Türkiye’de sosyal medyanın etkileri üzerinde birçok araştırma yapılmakta. Her geçen gün ülkemizde internet ve sosyal medya kullanımı artmakta fakat araştırmalar göstermektedir ki yeni medyanın sağlayacağı iddia edilen mutluluk ve yaşam kalitesi artmak yerine medyaya yansıyan şekliyle düşmektedir. Yeni medya, internet ve öznel refah arasındaki ilişkiyi açıklamaya yardımcı olması bakımından Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2017 yılı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması ile 2017 yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırmasının verilerine göz atmak yararlı olacaktır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2017 yılı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırmasının sonuçları şöyledir:
Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması, 2017
Temel göstergeler, 2008-2017
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2017 yılı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırmasının sonuçlarına göre, bilgisayar ve internet kullanımı 2017 yılında 16-74 yaş grubundaki bireylerde sırasıyla %56,6 ve %66,8 oldu. Bu oranlar 2016 yılında sırasıyla %54,9 ve %61,2 idi. Bilgisayar ve İnternet kullanım oranları 16-74 yaş grubundaki erkeklerde %65,7 ve %75,1 iken, kadınlarda %47,7 ve %58,7 oldu. Türkiye’de, her on hanenin sekizi İnternet erişim imkânına sahip.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2017 yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırmasının sonuçlarına göre ise;
Genel mutluluk düzeyi, 2011-2017
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2017 yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırmasının sonuçlarına göre ise; Mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı 2016 yılında %61,3 iken 2017 yılında %58 oldu. Mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise %10,4’ten %11,1’e yükseldi. Kadınlarda mutluluk oranı, 2016 yılında %64,5 iken 2017 yılında %62,4’e, erkeklerde bu oran %58,1’den %53,6’ya düştü. Yaş gruplarına göre mutluluk düzeyine bakıldığında, 2016 yılında en yüksek mutluluk oranı %65,1 ile 18-24 yaş grubunda iken 2017 yılında en yüksek mutluluk oranının %66,1 ile 65 ve üzeri yaş grubunda gerçekleştiği görüldü. En düşük mutluluk oranı ise 2017 yılında %53,1 ile 45-54 yaş grubunda gerçekleşti. Bu durum yeni medya kullanım oranı ile mutluluk arasında pozitif bir ilişkinin varlığı ortaya çıkmamaktadır.
Kullanıcılar, olumlu nedenlerden ötürü ve iyi hissetmek adına sosyal medyayı ziyaret etmekte fakat Kaspersky Lab’ın, dünya genelinde 16.750 kişiyle yaptığı anketle, insanların sosyal medya ile ilgili bir sıkıntısını ortaya çıkardı. İnsanlar genellikle sosyal medyaya zaman ayırdıktan sonra çeşitli nedenlerle olumsuz duygular yaşıyorlar ve bu da sosyal medyanın olumlu etkilerinden daha ağır basıyor. Türkiye’de de durum farklı değil. Türk insanı (%56) sosyal medyaya ciddi bir zaman ayırıyorlar. İnsanların %57'si davet edilmedikleri bir partiden arkadaşlarının paylaştığı bir içeriği görünce mutsuz olduklarını; %53’ü de arkadaşlarının mutlu tatil fotoğraflarının kendileri üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu söylüyor. Dahası, %40'lık bir kesim de, geçmişte paylaştıkları mutlu içeriklere bakmanın, eski yaşamlarının şimdikinden daha iyi olduğunu düşünmelerine sebep olduğunu belirtiyor ( http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/sosyal-medya-mutsuz-ediyor-40332771).
Sonuç olarak; yazımızın konusunu oluşturan refah, bireylerin yaşamlarından mutlu olması, ferah ve huzurlu bir hayat sürmesi, yüksek rahatlık düzeyine ve iyi bir yaşam kalitesine sahip olmasıyla beraber yaşam memnuniyetinin yüksek olması şeklinde tanımlanıyor. Öznel bir durum olan bireyin yaşam kalitesinin değerlendirilmesi, kişinin hayat şartlarını kabul etmesi veya bir bütün olarak bireylerin hayata dair ihtiyaçlarının karşılanması anlamına gelmektedir.
Literatürde “beyan edilmiş mutluluk” veya “öznel refah” kavramları ile eş anlamda kullanılmakta ve kişinin sürdürmekte olduğu hayatı bir bütünlük içinde olumlu olarak değerlendirmesi anlamına gelmektedir (TÜİK, 2013). Yaşam tatmini ve bireysel mutluluğu yani pozitif duyguları birlikte ele alan ve sübjektif bir ölçü olarak tanımlanan öznel refah kavramı pek çok deneysel çalışmaya konu olmuştur. Mutluluk, bireyin bir bütün olarak kendi yaşam kalitesini değerlendirme derecesidir.
İnternetin hayatımızın her alanın nüfuz etmesiyle birlikte, alışkanlıklarımız ve yaşam pratiklerimiz üzerinde birtakım değişimler meydana geldi. Bu değişimin olumlu etkileri kadar olumsuz etkileri de mevcut. Örneğin, bireyler internetle birlikte, bilgiye ulaşmada büyük kolaylıklar yaşamakta fakat bilgi güvenirliliği konusu insanı bu konuda çıkmaza sokmaktadır. Bireyler evden çıkmadan alışverişlerini yapabilmekte, faturalarını ödeyebilmektedir ancak bu durum beraberinde güvenlik sorunlarını hatta sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Bireyler sosyal medya kullanımıyla birlikte çok sayıda insanla iletişime geçerken, gerçek hayatında giderek yalnızlaşmaktadır. İnsanlar sosyalleştiğini bu medya ile iddia ederken aynı zamanda suskunluk sarmalında korku ve endişeye dayalı asosyal bir varlığa dönüşmektedir. Gerçek hayattan daha fazla şiddete ve zorbalığa maruz kalan insan yaşam kalitesinin artmasını beklerken daha fazla mutsuzluk girdabına kapılmıştır. Kısaca yukarıda belirtilen araştırmalar ışığında söylenebilir ki, faydaları sayılmakla bitmeyen sosyal medya insanı refaha ulaştırmamıştır.
Kaynakça: