Türk Dünyasında Sinema Yazı Dizisi-1: AZERBAYCAN SİNEMASI

Türk Dünyasının entegrasyonu ile ilgili gelişmeler heyecan verici şekilde devam ederken biz de Gaspıralı’nın bize çizmiş olduğu yola uygun olarak fikirde birliğe katkı sağlamak amacıyla Türk Dünyası Sinemalarını masaya yatırıyoruz. Amacımız Türk Dünyası sinemalarını halkımıza tanıtmak ve farkındalık oluşturmak. Sinema yazılarımızın ilkini Azerbaycan sineması oluşturuyor.

Azerbaycan Sovyet Sineması

Azerbaycan sineması üç farklı dönem ile anlatılabilir. İlk dönem Sovyetler Birliği egemenliğine girilmeden önceki dönem yani 1898-1917 dönemi. Bu dönem sinema için de erken dönem olması sebebiyle belge niteliği taşıyan kısa kayıtların yapıldığı dönemdir. İkinci dönem Sovyetler Birliği bünyesinde yapılan 1920-1990 arasındaki dönem ki bu dönem de kendi içinde Sovyet liderlerine göre şekil almış farklı eğilimlerinde olduğu bir dönemdir. Çok sayıda film yapılmış içerikler liderlerin duruşuna göre farklılık göstermiştir. Son dönem ise bağımsızlık sonrası Azerbaycan sinemasıdır. Modern Azerbaycan’ın önemsediği bir alan olan sinema bu dönemde çok önemli gelişmeler göstermiş ve dünya sinemasında adını duyurmaya başlamıştır.

Azerbaycan, Osmanlı İmparatorluğu ile neredeyse aynı zamanda sinema ile tanıştı. Rus Alexandr Mişon Bakü’ye gelip yerleşen ilk girişimcilerden biriydi. Fotoğrafçı ve kameramandı ve Mikhailovski Caddesi'nde (Aliyev Caddesi) bir fotoğraf stüdyosu işlettiği Bakü'de yıllarca yaşadı. Mişon, Bakü'deki bilimsel fotoğrafçılık topluluğunda aktif hale geldi ve bu topluluğun sekreteri oldu. 1879'dan 1905'e kadar, manzaraları, petrol üretimi ve arıtma sürecinin yanı sıra petrol patlamalarını ve petrol sahalarında çıkan korkunç yangınları belgeledi. Fotoğraflarının kopyaları bugün hala mevcuttur.

Mishon 1898'de Bakü'deki günlük hayatı filme almaya başladı. Niyeti bu filmleri Paris'te göstermekti. Kaspi gazetesi 1 Ağustos 1898'de filmini duyurdu. Şöyle diyordu: "2 Ağustos 1898 Pazar günü A. Mishon, mühendis Jules Carpentier tarafından geliştirilmiş bir Lumière film kamerasıyla çektiği bazı filmleri gösterecektir. Kafkasya ve Orta Asya'ya ait bu filmler önümüzdeki Uluslararası Paris Sergisi için hazırlanmıştır ve Bakü'de Vasilyev-Vyatsky Sirk Tiyatrosu'nda sadece bir kez gösterilecektir. Aşağıdaki filmler gösterilecektir: Bibi-Heybat petrol sahasında petrol fışkırması sonucu çıkan yangın, Buhara Emiri Ekselanslarının Dük Aleksey'in Büyük Vapuru ile yola çıkış töreni, Kafkasya'dan bir halk dansı ve kısa süre önce Bakü'nün parklarından birinde sergilenen "Verdi, Yakalandın" adlı komediden sahneler. Daha ayrıntılı bilgi için afişlere bakınız. Etkinlik saat 21:00'de (Akşam 9) başlayacaktır."

Sovyetler Birliği döneminden günümüze kadar Azerbaycan'da 3000'den fazla film çekilmiştir. Bunlardan 300 kadarı uzun metraj, 100 kadarı kısa metraj sinema filmidir. Ayrıca bunlardan 20 kadarı uzun metraj, 30 kadarı ise kısa metraj televizyon sinema filmidir. Yine bu filmlerden 20 kadarı dizi, 10 kadarı müzikal, 100'den fazlası televizyon tiyatro oyunu, 50 kadarı televizyon sinema-tiyatro oyunudur. Bu filmler arasında çizgi filmler de bulunmaktadır. 100’e yakın çizgi sinema, 20’ye yakın ise televizyon çizgi filmi çekilmiştir. Belgesel sayılarına gelince, 50’den fazla uzun metraj, 1100'den fazla kısa metraj belgesel çekimi yapılmıştır. Bu belgesellere 20 kadarı uzun metraj belgeseli ile 600'den fazla kısa metraj televizyon belgeselini de ilave etmek gerekir.

