negatif Olma)-Problem: Olumsuzluk Yanlılığı

Olumsuz bir haberin, olumlu bir habere göre okuma ihtimalimizin 2 katı olduğunu biliyor muydunuz? (Soroka, McAdams. 2015). Bu yüzden internet üzerinden okunan haberlerin çok önemli bir kısmı olumsuz haberlere odaklanmış durumda. Okuduğunuz haberler, izlediğiniz analiz videoları veya makaleler (bunun gibi) daha çok olumsuzluk üzerine oluyor. Çünkü olumsuz şeyler daha çok görüntülenme getiriyor.

Trend 4: Kendinden Aşırı Emin Olma Durumu-Problem: Dunning-Kruger Etkisi

Az bilen insanlar, bilgileri konusunda kendilerinden çok daha fazla emin olurlar. Deneyim arttıkça bu emin olma durumu geriler. Bir şey daha derin öğrendikçe çok az şey bildiğinizi anlarsınız. Dunning-Kruger etkisi (Kruger, Dunning. 1999), bir görevde düşük yeterliliğe sahip kişilerin yeterliliklerini abarttığı bilişsel bir ön yargı varsayımıdır. Internet üzerinde birkaç video izleyerek, birkaç kişinin yazılarını okuyan çoğu kişinin konu hakkında derin bilgiye sahip olma iddialarına hepiniz şahit olmuşsunuzdur. Bilgiye kolay ulaşılan bir ortamda herkes, her konuda bilgi sahibi olduğunu ve işin uzmanı olduğunu söyleyebiliyor. Bu tür kişilerle tartıştığınızda en çok duyduğunuz şey "ben bunu araştırdım" şeklinde oluyor. Dolayısı ile nesnel bir bilgiye ulaşmak, bir konu üzerinde derin bir araştırma yetisine sahip olmak git gide herkese daha zor ve karmaşık gelmeye başlıyor.

Trend 5: İzolayson-Problem: Yalnızlık

Teknoloji sayesinde artık bilmediğimiz bir yemeği yapmak istediğimiz zaman, Ayşe teyzeye sormak zorunda kalmıyoruz. İstediğimiz ürünleri evden çıkmadan kapımıza kadar çok hızlı bir şekilde getirtebiliyoruz. Evden çıkmadan trafiğin ne kadar yoğunlukta olduğunu görüyoruz. Ruh eşinizi birkaç uygulama basitçe bulmaya çalışabiliyorsunuz. Bu durum bizi yavaşça izolasyona doğru itiyor. Başka insanlara ihtiyacımız kalmadıkça, evimizde yalnız kalmak, yalnız bir şeyler yapmak ve insanlarla etkileşim kurma isteğimiz gittikçe azalıyor.

Trend 6: Siber Zorbalık-Problem: Doğrulama Önyargısı

Şimdiye kadar okuduğunuz 5 trendin doğal sonucu siber zorbalık olarak ortaya çıkıyor. Siber zorbalık; utanç verici kaba davranışların, küfürlü konuşmaların ve başkalarına karşı düşmanca çevrimiçi ileti, tehdit, taciz ve negatif yorumların, izinsiz fotoğraf paylaşımının, e-posta, web siteleri, sosyal ağlar ve mesajlaşmalar aracılığı ile kasıtlı olarak gerçekleştirilmesi eylemidir. Internet sayesinde herkes kendi görüş balonunda kaldığı ve dışarısına bakmadığı için, kendi görüşümüzde olmayan ya da hoşumuza gitmeyen davranışta bulunan kişilere siber zorbalığın farklı şekillerde uygulandığını görüyoruz. Dedikodu, trolleme, kandırma, sahte hesap, taciz ve dışlama siber zorbalığın sadece birkaç örneğidir. Sosyal medya platformlarında oluşan kutuplaşma, git gide siber zorbalığı arttırmaktadır.

Bütün bu karanlık trendler gözümüzün önünde gerçekleşmeye devam ederken yapabileceğimiz en doğru şey, her gün kullandığımız ve hayatımızı kolaylaştıran ve daha da kolaylaştırmaya devam edecek olan teknolojiye bir adım geriden bakmak olabilir. Bu karanlık trendler bizim teknolojiyi çok daha iyi anlamamıza, onu daha doğru alanlarda doğru yaklaşımlarla kullanmamızı sağlayacaktır.