Orta Asya Türk Devletleri Sinemaları’nın ortaya çıkma sürecini doğru analiz edebilmek için öncelikle Sovyet Sineması’nın dinamiklerini ele almak gerekir. Bolşevik Devrimi’nden sonra 1920’li yıllarda Sovyet Sineması hem uygulama açısından hem de kuramsal açıdan dünyanın sayılı sinemalarından biri olarak dikkat çeker. Ekim Devrimi’nden sonraki yıllarda yurtdışına karşı sistematik bir direnç sağlamak ve film endüstrisinin ulusallaşması adına başlatılan girişimler sonucunda yabancı filmlerin gösterimleri yasaklanarak komünist kurallara işlerlik kazandırılmış filmlerde devrimsel bir içerik görülmeye başlanmıştır.1924 yılında Lenin’in ölümüyle başa geçen Stalin zamanında Sovyet film anlayışı malesef sinemanın gelişmesine büyük engel oluşturmuştur. Bazı sinema yazarları tarafından “Propaganda Sineması” olarak adlandırılan bu dönemin başlaması, Rus Sineması için özel estetik anlayışın zenginleştirdiği hem kuramsal hem de uygulama açısından önemli bir sürecin sonunu getirmiştir. (Sözen 2007, 62).
Orta Asya Türk Dünyası’nda 5 cumhuriyetin en iyi eserleri hem benzerlik hem de gerçek bir çeşitlilikten kaynaklanır. Tema, ritm (çoğunlukla yavaş) ve yaklaşım (fantastik sahnelere, simgeciliğe, epik trajediye ve melodrama sık sık başvurulur) benzerliği, Sovyet kalıbı kadar paylaşılan bir tarihsel ve kültürel geleneği de bize göstermektedir. Bununla birlikte, seçkin filmlerde, bu halkları ayıran coğrafi kaynaklı köklü farklılıkları ifade eden gerçek bir çeşitlilik de vardır: Kırgızlar’ın dağ göçebeliği, Türkmenler’in çöl uygarlığı, Özbek ve Tacikler’in Perslerden etkilenen antik kent uygarlıkları Kazak steplerinin büyük açık mekânları gibi (Radvanyı 2003, 738).
Kazakistan’da sinema sanatı ortaya çıkan ilk yıllarda sinematografi gelişmiş durumda değildi. Çünkü ülkede sinema uzmanlarının ve bu sanatı icra etmeye yarayan araçların sayısının az olması sinematografinin gelişimine engel olmuştur. Ama yine de Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya gibi o dönemlerdeki ittifak anlaşması olan ülkelerin sinematografisinin Kazak sinemasının gelişimine etkisi büyüktür. O dönemlerin ideolojisine uygun olan sinema sanatı da mevcut ideolojik yapıyı ön plana çıkararak Sovyet döneminin önde gelen şahıslarını betimlemeyi amaç edinmiştir. Sanat filmleri düşüncesinin çoğunluğu kendi vatanının milliyetçileri görüntüsündeki karakterler, İkinci Dünya Savaşının kahramanları, Sosyal Emek Kahramanları ve diğerleriydi. Toplumdaki sosyal değişimlerin ana göstergesi, sinematografide kahramanın imajıdır. Kültürel kimliğin ve sosyal etkinliğin taşıyıcısıdır. Sovyet döneminde resmî ideolojinin taşıyıcısıdır (Abikeeva, 2010, s. 319 akt Didar Murat,2022).
KAZAK SOVYET SİNEMASI
Edebiyat ve sinema akımı olarak Sovyet sinemasının ilk dramatik filmleri sinema teorisine yenilikler getiren Sergey Ayzenştayn, Vsevolov Pudovkin ve Lev Kuleshov’un eserlerinde görülür. Sovyet döneminin etkisindeki Kazak sinemasında 20. yüzyıl öncesi sinema üretimi yavaş gelişir. Kazakistan topraklarında sinema film gösterimleri 1910’larda başlatıldığı bilinmekte. 1921 yılında Foto Film Şirketi’nde “Kazakistan Sinema Birliği” bölümü kurulur. Ardından Kazakistan’ın bütün illerinde Foto Film merkezleri açılır. Film donatımı sistemini oluşturmak adına, film çekim makineleri ve laboratuarlar kurulur. Böylece, fotoğraf atölyeleri açılmaya başlar, filmlerin devlet tarafından yönetilmesi ve harç ücretlerinin ödenmesi gibi, devlet eliyle yürütülen çalışmalar, sinemanın gelişiminde ve endüstrileşmesinde etkili olur (Abikeyeva, 2013, s. 113).