Azerbaycan sinemasının doğuş tarihi olarak Mişon’un çektiği belgesel kayıtlarının gösteriminin yapıldığı 2 Ağustos 1898 tarihi kabul edilmektedir. Söz konusu tarihte gösterimi yapılan filmlerin isimleri bellidir ancak bu filmlerin hangilerinin günümüze kadar ulaştığıyla ilgili olarak kaynaklarda net bilgi yoktur. Bazı kaynaklarda 20. yüzyılın başlarında Bakü’nün petrol çıkarmada merkez olduğunu, bölgede Pate, Pirone ve Filma gibi yabancı sinema şirketlerinin temsilciliklerinin bulunduğu ve bu şirketlerin eğlenceli filmler çektiği yazılmıştır. 1910’larda Bakü şehrinde 14 sinema salonu bulunduğu da belirtilmektedir. 1915 yılında ise özel sektörün inisiyatifi ile sinema filmlerini dağıtmak için şirket kurulmuştur. Bu yıllarda “V Sarstve Nefti İ Millionov” (Petrol ve Milyonlar Saltanatında) (1915) ve “Arşin Mal Alan” (1916) gibi kurmaca filmlerin çekimleri gerçekleştirilir.

1920’lerde Sovyetler Birliği’nin ortaya çıkmasıyla birlikte durumlar değişir. 1923’te Azerbaycan Foto-Sinema Yönetimi (AFKU) kurulur. Sonraki yıllarda bu kurum “Azerbaycanfilm” (Film çekimi yapan kurum) ve Goskino (Devlet sinema) adıyla ikiye ayrılır. Her iki kurum üzerinden sinema alanındaki faaliyetler yürütülür. Daha sonra ise ülkedeki sinema salonları ve dağıtım şirketleri devletleştirilerek AFKU’nun altında birleştirilir. “Legenda O Deviçey Başne” (Kız Kulesi Hakkında Efsane) adını taşıyan sinema film yeni şartlarda çekilen ilk uzun metrajlı kurmaca film olarak tarihe geçer.

1925 yılında ise Ulusal Oyuncuları ve Yönetmenleri yetiştirmek amacıyla özel stüdyo oluşturulmuştur. Film sektöründe çalışanların tecrübelerini arttırmak amacıyla çok sayıda ünlü sinema uzmanı Bakü’ye çağrılır. 1920’li yıllarda Azerbaycan sinemasında dini fanatizme karşı mücadele, devrim ve özgürlük, kadınların özgürleşmesi konuları en temel, en çok ele alınan konular olmuştur. Kurmaca filmlerin yanı sıra belgesel ve yeni rejimin ruhuna uygun çok sayıda propaganda içerikli filmler çekilmiştir.

1925 yılında Abbas Mirza Şarif-Zade, “Vo İmya Boga” (Tanrı Adına) isimli filmi çekmiştir. “Bismillah” olarak da bilinen bu film, Azerbaycan kökenli bir yönetmen tarafından çekilen ilk film olmuştur. Abbas Mirza Şarif-Zade, Azerbaycan sessiz sinemasındaki en önemli yönetmen ve oyuncu, Azerbaycan kültürü ve tiyatrosunun oluşmasında en büyük katkıyı sağlayan isimlerden biri olarak tarihe geçer. Azerbaycan sinemasının bu önemli ismi Stalin tarafından 1937 yılında yapılan “Büyük Tasfiye”nin kurbanları arasında yer almış, 16 Kasım 1938 tarihinde kurşuna dizilerek idam edilmiştir.

Azerbaycan sinema tarihinin önemli isimlerinden biri de İzzet Orudjeva’dır. Sessiz sinema döneminde Azerbaycan’ın ilk kadın oyuncusu olan Orudjeva, 1930’larda Bakü’de çekilen sinema filmlerinin vazgeçilmez isimleri arasında yer almıştır.

Sesli filmlerin üretimi Azerbaycan’da 1935 yılında “U Samogo Sinego Morya” filmi ile başlamıştır. Sinemacılar sesli filmlere hızla adapte olurken 1936-1941 yıllar arası 10’dan fazla sesli film gösterime girmiştir.

Diğer Sovyet Cumhuriyetlerinde olduğu gibi, Azerbaycanlı sinemacılar da Sovyetler Birliği Devlet Sinematografi Enstitüsü’nde (VGİK) eğitim görmüştür. Orta Asya’daki Sovyet Cumhuriyetlerine göre, Azerbaycanlı sinemacılar Moskova’da sinema eğitimini daha erken görmeye başlamış, hatta Bakü’de oyuncu ve yönetmenleri yetiştiren özel stüdyo bile açılmıştır. Ünlü Rus yönetmen Sergey Ayzenştayn’an ders alıp, 1935 yılında VGİK’dan mezun olan ilk Azerbaycan film yönetmeni ise Samed Mardanov olmuştur. Ancak Mardanov sadece 1 veya 2 sinema projesinin gerçekleşmesine katkıda bulunabilmiş, yönetmen olarak çektiği ilk uzun metrajlı filminin kurgu sürecinde yani 1939 yılında vefat etmiştir.

2. Dünya Savaşı yıllarında, Azerbaycan’ın sinemacıları daha çok savaşın etrafındaki konulara odaklanan belgesel filmleri üzerinde çalışmışlardır. Genelde bu filmlerde vatan sevgisi, halkın savaşı kazanmak için yaptığı mücadeleler işlenmiştir. Savaş döneminde belgesellerle birlikte, bazı kurmaca filmleri de çekilmiştir. Savaşın ardında çekilen filmlerde komedi türü artmaya başlamıştır.

1950’lerde Azerbaycan sinemasında eğitimli ve tecrübeli isimler çoğalmıştır. Çekilen film sayısı artarken ele alınan konular genişlemiştir. Bu genişleme partinin belirlediği çerçeve ve siyasetin dışına çıkmamıştır. Bu dönemde sinemacılar filmlerinde kendi ulusal görüntü ve tarzlarını da oluşturmaya çalışmışlardır.

Birçok alan uzmanına göre 1960-1970’li yıllar Azerbaycan sinemasının altın çağıdır. Bu dönem eğitimli genç sinemacılar kuşağı olarak da nitelendirilir. Genç sinemacılar, ilk kuşak yönetmenlerin ele aldığı konuları daha da derinleştirmiş, farklı sinema dili arayışlarına girmiştir. Bu dönemde çekilen filmlerde ahlaki ve etik sorunlar, modern hayata dair farklı bakış açıları, insanların karakterlerinin analizi, genç neslin oluşumu ön plandadır. Bu dönemde kurmacanın dışına çıkılarak ekranlarda hayati sorunları olan gerçek insanları görmek mümkün olmuştur.

1970 yılında “Mozalan” hiciv sinema dergisi çıkmaya başlamıştır. Dergide yayınlanan kısa film dizilerinde günlük hayatta rastlanan kusur ve eksiklikler, durumlar açık ve net biçimde kendisine yer bulmuştur. Konulara hiciv diliyle yaklaşmak, güldürmek ve güldürürken düşündürmek “Mozalan”ın ana çalışma yöntemlerinden biriydi. Dergi 200 sayıdan fazla yayınlanmıştır.

Seslendirme ve dublaj işlemleri de Azerbaycan sinema sektöründe önemli bir yer tutar. Dublaj stüdyosunda 1960 ve 1980’li yıllar arasında yılda ortalama 60 sinema filminin dublajı gerçekleştirilmiştir. Aynı dönemde Azerbaycan’da yılda ortalama 7 film ve 20 belgesel film çekildiği belirtilmiştir.