Sinema çekimleri ise, 1925 yılında çekilen “Pyataya Godovşina Kazahskoy ASSR” (Kazak Özerk Sosyalist Sovyet Cumhuriyetinde 5 yıl) belgeseli ile başladığı literatürde yeralmaktadır (Abikeyeva, 2001:244). Sovyetler Birliğinin kurulması ile, Kazakistanda da sinema; ideolojik propaganda aracı olarak kullanıldığı için, sinemaya önem verilerek, hızlı şekilde geliştirme çabası içinde olmuştur. Kazakistan’da 1927 yılına gelindiğinde artık sinema ve film çekimi için teknik teçhizat ve makineler alınmıştır. Sinemanın ilk yıllarında ses sistemi olmadığından sessiz belgesel filmler çekilir. 1928 yılından itibaren ise “Posledniye İzvestiya” (Son Haberler) sinema dergisi hazırlanmaya başlamıştır. Bu süreli haber filmlerin dışında farklı konularda belgesel filmler çekilmiştir. Aynı anda çekilen filmlerin gösterimi için ülkede sinema salonları çoğaltılmıştır, sinema salonlarını yapılandırmak mümkün olmayan (örneğin yayla) gibi yerlerde gezici sinema arabaları hazırlanmıştır. (Абикеева, 2018:229). 1930’lu yıllardan itibaren de sinemada sesli filmler çekilmeye başlanır. 1928 yılı “Kazan Devrimi”nden sonra Halk Komiteleri tarafından “Sovyet Vostok” film topluluğu kurulmuş, İkinci Dünya Savaşı yıllarında “Mosfilm” ve “Lenfilm” stüdyolarının açılması ile filmlerin çoğalmasına olanak sağlanmıştır. Sovyetler Birliği Devlet Sinematografi Enstitüsü bölümünün ilk mezunlarından olan Dramaturg K. Siranov aynı zamanda Kazak Sinema Tarihi’nin de ilkleri arasında yer alır.
Ardından Kazakistan’da bazı yüksekokullarda Sinema Mühendisliği, Film Mekaniği, Sinematografi bölümleri açılır. İlk büyük Sinema Mekaniği Bölümü Kızılorda şehrindeki üniversitede okutulmak üzere açılır. Bu bölümden mezun olanlar film çekmek ve sinemanın gelişimine katkı sunmak gibi bir görevi üzerine almışlardır. Gün geçtikçe sinemaya ilgi büyür, çekilen film sayısı ve şehir sinema salonlarının sayısı artmaya başlar. Böylece sinemaya duyulan ilgi artar, halkın sosyalleşmesi için gerekli ortam yaratılır (Nogerbek, Nayrızbekova ve Muhuşeva, 2005, s. 7).
Sinemanın, insanların büyülendiği ve etkilendiği bir mecra olarak önem kazanması karşısında Sinema Birliği’nin ilk başkanı Nıgmet Nurmakanov tarafından bilet fiyatlarında indirime gidilir. Böylece yoksul halka ve öğrencilere dağıtılan ücretsiz bilet ile halkın film izlemesine olanak sağlanır (Abikeyeva, 2001, s. 83).
1934 yılında ise, Alma-Ata Belgesel Filmler stüdyosu oluşturulmuştur (Алма-Атинская студия кинохроники) ve bu stüdyo sürekli süreli olarak “Sovetskiy Kazahstan” sinema dergisini hazırlanması, diğer belgesel filmlerin üretimini gerçekleştirmiştir. Kazakistan’ın ilk kurmaca filmi olarak kabul edilen “Amangeldi” filmi Lenfilm stüdyosunda 1939 yılında çekilmiştir. Bu film, 1916'daki ulusal kurtuluş köylü ayaklanmasının liderinin öyküsü ile yeni sistemin propagandasını yapmıştır.
5 Ekim 1941 yılında Alma-Ata Sinema Stüdyosu'nun kurulmasına kadar SSCB'nin izlediği merkezci politikalar nedeni ile Kazakistan'da sinema stüdyosu bulunmamaktaydı. II. Dünya Savaşı nedeni ile Sovyetlerin o dönemki en büyük iki film stüdyosu olan Mosfilm ve Lenfilm 1941 sonbaharında devlet kararıyla Almatı'ya taşındı ve aynı yılın 15 Kasım tarihinde Kazakistan'da yeni kurulan Alma-Ata Sinema Stüdyosu ile birleştirilerek, Birleşik Merkez Sinema Stüdyosu oluşturuldu. Yeni kurulan stüdyo ile birlikte Kazakistan'a yerleşen Sovyetlerin usta sinemacıları ve Kazak sanatçıların ortak çalışmaları sonucu “Savaşçının Oğlu, Kahraman Üzerine Şarkı, Ak Gül, Davulun Sesleri Altında” adlı kısa filmler serisi ülkede üretilmiştir. Ayrıca, Birleşik Merkez Film Stüdyosu bünyesinde faaliyet gösteren Kazak Sinema Oyunculuk Okulu ve film çekim setleri de Kazak sinema kadrosunun yetişmesinde büyük katkı sağlamıştır. Büyük Sovyet film okullarından biri olan Gerasimov Sinematografi Enstitüsü (VGIK) de savaş sırasında geçici olarak Alma-Ata'ya taşındı. Bu film okulu, 1980'lerin en önemli Kazak sinemacıları için "yeni dalga" olarak bilinen bir okul oldu.
Eisenstein'in Kazak Halk destanı "Kozı Körpeş ve Bayan Sulu" konulu çekilmesi planlanan film için çizdiği münhasır ve eşsiz resimler ve Dziga Vertov'un "Cepheye Yardım" filminin edebi senaryosunun yazılışı sırasında Kazak yazarların katkılarını ortaya koyan bazı arşiv belgeleri bu çalışma vesilesi ile ilk kez bir akademik yazıda incelenmiştir. Yürütülen çalışma neticesinde Birleşik Merkez Sinema Stüdyosu'nun 1944 yılında savaşın sonlarına doğru Almatı'dan taşınmasına rağmen, Kazakistan'da sinema endüstrisinin oluşmasında ve Kazak sinemacıların yetiştirilmesinde çok etkin rolü olduğu ve hatta bu etkinin Sovyetlerin dağılmasının ardından bağımsız Kazakistan sinemasında bile devam ettiği kesin şekilde görülmektedir.
Bu yıllarda çok sayıda belgeseller yapılmıştır, aynı anda kurmaca filmler de çekilmiştir. Abikeeva’ya göre, bu stüdyoda (ЦОКС- Merkezi Birleştirilmiş Sinema Stüdyosu) Sovyetlerde üretilen bütün kurmaca filmlerin %80’ni çekilmiştir. Örneğin, Sergey Eisenstein'in ünlü “İvan Groznıy” filmi bu sürede çekilmiştir. Abikeeva, bu büyük stüdyonun sinema uzmanları Kazakistan’ın uzmanları ile birlikte çalışarak, büyük bir olumlu etki bıraktığını öne sürer. Bazı uzmanlar kalıcı olarak Alma-Ata’da kalmış, teknik altyapının da büyük bölümü Kazakfilm’e verilmiştir (Абикеева, 2018:236). Alma-Ata sinema stüdyosunun adı 1960 yılında Kazanfilm olarak değiştirilmiştir.
1958 yılında Almatı’da “Kazak Sinema Sanatı” adlı bir kitap yayınlanır. 1960 yılında ise “Kazakfilm Stüdyosu” açılır. Bu yıllarda 100’den fazla belgesel film, 500’den fazla film çekilir. Bu filmlerde Kazak halkının zorlu hayatı ve savaş yıllarında, açlık ve yoksulluk içindeki halkın koşulları sorunsallaştırılır. 6 Ocak 1961'de, büyük Kazak film şirketi Alma-Ata Film Stüdyoları'nın adı, Kazakistan SSC Kültür Bakanlığı tarafından Kazakfilm olarak değiştirildi. Sovyet dönemindeki demokratik yenilikler, Kazakistan sinema endüstrisine yansıyarak yeni sinema topluluğunun ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Kazak sineması “Yeni Dalga” hareketinin başında A. T. Jangeldin, İ. Jansugirov, M. O. Ayezov, G. Musrepov, İ. Omarov gibi duyarlı gazeteciler yer alır. Bu gazeteciler devlet sinema sanatının gelişmesine katkıda bulunurlar (Nogerbek, 2008, s. 256).