Yazar ve yönetmen Gasan Seyidbeyli de Azerbaycan sinemasındaki önemli isimlerden biridir.  Seyidbeyli, Moskova’da sinema eğitimi görmüştür. Öyküler, oyunlar, senaryolar yazmış, belgeseller çekmiştir. 8 uzun metrajlı filmi yöneten Seyidbeyli 1963-1980 yılları arasında Azerbaycan Sinemacılar Birliği’nin başkanlığını da yürütmüştür. Yönetmen Adjar İbragimov, Azerbaycan sinemasındaki bir diğer ilginç isimlerden biridir. Vietnam yönetiminin ricası üzerine SSCB tarafından Vietnam’a Sinema Okulu oluşturmak için gönderilen uzmanlar arasında yer almıştır.  İbragimov, Vietnam’da bulunduğu birkaç yıl içinde 3 kurmaca film çekmiştir. Bunlardan ikisi Uluslararası Cannes ve Venedik Film festivallerinde ödüller kazanmıştır. Ayrıca İbragimov Sinema Okulu’nu kurmuş, yönetmenlik ve oyunculuk derslerini vermiştir.

Rasim Odjagov, 1960’lı yıllarda kameraman olarak adım attığı sektörde, 1970-1980’li yıllarda çektiği filmlerle Azerbaycan sinemasında iz bırakmıştır. Odjagov, filmlerinde özel önem verdiği Başkent Bakü’de yaşayan insanların sorunlarını ele almıştır. Odjagov, uzun yıllar birlikte çalıştığı senaryo yazarı Rustam İbragimbekov’un senaryolarını filme çekmiştir.

Haydar Aliyev Vakfı tarafından yayınlanan azerbaijan.az sitesinde yer alan bilgiye göre 1898-1991 yılları arasında ülkede 299 film çekilmiştir. Sitede bu filmlerin bir listesi de yer almaktadır.

1990 Sonrası Azerbaycan Sineması

Sovyet Rusya’nın dağılmasının ardından Azerbaycan yeniden bağımsızlığını kazandı. 1991 yılında Doğu-Batı sinemasını buluşturan Bakü, Uluslararası Film Festivali'ne ev sahipliği yaparak dünya sinemasındaki yerini sağlamlaştırdı. Yönetmen Rüstem İbrahimbeyov, 1995 yılında, Azerbaycan sinema tarihinin en gurur verici anlarından biri olarak kabul edilen ve Nikita Mihalkov ile birlikte çektiği Burnt by the Sun (Güneş Yanığı) filmiyle En İyi Yabancı Film dalında OSCAR Ödülü'nü kazandı.

Azerbaycan sineması, ülkedeki milli ruhun korunmasına hizmet ederek seyircinin estetik zevkinin ve dünya görüşünün oluşmasında önemli rol oynamıştır. 1993 yılında Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Haydar Aliyev Azerbaycan’da sinema sanatının gelişmesine büyük özen göstermiştir. Aliyev, "Azerbaycan halkının birçok nesli sinemayla yetişmiş, sinemanın etkisiyle şekillenmiş, gelişmiş ve kültürlenmiştir... Azerbaycan sinemasının halkımızın kalkınma yolunda hizmetleri vazgeçilmezdir" diyerek 7. Sanatın Azerbaycan’da oynadığı role dikkat çekmiştir.

Aliyev döneminde, 19 Ağustos 1998 tarihli Milli Liderlik Kararnamesi ile Azerbaycan'da "Sinemacılık Hakkında Kanun" kabul edildi. Aynı zamanda çok sayıda Azerbaycan filmi yüksek devlet ödüllerine layık görüldü, uluslararası film festivallerinde ve yarışmalarda oyuncular, yönetmenler ve senaristler ödüller aldı. Film yönetmeni Vagif Mustafayev, Haydar Aliyev'in hayatı ve faaliyetlerini anlatan birçok film çekti; “General”, “Birinci”, “Moskova, Kremlin”, “Lider”, “Kader”, “Gerçek Aşk Hakkında”, “Bir Kıskançlığın Tarihi”, “Profesyonel”, “Vatansever”, “Özel Amaçlı” ve “Devlet” filmleri sinemaseverler tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Bakü'de dünyanın ünlü petrol şirketleriyle imzalanan anlaşma Vagif Mustafayev'in "Yüzyılın Anlaşması" filmine de yansıdı. Aliyev, 18 Aralık 2000 yılında yaptığı bir açıklamayla 2 Ağustos tarihinin ülkede “Azerbaycan Sineması Günü” olarak kutlanmasını istedi.

Azerbaycan sinemasının modern dönemdeki yönetmenlerinden Hüseyin Mehdiev, Dzhavanshir Mehdiev, Yavar Rzaev, Nidzhat Feizullaev, Ayaz Salaev, Eldar Guliev, Rasim Ozhagov, Oktay Mirgasymov'un filmleri ilgi çekicidir. Yönetmen Gülbaniz Azimzade'nin yapımcılığını üstlendiği filmler birçok film festivalinde de ödül aldı.

Haydar Aliyev’in Azerbaycan sinemasının gelişmesi için başlattığı çalışmaları, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de sürdürmektedir. 23 Şubat 2007'de “Sinema Sanatının Geliştirilmesine İlişkin” emirleri yayınlayan İlham Aliyev, 4 Ağustos 2008'de ise “Azerbaycan Sinemasının 2008-2018 Gelişimine İlişkin Devlet Programı”nı imzaladı. Bu karar ile Devlet programı, film üretimini artırmanın yanı sıra, modern sinema ekipman ve cihazlarının tedarikini, yabancı ülkelerle birlikte film yapımının yaygınlaştırılmasını ve sinemaların yeniden inşasını da kapsayacak şekilde genişletildi.

Son yıllarda Azerbaycan filmleri yurtdışında düzenlenen 40'tan fazla uluslararası festivalde temsil edildi. Geleneksel olarak düzenlenen uluslararası Cannes Film Festivali'nde birçok ülkenin pavyonuyla birlikte ilk kez Azerbaycan pavyonu da düzenlendi. Festivalde Azerbaycan sineması devlet siparişi olan “Oyuncu” ve “Küre” filmleri ile temsil edildi. Genç görüntü yönetmenlerinin çektiği kısa filmler Danimarka, ABD, Rusya, Ukrayna, Hindistan, Almanya, Türkiye ve diğer ülkelerde düzenlenen uluslararası festivallerde de gösterildi.

Azerbaycan sinemasının ele aldığı ana konulardan biri de Karabağ sorunuydu. Azerbaycanlıların kendi topraklarından sürülmesi, Ermenilerin Azerbaycan topraklarında yaptığı zulümler filmlerin ana olay örgüsünü oluşturdu. "Çığlık", "Beyaz Atlı Çocuk", "Umut", "Geride Kalan Gelecek", "Geri Döneceğiz", "Hoca", "Dolu" bu filmler arasında öne çıkan filmler oldu

1990'lı yıllarda Ayaz Salayev, Vagif Mustafayev, Hüseyin Mehdiyev, Yaver Rzayev, Cemil Guliyev, Şahmar Alekberov, Ramiz Azizbeyli gibi yönetmenler, Ramiz Rovşan, Orkhan Fikretoğlu, Natig Rasulzadeh, Aydın Dadashev gibi senaristler ortaya çıktı. Bu dönemin önemli filmleri şunlardır: Abdul Mahmudov'un “Gece Treninde Cinayet” (1990), Gulya Azimzadeh'nin “İdam Günü” (1990) ve Huseyn Mehtiyev'in “Tanık” (1990) filmi. “Mutluluk Yüzüğü” (1991) filmi, yönetmen Ramiz Azizbeyli, yapımcı Sadreddin Dashdemirov tarafından “Gara Gaya Film” stüdyosunda çekildi. “Vahid” stüdyosu, yönetmen Şahmar Alekberov ve yapımcı Hüseyin Ağa Gasimov'un “Gazalkhan” (1991) filminin yapımcılığını üstlendi. Yönetmen Rasim Odjagov'un, yapımcı Rasul Guliyev'in "Odjag" stüdyosunun prodüksiyonu olan "Tahmina" (1993) ve "Oh, İstanbul" (1994) filmleri. Yönetmen Ayaz Salayev ve yapımcı Saday Ahmedov'un “İnter Turan” stüdyosunun prodüksiyonu olan “Yarasa” (1995) filmi.