1980’li yıllarda Sovyet sinema endüstrisi çöker, dolayısıyla bu çöküşten Kazak sineması gibi Sovyetler Birliği Cumhuriyetlerinin sinemaları da derinden etkilenir. Perestroyka dönemi olarak adlandırılan bu yıllarda Kazakistan’da kendi kendini finanse eden yirmiden fazla özel film stüdyosu kurulur ve bununla sinema endüstrisini ayakta tutmak amaçlanır (Abikeyeva, 2001, s. 83; Nogerbek, 2008, s. 255).
Savaştan sonra Lenfilm ve Mosfilm geri dönmüş. Savaştan sonra bütün Sovyetler Birliğinde “Malokartinye” (Az film) dönemi yaşanmıştır, yani sansür o kadar güçlenmiş ve çok az kurmaca filmler çekilmiştir. Yöneticilerin fikrinde, filmler az olsa, kontrol etmek daha kolay oluyordu, sakınca çıkmaması için her film dikkatle incelenebilirdi. Aynı durum Kazak sineması için de geçerli olmuştur ve 1945-1954 yıl arası ülkede sadece 4 kurmaca film çekilmiştir. 1954 yılında çekilen Şaken Aymanov’un “Poema O Lyubvi” (Aşk Hakkında Hikaye) filmi Kazak sinemasının başlangıcı olarak da öne sürülmekte (Abikeyeva, 2001:245). Bu yıldan sonra Alma-Ata Sinema stüdyosu kurmaca filmlerini düzenli olarak üretmiştir.
1960’larda ilk kuşak Kazak sinemacılarının oluştuğu belirtilir. Dönemin lider film yönetmeni olarak Şaken Aymanov’un ismi dile getirilir. Aymanov’un “Naş Milıy Doktor” (Sevgili Doktorumuz) 1957, “Kones Atamana” (Ataman'ın Sonu) 1970, “Angel V Tyubeteyke” (Yün Şapkeli Melek) 1968 filmleri kült filmleri haline gelmiştir. Şaken Aymanov çok yönlü yetenekli insan, tiyatro yönetmeni, oyuncu olarak da bellidir. Aymanov’un dışında bu dönemde Kazak sinemasında Macit Begalin, Sultan Hodjikov, Abdulla Karsakbaevlar çalışmıştır. Bu dönemde, partinin sosyal-gerçekçilik akımı, ideolojisi, sansürü ortadan kalkmazsa da çözülme döneminin etkisi altında Kazak halkının gerçek yüzü, kültürü, kahramanları sinema ekranına yansıtılmıştır.
1960’larda tür konusunda Kazak sinemasında komedi filmleri, çocuk filmleri, çizgi filmler çoğalmıştır. Bunun dışında macera filmlerinin çoğaldığı yani bir eğilim olabilecek kadar çekildiği belirtilir. Hollywood’un Kovboy filmlerinin benzeri filmler - Eastern söz konusudur. (Kinopoisk.ru, 2023).
1970’lerin ilk başlarında Kazakfilmde en popüler filmler çekildiğini Abikeeva öne sürer ve bu ilk dalga Kazak yönetmenlerin en başarılı filmlerini yarattığı yıllardır. Sonradan sinema alanında biraz durgunluk yaşandığı belirtilir. Bu dönemde Kazakfilm stüdyosunun bir yılda 5-6 kurmaca film ve 50 civarında belgesel filmleri çekme kapasitesi olmuştur. Bu dönemde en çok “soczakaz” denen, yani yöneticiler tarafından sipariş edilen filmlerin çekimi gerçekleştirilmiştir. Aşk filmleri, detektifler, tarihi konuları ele alan filmler gösterime çıkmıştır. Bu dönemde çalışan sinema yönetmenleri Viktor Pusurmanov, Serik Raybaev, Lavrentiy Son, Şarip Beysembaev, Amangeldı Tacibaev vd. 1970’lerde 10 yıl içinde 47 kurmaca film çekildiği kayıtlarda yertutmuştur.
1980’ler diğer komşu ülkelerde olduğu gibi, Kazak sinemasında da durgunluk, bunalım söz konusudur. Durumu iyileştirmek için dışardan da sinema yönetmenleri çağrıldığı dile getirilir. Bu dönemde çocuk filmleri de çoğaldığı bilinmektedir (Абикеева, 2018:245-246). Abikeeva bu olguyu şöyle anlatır: “... Sovyet donemi içerik olarak sosyalist, biçim olarak ulusal” sloganını ortaya atarak, ulusal kahramanları ekranda yasaklamıştır, çağdaş değil, epik kahraman olsa da. Sovyet döneminde Kazak ve Orta Asya sinemalarında 3 yöndeki baş kahramanlar vardı: Sovyet sistemini oturtmak için mücadele eden yalnız devrimciler; babası vefat eden çocuklar/gençler; tarihi-epik kahramanlar - batırlar, hanlar, şahlar. Başka türlü karakterlerin olması mümkün değildi. Sık sık Sovyet filmlerinde biz duvarlarda asılan babaların fotoğraflarını görürdük. Kimisi İç savaş döneminde, kimisi 2.Dünya savaş sırasında vefat etmiştir. Onların yerini Komünist Partisi almıştır. Parti “kendi” çocukları hakkında “düşünür”, onlara “bakar”. Ekranda sadece yaşlılar ya da çocuklar, ateş gibi yanan devrimciler ve masalsı ve destani kahramanlar kalmıştır. Sadece bu kahramanların Doğu Sovyet Sineması’nda yaşamaya hakkı vardı.” (Абикеева, 2018:245). Kazak sinemasında da dolayısıyla Kazak sinemasında çocuk filmlerinin arttığı öne sürülür. Durgunluğun diğer bir özelliği olarak Abikeeva sinema filmleri vatanseverlik konusuna döndüğünü belirtir - 2.Dünya Savaşı, Kazakistan’da Sovyet İktidarın oturtmak.
1980’ler 1985’e kadar ve sonra olarak bu on yıllık dönemi öncekilerden ayırt etmek gereklidir. 1985 yılına kadar Kazak sinemasında durgunluk devam etmiştir. 1985ten sonra Perestroyka döneminde ise Kazak “Yeni Dalgası” ortaya çıkmıştır. Kazak Sinema kurulunun başkanı, şair Oljas Suleymenov, Kazakfilm stüdyosunun baş editörü Murat Auezov, gençleri seçmek ve VGİK’te eğitim almaya göndermeye karar almışlardır. Bu inisiyatifin sonucunda VGİK’te Kazak gençlerinden oluşan yönetmen Sergey Solovyev’un ustahanesi oluşmuştur. Bu gençler geri dönünce de Kazak Yeni Dalgasının omurgasını oluşturmuşlardır. Abikeeva’ya göre, yeni kuşak sinemacılarının yaklaşımı tamamen değişmişti. Kahraman değişmiştir, kahraman gençleşmiştir ve yeni gerçekliği yaratmaya isteklidir. Değer sistemi değişmiştir - kahraman asosyal olabilir, ideolojik açıdan öyküler doğrulanmak ya da uyum sağlamak zorunda değildi. İroni, bazen ise sovyet sisteminin eleştirisi de fark edilmeye başlamıştır. Kadın imajı değişmiştir, kadın karakterler artık önceki gibi emek kahramanı, Savaş kahramanı, kurban anne olmak zorunda değillerdir; basit, sevmeyi, sevgiyi kabul edebilen kadın imajı ortaya çıkmıştır. Görüntü estetiği de değişmiştir - artık görüntü sovyetli olmaktan uzaklaşmıştır. Daha bir önemli nokta, 1985’ten sonra Kazak sinemasında halkın ulusal dünya görüşü ele alınmaya başlamıştır. Tarihi geçmiş ve Sovyetlerin tarihini eleştirel bakışla analiz etme süreci başlatılmıştır. Bu dönemde Kazakistan’ta yılda 7 kurmaca film üretilmiştir.
Dönemin önemli filmleri; 1985 yılında İrakli Kvirikadze tarafından çekilen “Vozvraşeniye Olmesa” (Olmes’in Dönüşü), aynı yıl Sergey Bodrov tarafından çekilen “Neprofessionalı” (Profesyonel Olmayanlar), Kalıkbek Salıkov’ın yönetmenliğini yaptığı 1988 yılında çekilen “Balkon” ve Raşid Nugmanov tarafından çekilen “İgla” 1988 (İğne) sayılabilir. Zaman 90’lı yılların başıdır ve Sovyet Dönemi sona ermiştir. Artık zaman yeni şeyler yapmanın ve yeni şeyler söylemenin belki de en önemlisi Kazakistana ait olanı söylemenin zamanıdır.
BAĞIMSIZLIK SONRASI KAZAK SİNEMASI
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra 1990’larda Kazakistan Sineması Sovyet ideolojisi ve totaliter sinemadan kurtularak özgürlüğe kavuşmuştur. Dolayısıyla artık devlet tarafından sansürün ve baskının uygulanmayacağına inanan ve sevinen sinemacılar, özellikle yönetmenler daha çok film üretmeye çalışmıştır. Hemen hemen her yönetmen yapımcı olmuş, kendi film stüdyosunu açmıştır. Böylelikle sinema alanı canlanarak eskiden bir yılda dört-beş film yapıldıysa, 1991 yılında on üç film çekilmiş, 1993 yılına gelindiğinde on bir film üretilmiştir. Bu canlanmanın diğer sebebi de sinemacıların kendi göçmen hayatına geri dönmek isteği olmuştur. Bu doğrultuda A. Amirkulov’un Otrar’ın Dönüşü (1991), D. Manabayev’in Surjekey – Ölüm Meleği (1991) gibi çok filmler çekilmiştir. Ancak bu canlanma 1994 yılına gelindiğinde sona ermiş ve film üretimi gittikçe azalmıştır. 1995 yılında sadece üç film çekilmiş ve 1990’ların ikinci yarısında filmlerin çoğu özel stüdyolarda çekilmeye başlamıştır (Abikeyeva, 2018:260).
Tabii ki Sovyet döneminde çalışmış olan ve 1980’lerde Kazak Yeni Dalgası akımını meydana getiren Serik Aprımov, Raşid Nugmanov, Ardak Amirkulov, Amir Karakulov, Darejan Omirbayev, Satıbaldı Narımbetov gibi sinema uzmanları Bağımsızlık döneminde de çalışmaya ve eserler üretmeye devam etmişlerdir. Bunların yanında yeni kuşak – bağımsızlık dönemi Kazak sinemacıları olan Akan Satayev, Yermek Tursunov, Sergey Dvortsevoy, Timur Bekmambetov, Emir Baygazin, Adilhan Yerjanov ve diğerleri kendi filmleri ile ulusal ve uluslararası film festivallerde ödüller kazanarak Kazakistan Sinemasını dünyaya tanıtmaktadırlar.
2000’lerin başında artık devlet tarafından yeterli bütçe verilemediği için Kazakfilm stüdyosunda filmlerin üretimi durmuştur. Ancak bu dönem özel stüdyolarda yılına göre bir ya da iki film çekilmekteydi. 2004-2005 yıllarından sonra durum değişmektedir; hem Kazakfilm stüdyosu tarafından projeler üretilmeye hem de özel stüdyolar tarafından kâr amaçlı filmler çekilmeye başlamıştır. 2010 yılından sonra ticari amaçlı çekilen filmlerin sayısı hızla artmıştır. Dolayısıyla Kazak seyircileri sinemalarda Hollywood filmleri yerine yerli ürünleri seyretmeye başladılar.
Günümüzde Kazak sinemasının filmleri ikiye bölünerek birincileri festivaller için çekiliyor ise, ikincileri sinemalarda göstermek ve para kazanmak için yapılmaktadır. Son Durak (1989), Kardiyograma (1995), Aksuat (1997), Kâtil (1998), Tyulpan (2008), Gelin (2009), Uyum Dersleri (2013), Dünyanın Nazik Farkındalığı (2018), Derya (2018) ve diğer filmler uluslararası film festivallerinde Kazakistan Sinemasını temsil ederken, Haraççı (2007), Oypırımay veya Benim Sevgili Çocuklarım (2009), Pembe Tavşanın Hikayesi (2010), Gelin Sabina (2013) ve Gelin Sabina 2 (2014), Glamour Aptal Kızlar İçin (2016), Gelin De İnsan (2017) ve Naurız.kz (2017) gibi filmler sinemalarda çok sayıdaki izleyicilere ulaşarak başarılı olmuşlardır. Bununla birlikte büyük bütçe istenilen S. Bodrov’un Göçebeler (2005), S. Tauekel’in Anayurt (2011), A.Satayev’in Cesur Bin Asker (2012), Anneye Uzayan Yol (2016) ve Tomiris (2019), D.Joljaksınov’un Bir-Jan-Sal (2013) ve Kunanbay (2015), S.Narınbetov’un Amanat (2015), R.Abdraşev’in Kazak Hanlığı. Elmas Kılıç (2016) ve Kazak Hanlığı: Altın Taht (2019) gibi tarihi filmler çekilmiştir.
Ayrıca, Uluslararası Film Festivallerinde ödüller kazanmakta olan Emir Baygazin’in Uyum Dersleri (2013), Derya (2018) ve Hayat (2022), Adilhan Erjanov’un Rieltor (2011), İnşaatçılar (2013), Sahipleri (2014), Gece Tanrısı (2018), Dünyanın Nazik Farkındalığı (2018), Siyah Siyah Adam (2019), Sarı Kedi (2020), Fırtına (2022) ve Goliyaf (2022) gibi filmler de son zamanlarda üretilmiştir.
Günümüz Kazak sinemasının en öne çıkan oyuncularından biri de Ayçiçeği filmindeki rolüyle birçok filmde rol alan ve Cannes Film Festivali'nde En İyi Asyalı Erkek Oyuncu ödülünü alan Yerkebulan Daiyrov'dur. Kazak yönetmen Marzhan Bekmaganbetova, “Meryem” filmiyle 2021 Cannes Kısa Film Festivali'nde Onur Mansiyonu kazandı. Kasım 2021'de Kazak oyuncu Tolepbergen Baissakalov, 2021 Asya Dünya Film Festivali'nde Aizhan Kassymbek'in yönettiği “Ateş” adlı filmdeki rolüyle “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazandı.[1]
https://youtu.be/LUNFwW22Ats?feature=shared
KAYNAKÇA:
Абикеева, Г. (2018). История кино Казахской ССР, перестройки и первых лет независимого Казахстана. In История национальных кинематографий в СССР и перспективы развития кино государств - участников СНГ, стран Балтии и Грузии: Коллективная монография (pp. 225-306). Академический проект.
Abikeyeva, G. (2001). Kino Tsentralnoy Azii. Almatı: İREX.
Abikeyeva, G. (2013). Cinematik nation-building Kazakhstan Cinema in Central Asia: Rewriting Cultural Histories. London: I. B. Tauris.
Didar Murat (2022) Kazak Sinemasinda Geleneksel Kültürün Temsili (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı, Konya
Kinopoisk.ru. (2023). Краткая история казахстанского кино, часть 1. От «Ивана Грозного» до Рашида Нугманова — Статьи на Кинопоиске. Кинопоиск. Retrieved October 12, 2023, from https://www.kinopoisk.ru/media/article/4007600/
Nogerbek, B. (2008). Ekranno-folklornıye Traditsii v Kazahskom Kino. Almatı: Rauan.
Nogerbek, B., Nayrızbekova, G., & Muhuşeva, N. (2005). Kazak Kinosının Tarihi. Almatı: Bilim.
Radyavni, Jean (2003), “Sovyet Cumhuriyetlerinde Sinema”, Dünya Sinema Tarihi (Çev: Ahmet Fethi), İstanbul: Kabalcı Yayınları
Sözen, Mustafa (2007), Türk Sinemasının Özgün Dil Arayışlarına Farklı Bir Yol Haritası: Türk Soylu Ülkeler Sineması, Bilig Dergisi, Sayı: 42, Yaz
[1] (https://www.imdb.com/search/title/?companies=co0036615 –Kazak Filmlerinin Listesi ve Bilgileri)