Bu filmlerden yönetmen Ramiz Azizbeyli ve yapımcı Sadreddin Dashdemirov'un “Mutluluk Yüzüğü” filmi bağımsızlık sonrası Azerbaycan’da en çok izlenen filmler arasında yer aldı. Yönetmen Ayaz Salayev ve yapımcı Saday Ahmedov'un ikinci filmi “Yarasa” ise bağımsız Azerbaycan sinemasını dünya arenasına taşıyan ilk filmi oldu. Film, Angers Festivali'nde (Fransa) "Büyük Ödül"e layık görüldü ve 20'den fazla Uluslararası Film Festivaline katıldı. 1996 yılında yönetmen ve yapımcı Hüseyin Mehdiyev'in "Garip Zamanlar" filmi ise Madrid IFF'de “En İyi Yönetmen” ve “En İyi Genç Kadın Oyuncu” ödüllerini kazandı. Film katıldığı birçok festivalden de ödüllerle döndü. 1997 yılında yönetmen Vagif Mustafayev ve yapımcı Rafig Guliyev'in "Her Şey En İyiye" adlı filmi Oberkhauzen IFF'de ödül aldı. 1998 yılında yönetmen Yaver Rzayev'in “Sarı Gelin” filmi, IFF Karlovi Vari'de “Özgürlük” ve IFF “Kinoshock”ta “En İyi Senaryo” dalında ödüle layık görüldü.

Son yıllarda Azerbaycan ile Türkiye ortaklığında filmler üretilmeye başlandı. Kültür Bakanlıklarının ortaklığında şimdiden birçok film ile ilgili ortak çalışmalar yapılmakta. Mahmut ile Meryem, Kıyamet Yaklaşıyor, Yanlış Anlama gibi filmlere ilave olarak dizi ve film çekim hazırlıklarının yapıldığı biliniyor.

Dost ve kardeş iki ülke arasındaki ilişkiler her geçen gün güçlenmeye devam ederken bir kültür aktarıcısı olan film ve dizilerin önemi de artıyor. 2021 yılında imzalanan anlaşma ile Türk Devletleri Teşkilatının en önemli birlik maddelerinden biri olan sanat ve kültür alanında her geçen gün heyecan verici gelişmeler yaşanırken, sinema festivalleri dünyada ses getiriyor.  En son Türkiye ve Azerbaycan’da yapılan Türk Dünyası Korkut Ata Film Festivalleri bunun en güzel örneklerinden birini yansıtıyor.

Azerbaycan’ın Ünlü Yönetmenleri:

  • Ajdar İbrahimov
  • Şamil Mahmudbayov
  • Mikayil Mikayilov (Mikayıl Mikayılov)
  • Aleksandr Mişon (Alexandre Michon)
  • Rasim Ocaqov (Rasim Ojagov/Rasim Odjagov)
  • Eldar Kuliyev (Eldar Kuliyev)
  • Latif Safarov (Lətif Səfərov, Letif Safarov)
  • Hasan Seyidbayli (Həsən Seyidbəyli, Hasan Seyidbeyli)
  • Hüseyin Seyidzade (Hüseyn Seyidzade, Hüseyin Seyidzadeh)
  • Abbas Mirza Şerifzadeh (Abbas Mirzə Şərifzadə)
  • Tofiq Tagizada (Tofiq Tagizadə, Tofig Tagizadeh)
  • Rza Takhmasib (Rza Tehmasib, Rza Tahmasib)

 

Azerbaycan'ın Film Oyuncuları:

  • Nuriyya Ahmedova
  • Aliağa Ağayev
  • Alasgar Alakbarov
  • Şahmar Alakbarov (Şahmar Alekperov)
  • Seyyavuş Aslan
  • Leyla Badırbaylı (Leila Bedirbeili)
  • Rasim Balayev
  • Agahüseyn Cavadov
  • Malik Dadasov
  • Ağasadık Garaybaylı (Ağasadıg Garaybeyli)
  • Hacı İsmayilov
  • Adil İsgandarov
  • Naciba Malikova
  • Hasan Memmedov (Gasan Memmedov)
  • Müxtar Maniyev
  • Ceyhun Mirzayev
  • Yaşar Nuri
  • Hamida Ömarova
  • Eldaniz Rasulov
  • Samandar Rzayev
  • Fazıl Salayev
  • Möhsün Sanani
  • Memmedrza Seyxzamanov (Memmedrza Şeyhzamanov)
  • Hasanağa Turabov
  • Hamlet Xanizada (Gamlet Khani-zade)
  • Eldaniz Zeynalov
  • Nesibe Zeynalova

KAYNAKÇA: